Bakışlarım anında sesin sahibini buldu. George namıdiğer beleşçi. Genelde her tenefüs kantine gelip burada oturan dokuzuncu sınıf çömezlerinden onları korkutarak aldığı paralar ile harçlığını çıkarır.
Onlar vermek istemeyince de hırpalar, şu an çelimsiz bir erkek çocuğuna yaptığı gibi. Tüm kantin çıt çıkarmadan onları izliyordu. Sebebi ise george 'un iri yarı ve son sınıf olması.
Bugün de biricik! okulumuza veda ettiğimiz gün olduğu için sistemler kapalı ve herhangi bir pürüz çıkamaz o yüzden daha rahat davranıyordu.
Düşüncelerimden arınıp onların arasındaki diyaloğu dinlemeye başladım. "Hey çömez paran var mı?" diye sordu ama çocuğun konuşmasına izin vermeden devam etmeye başladı.
"Her neyse şu an varsada yoksada canını kurtarman için bana vermen gerek" bu sefer cevap verme sırası adını bilmediğim çocuktaydı. Ona bakmaya başladığımda çocuğun hafif titrediğini gördüm ve gözlerimi devirmeme engel olamadım.
Ona rağmen dikkatli olunmadığı sürece belli olmayan düz çıkarmaya çalıştığı sesi ile "Sana verecek param yok" dedi zor da olsa kendini savunmaya çalıştığını anladığımda kıstığım bakışlarımı george 'a çevirdim.
Kaşlarını çatarak çocuğa doğru ilerledi ve ben hariç tüm kantinin ürpermesini sağlayacak derecede bağırdı. "Sen kimsinde bana yok diyebiliyorsun lan, benim kim olduğumu sen biliyormusun?"dediğinde konuşma sırası işte şimdi bendeydi.
**Beleşçi George** umursamaz ve hafif alaycı çıkan sesim herkesin şaşırarak bana bakmasına neden oldu. Neden şaşırdıklarına gelecek olursak tam tamına dört senedir bu okuldayım ama benim sesimi kimse duymadı.
Hiçbir konuya karışmadığım ve ses çıkarmadığım gibi beni dilsiz sansalar da aksine sert ve kendinden taviz vermediğim görüntüm,hiçbir duygu belli etmediğim acımasız bakışlarımla bana birşey söylemeye ve yanıma gelmeye çekinirlerdi.
Düşüncelerime kısa bir ara verip elime aldığım kahvemi yudumlamaya devam ettim. "Vay vay vay sessiz kızımızın dili varmış "diyerek kantinin diğer ucundan bana doğru yürümeye başladığında etraftakiler çıt çıkarmadan bakışlarını bizden çekmediler, bense ifadesizce bakmaya devam ettim.
"Ne o yoksa sen mi vereceksin parayı? Aslında bakarsan senin için başka şeylerde ayarlayabilirim güzelim" diyip arsızca sırıtmasına boş boş bakmaya devam ettim.
Sadece yanıma gelmesini ve son hamleyi yapmasını beklemeye başladım.Bir kaç dakika sonra sandalyemin yanında durup " Tekradan o güzel sesini duymak isterdim ama sen o güzel dudaklarını beni öpmek için kullanabilirsin" dediğinde başımı sallayarak ayağa kalktım. Herkes hala bize odaklıydı.
Bu biraz rahatsiz olmama sebep olsada devam ettim. Etraftakiler ne yapacağımı büyük bir merakla beklerken karşımdaki beleşçi gözlerini kapatarak dudaklarını büzmüştü.
Onu öpeceğimi düşünmüyordu herhalde. Kafamı tam suratının ortasına gelecek şekilde gömdüğümde bunu beklemediği için burnunu tutarak yere düşmüştü. Etraftakiler kendi aralarında fısıldaşmaya başladığında bende arkamı dönerek okula doğru yürümeye başladım.
Nede olsa daha fazla orda durmaya gerek yoktu. Henüz yedi yada sekiz adım atmıştım ki beleşçi 'nin sözleri olduğum yerde durmamı sağladı. "Seni pis fahişe sen kimsinde böyle bir şey yapmaya cüret edersin" dediğinde bendeki alttan alma kotası dolmuştu artık.
