M
MEDYA:
Saçını böyle beyaz olarak düşünün ama diz kapağına kadar. Kesinlikle lavinia değil!!Kendime geldiğimde odamdaydım. En son george'un üzerinde olduğumu hatırlıyorum. Eve nasıl geldim aceba? Herneyse yataktan kalkıp odadaki lavaboya girdim. Islerimi hallederek üzerimdeki kimin giydirdiğini bilmediğim eşofman takımımı takmayarak odadan çıkıp merdivenlere yöneldim.
Salona doğru yol alırken konuşma sesleri geliyordu. Durup dinlemek benlik olmadığı için direk içeri girdim. Ben girince sesler kesildi. Kimlerin olduğunu önemsemeden yönümü en köşedeki siyah tek kişilik koltuğa çevirdim. Koltuğa oturduktan sonra kafamı arkaya doğru atarak gözlerimi tekrar kapattım.
Hala bir ses çıkmayınca kafamı kaldırarak soğuk ve donuk gözlerimi karşımdakilere çevirdim. Eva,mehmet baba ve tanımadığım kırk yaşlarındaki adamla göz göze geldim. Onlar benim bu rahat halime garipseyerek bakarken bense sadece düz bir şekilde bakmakla yetindim.
Eva'nın "iyimisin? Lavinia senin için çok endişelendim."diye başlamasıyla ona çevirdim boş gözlerimi cevap vermek yerine kafa sallamayı tercih ettim. Mehmet babanın gözlerinden endişelendiği belli oluyordu onada gözlerimi kırparak iyi olduğumu anlatmaya çalıştım başarmış olmalıyım ki gözlerindeki endişe yerini rahatlığa bırakmıştı.
Kafamı yanındaki adama çevirdiğim de sadece beni izledigini gördüm. Tek kaşımı kaldırarak ona bakmaya devam ettiğimde mehmet baba boğazını temizledi. "Sizinle konuşmak istediğimiz bir mesele var kızlar " diyerek başladığında pozisyonumu bozmadan dinlemeye devam ettim.
Eva da ciddi birşey olduğunu sezmiş ve ciddi bir hal takınmıştı. Mehmet baba yanındaki adamı eliyle işaret ederek " Bay Daniel size birşeyler söylemek istiyor. Onu dinlemenizi ve fazla tepki göstermemenizi rica ediyorum" diyerek başladığında şuan adını öğrendiğim Bay Daniel önce eva'ya daha sonra ise bana bakarak açıklamaya başladı.
"Yunanca dersi gördüğünüzü duydum. Orada anlatılan tanrılar hakkında ne düşünüyorsunuz kızlar?" Samimi oluşuna sinirlensemde birşey söylemedim benden cevao alamayacağını anlamış olacak ki eva'ya döndü. Eva'nın bu tür şeylere ilgisi olduğunu bildiğim için ses çıkarmadan anlatmasını bekledim.
"Evet yunanca dersi gördüğümüz doğru tanrılar hakkında anlatılanlar ise merak uyandırıcı. Ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilemeyiz fakat birer efsane olduklarını da unutmamak gerek. Ama neden böyle bir soru sorduğunuzu anlamış değiliz Bay Daniel"
Pür dikkat izlediğim Bay Daniel eva'nın sözlerine hafif bir tebessüm göndererek lafa girdi. "Ah eva düşünce tarzını beğendim doğrusu fakat bir yanlışın var onlar birer efsane değil hepsi birer gerçek. Tabi doğru söylediğin bir kısımda var anlatılanların ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilemezsiniz. Çünkü sadece bir kısmı yazılı ve siz ikinizde birer tanrı yada tanrıça çocuğusunuz."
Eva şaşkınlıkla bana bakarken ben adamın devam etmesini bekliyordum. O sırada Bay Daniel tekrar söze girdi. " Lavinia'nın yetimhanede büyüdüğünü biliyoruz. Anne ve babasından birisinin tanrı veya tanrıça olması yüksek bir ihtimal. Sana gelince eva senin ise annen bir tanrıça. Normalde auralarınız dan anlayabiliyorum senide bu şekilde anladım güzel bir kızsın birazda zekisin annenin athena veya afrodit olmasi yüksek ihtimal. Ama lavinia'nın aurasını çözemedim çok yoğun fakat ne olduğunu bilemiyorum. Artık kamp ateşine kadar beklemek zorundasın" diyerek uzun cümlesini bitirdiğinde eva'ya döndüm.
Gözleri dolu dolu olmuştu mehmet babaya dönerek " Ne yani benim annem bir tanrıça mı ,bana yalan mı söylediniz ,ama benim annem ölmüştü baba?" Dediğinde aklım banu annenin ölümüne gitti.
Beni yedi yaşımdayken o nefret ettiğim yetimhaneden aldıklarında daha neseli bir kızdım aynı eva gibiydim. Bir ailem olacağı için sevinmiştim bana yemek yapacak bir annem, benimle oyun oynayacak bir kız kardeşim ve derslerime yardım edecek bir babam olacaktı kim olsa sevinirdi.
