Bu bölümde yazdığımı bir kitabın tanıtımında görme ihtimaliniz var. Ben yazdım ama bir arkadaşım eğer beğenirse tanıtımına koyacak. Ins beğenirsin kamki jfnfnd. Niyse bunu neden yazdım onu da bilmiyorum sjcndn. Umarım beğenirsiniz. Iyi okumalar. :)
Içinde sen olmana rağmen kalbim sadece bir şey taşıyordu içinde : BOSLUK. Yaralarımın derinlere kadar girdiği beni yıkan koca bir BOSLUK. Kimsenin dolduramadığı eksikliğini her saniye yüzüme vuran o BOSLUK. Beni her nefesimde acıya çeken bir BOSLUK. Kırıklarımın seni bana hatırlatmaya yöneltmesine karşı çıkmayıp göğsümü sıkıştıran bir BOSLUK. Aklımı alamayıp seni her geçen saniyede unutmam gereken yerde sırılsıklam olmaya davet eden ama cevabımı beklemeden bir uçak gibi bir hızla tekrar sevdirten bir BOSLUK.
Gitmene rağmen unutamayan kalbim sadece bu bosluklardan olusuyordu. Senin bosluklarından. Kalbimin kırıklarından baslayan gözyaslarımla bütünleşip aklımla büyük bir savaş girmiş olan boşluklardan. Her seye rağmen aptallık edip beni sana iten bu seyler canımı o kadar acıtıyordu ki her nefesim aslında kalbimdeki kırıkların bütün vücuduma yayılıp bana batıyordu. Canım yanması gerekirken alışkanlığım araya girip canımı hic yanmamış gibi hissetmemi sağlıyordu. Bırakmaması daha kötü zaten. Onun bende bıraktığı bütün her şeyi hissetmek istiyorum çünkü. Bu büyük ironi her saniye benimle birlikte devam ederken "DEVAM ETMELIYIM." diyorum kendime. "BENI SEVEN KISILER ICIN YASAMALIYIM. SADECE ONLAR ICIN BANA VERILEN BU ZAMANI YERI GELDIGINDE SONLANMASINA IZIN VERMELIYIM." Diyorum. Biliyorum acılarımla yasamak zor. Ama acılar değil mi benim hayatta olmamı sağlayan?
Tekrar tekrar sana aşık olmak bana koyarken sana olan sevgimi bağımlılık derecesine getiren? Içimdeki kırıkların vücuduma batmasını tekrar sağlayan senin yanımda olamayacağını anlatan bosluklar değil miydi onlar? Ve acılarım sen değil miydin?
Bütün kırıklarıma rağmen tekrar yanacağımı bilsem de gel. Birkac dakika da olsa göreyim her detayı ezberlediğim yüzünü. Kendimi gömdüğüm gamzelerini. Icimde olmasına karşın senin icin atam kalbimin heyecanlanmasını göreyim. Icimdeki kırıkların tuzla buz olmasına şahit olayım bir kez daha. Yine aşık olayım sana. Katili ol içimdeki zincire vurulmus canların. Katilim ol yine öldür beni. Ölümüme sebep olmanı tekrar izleyeyem dokunaklı bir ask filminin acı sahnesini izler gibi. Sadece gozlerimde daha fazla hapsolamayıp akan gözyaslarımı silecek bir mendil olmadan. Hayatımın gerçeklerini silmeden öleyim bir daha. Daha cok kırılayım. Daha cok bağlanayım. Daha cok acı cekeyim. Daha cok öleyim bana bakmayan soğuk okyanus gözlerinde. Daha cok biteyim benim icin konusmayan dudaklarını görürken. Daha cok bağlanayım kadife sesinde. Daha cok öleyim seni gördü diye dayanayip kalbimi bırakıp bütün vücudumu saran acıyı hissederken. Daha cok öleyim bedenimdeki bosluğun icine girerken. Daha cok öleyim gittiğinde. Daha cok vazgeçmemeye yeminli kalbimi kırayım. Yine bölüneyim parcalara. Ama seni hissedeyim. Yine ölmek icin sebep arayayım kendime. Intihar sebebim olan kişi ol ama nefret ettiğim kisi olma. Sadece.. sadece sen ol olduğunu bil icimdeki her seyin. Ve gel. Denizin mavisine takılsın gözüm.
Her seye rağmen hala uslanmayan kalpten, kırılmıs kanattan, bedeni kırıkların olusturduğu yaralardan olusan, seni unutamayan aptal bir beyinden, yokluğunda büyümüş olan bosluklardan ve hicbir sekilde kendini bu hayattan silemeyen kisiden sana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZYAŞIM
Non-FictionYeter ki arada bir de olsa benim için gülümse, gamzelerinin altını çizer gibi. Hayatta acılar gibi bizi dibe çeken birçok şey vardır. Bütün yitirmişliğe sürükleyen, acıların oluşmasına sebebiyet veren kişiler gibi. Yok oluşumuzun, sonsuzluğun sonu...