Bilinç altım beynimin içinde fahişe kelimesini vurgulayarak bir kaç defa tekrar ettiğinde sinirden gözlerim dönmüş bir şekilde ama yavaş bir şekilde arkamı döndüm. Benim dönmemle fısıldaşmalar durmuş yerini tekrar sessizliğe bırakmıştı.
George'a ve yanında saf almış olan çetesinde ki dokuz erkeğe baktım. Yani on kişilerdi yaşıtlarına göre biraz iri olsalarda benim için bebek oyuncağı gibilerdi. Bilmiyorlardı ki ben sokak dövüşçüsüyüm.
Hem alaylı hem de son derece sert çıkardığım sesimle " Bu kadarmısınız ?" diye sordum. İki derin boşluğu andıran siyah harelerimi,beleşçi 'nin hafif çakır ama benim için birşey ifade etmeyen gözlerine diktigim de harelerinde oluşan sinir dalgaları görülmeye değerdi.
Bu içten içe keyif almama sebep oldu. Kendisi ve altı köpeği arkada dururken önde ki üçü beleşçi'nin bir el hareketiyle yavaşça üzerime doğru yürümeye başladılar. Fırsattan istifade diyerek deri ceketimi çıkardım birilerini döverken rahat olmam gerek değil mi ama!
Bir , iki , üç , derken üçü de yerde yüzü kandan görünmemekle birlikte birkaç kırıkla yatıyorlardı. Herkes bana şok içinde bakarken ,ellerimi çıtlatmaktan geri kalmadım.
Küçük bir kafa hareketiyle gelmelerini işaret ettim. George köpeklerini dövdüğümü gördükten sonra yavaş davranmak yerine daha sert bir şekilde hamleye yapmaya karar vermiştir herhalde. Az öncekiler ısınmaydı.
Şimdi eğlence zamanı. Yanindaki beş kişiyide öncekiler gibi cehennem zebanisine yem olarak göndermeyi seçti. Yemek vakti!!!
Şuan önümde ki şaheser gibi duran tam tamına sekiz yenmiş yemek parçası lezzetliydi. Sıra tatlıda!.!
George ve etrafımdakiler ağzı açık bir şekilde bana bakarken ben gözümü bile kirpmadan karşımdaki beleşçi ye bakıyordum. Haddini aşmıştı artık şimdi sıra ondaydı.
"eee beğendinmi beleşçi,merak etme köpeklerine iyi davrandım. Ama sana acırmıyım? pek sanmıyorum hadi saha fazla bekletme lanet karneyi alıp gitmem lazım isim var "
Tok ve kendinden emin çıkan sesim bahçeyi inletirken george sinirden kudurmuş bir şekilde üzerime gelmeye başladı. Sağ elini kaldırıp bana yumruk atmaya hazırlandığında havadaki elini tutup sıktım ve sol bacağımın diz kapağı ile karnına güçlü bir şekilde geçirdim.
O karnını tutarken bense ayağına çelme takıp yere düşmesini sağladım. Kalabalığa göz gezdirdiğim de merry'nin bile dehsetle baktığını görünce korkutucu bir şekilde ona bakarak sırıttım. Ardından eva'nın sesi kulaklarıma doldu." Lavinia"diye bağırarak bana geliyordu.
Tam durması için elimi kaldıracaktım ki arkadan bir el uzun beyaz ve kimsenin eklemesine müsade etmediğim saçlarıma dolandı. Kafamı kendisine doğru çevirip gözlerime baktığında bunun beleşçi olduğunu anlamam uzun sürmedi.
Hemen sağ elimle karnına yumruk attım ve resmen kükreyerek "kimse benim saçımı ekleyemez " uyarımı yaptım. Şuan sınır krizi geçirmemem olanaksızdı. Yavaş yavaş bedenimin kontrolünü kaybetmeye başladığımda son kez kendimdeyken eva'ya baktım.
Son hatırladığım etrafımızda beyaz şeylerin uçuştuğu ve eva'nın koşarak bana doğru gelmesiydi.
DEVAM EDECEK
Uzun süredir yazamamıştım.
Bir sıkıntı olmaz ise yeni bölüm pazartesi akşam yüklenmiş olacak iyi okumalar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN KIZI
FantasyBu kimsesiz olduğunu sanan bir kızın aslında tanrı-tanrıça çocuğu olduğunu öğrenmesinin ve ilerde yaşayacağı zorlukların anlatıldığı bir hikaye... Bence bir şansı hakkediyor..♤