Ben dokuz eva ise sekiz yaşına girdiğinde bir gün banu anne bayıldı hemen hastaneye kaldırdılar. Aradan dört saat geçti eva uyumuştu ama ben uyumadım ve gerçek ailem yerine koyduğum anne ve babamın gelmesini bekledim. Bir saat sonra geldiler o zaman da yanımızda olan hatice hanım kapıyı açmaya gittiğinde merdivenlerden onları dinlemeye başladım ne olduğunu merak ediyordum çünkü.
Salona gectiler ama ikisininde suratından düşen bin parça banu anne ağlamaya başladığında mehmet baba banu anneyi kolalarinin arasina cekerek sakinleştirmeye çalıştı. Sonra beni kahredecek kelimeler çıktı ağızlarından "mehmet eva'ya ve lavinia'ya benim ikinci derecek kanser olduğumu 1 yıl ömrüm kaldığını asla söylemeyeceğiz ben son bir yılımı onları üzerek değil onlarla güzel vakitler geçirerek harcamak istiyorum" dediginde mehmet baba da ağlamaya başlamıştı.
Bense şok olmuş bir şekilde onları arkamda bırakarak odama çıkmıştım. Olanlari idrak ettiğimde ise bayağı ağlamıştım. Zaten o bir sene ne kadar çabuk geçti bilmiyorum ama tam bir sene sonra ben on yaşıma girdiğim gün banu annenin bu hayatı arkasında bıraktığı gün olmuştu.
O günden sonra bir daha doğum günü kutlamadım ve böyle soğuk sert bir insana dönmüştüm asla gülmedim o günden sonra mehmet baba ise eva ve benim üzerime daha çok düşmeye başladı. Çok çalıştı bizimle ilgilendi derken o da yaşlandı yavaş yavaş.
Gözümün önündeki hareketlenme ile şimdiki zamana döndüm. Eva koşarak yukarı doğru giderken arkasından gitmek icin hazırlanan mehmet babayı durdurdum ve **ben giderim sen Daniel ile ilgilen ** dedigimde minnettar gözlerle bana baktığını gördüm yukari çıkmadan önce.
Eva'nın odasının önüne geldiğimde kapıyı tıklayarak içeri girdim. Eva yatağının üzerine yüz üstü uzanmış ve hıçkırarak ağlıyordu öğrendikleri fazla gelmiş olmalıydı. Bense ona nazaran biraz daha sakindim evlatlık olduğumu zaten biliyordum tabiki ama mitolojik bir efsane sandığımız tanrı veya tanrıçanın çocuğu çıkmak kimsenin aklina gelmezdi.
Geçip eva'nın yatağının kenarına oturdum ve yavaşça saçını okşamaya başladım**eva ağlamanın sırası değil kalk hadi sen güçlü bir kızsın**dedigimde eva kafasını kaldırıp bana baktı. "Lavinia bana yalan söylemişler tamam banu anneyi de çok sevdim bende emeği büyük ama benim bir annem daha varmış" diyerek daha çok ağlamaya başladı.
Sesimi sertleştirerek konuşmaya başladım.** ahhhh hadi ama eva yaşadığın hayatın kıymetini bilmelisin en azindan senin doğduğundan beri anne baba diyevilecegin birisi vardı benim o da yoktu eva yedi yasina kadar ben yetimhanede ki temizlikçi ablalardan yurt müdürlerinden aile sevgisi bekledim yedi yasimda siz geldiniz aldiniz beni ben bir umut dedim ailem olacak oldu da ama kısa sürdü üç sene on yaşımdayken anne diyebildiğim kadını kaybettim ben hemde doğum günümde ondan sonrada boyle biri oldum zaten sen hayatınındegerini bilmelisin en azından o kadın senin yanındaydı ben eva'nın üvey annesiyim nasıl olsa bakmama gerek yok deyip bir kenara atmadı. Seni kendi evladı gibi koruyup kolladı.**
**Şimdi kalk artık daha önümüzde neler yaşayacağımızı neler olacağını öğrenmemiz gerek üç dakika içinde aşağıda olman gerek eva lafımın ikiletilmesinden hoşlanmam**
Tam odadan çıkmak için kapıyı açıyordum ki arkamdan sarılan kollar buna engel oldu. "Iyiki varsın lavinia,iyiki benim kardeşimsin"
Belimdeki ellerini okşayarak beni bırakmasını sağladım ve kapıyı açtım çıkmadan **öncede ben sarılmaktan nefret ederim** demeyi unutmadım. Merdivenlere yönelip tekrar salona girerek şaşkın bakışlara aldırmadan rahat ve siyah deri koltuğa yerleşerek gözlerimi kapattım...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN KIZI
FantasyBu kimsesiz olduğunu sanan bir kızın aslında tanrı-tanrıça çocuğu olduğunu öğrenmesinin ve ilerde yaşayacağı zorlukların anlatıldığı bir hikaye... Bence bir şansı hakkediyor..♤