6.Bölüm

299 26 23
                                    

Akıp giden yolda gözlerimi kapatarak biraz dinlenmeyi düşüncelerimi susturmayı denedim. Fakat olmadı neden?

Arka tarafta oturan ve susmak bilmeyen şahsiyetler yüzünden asla susmadılar ve susucak gibi de durmuyorlar. Alis ve eva birbirlerine benziyorlardı. Ikisi de çok konuşuyordu. Miley onları dinliyor ama arada yorum yapıyordu. Seth mi ? ahh o da onlar gibiydi asla susmuyorlardı.

Neyse görünüşe göre bana da dinlenmek haram bende arkayı dinleyim. Hoş çok da umrumdaydı(!)

Seth ve alis biraz kendilerinden bahsetmişlerdi. Seth'in bir tanede kızkardeşi vardı ama aynı anneden değillerdi. Alis'in de ondan başka beş tane daha kızkardeşi varmış. Miley kendinden henüz bahsetmemişti.

Ama çok geçmeden o da girdi söze " Ben tek çocuğum bir kardeşim varsada bilmiyorum" dedi arkadakiler kısa bir an duraksadılar.
Bu sırada alis hafif çekingen ve meraklı bir sesle konuşmaya başladı.

"O hep böylemi?" Kimden bahsettiğini anlamamıştım ama altıncı hissim bunun ben olduğumu söylüyordu.

Biraz sessizlik oldu arabada hemen ardından üzerimdeki bakışları hissettim. Gözlerimi açmadan durmaya devam ettim. Tabi bu bakışlar uyuyor muyum diye kontrol etmek içindi.

Burada uyumadığımı sadece eva biliyordu.
Çünkü ben nerdeyse uyumazdım. Günlük birkaç saat uyku bana yeterdi.

Ama yinede emin olabilmek için koluma dokundu. Fakat ben öyle sessiz ve öyle düzenli nefesler alıyordum ki o da uyuduğuma kanaat getirerek yinede kısık sesle konuşmaya başladı.

"Annem yani banu annem ve babam lavinia'yı yedi yaşındayken evlat edindiler. Biz on yaşındayken ise banu annem vefaat etti. O günden beri yani sekiz senedir. Lavinia her gece dörtte uyanır ve hazırlanarak evden çıkar. Okul saatinde okulda olur, tüm gün derslere gireriz."

Hepsi ses çıkarmadan onu dinliyordu. Arabayı süren zack'in bile kulakları ondaydı.

"Okul bitince beni babamın adamlarından olan osman abi eve getirirken o on beş yaşına kadar yürüyerek on beş yaşından sonra ise ne zaman öğrendiği ve aldığını bilmediğimiz motoruyla gider ve akşam sekize yani yemek saatimize kadar asla eve gelmez."

Derin bir nefes alarak devam etti.

"Yemeği hep üçümüz yeriz. Hiç ayrı yediğimiz olmamıştı ama bir gün gelmedi yemeğe. Üç gün boyunca haber alamadık ondan, babam her yeri aradı ama nereye gittiyse bulamadık. Üç gün sonra kendi geldi yüzünde ve ellerinde yara izleri vardı. Hiçbirşey söylemedi, hiçbirşey anlatmadı. Zaten banu annemin ölümünden sonra içine kapanmıştı."

Tekrar derin bir nefes aldı artık sesi titremeye başlamıştı çünkü banu annemizin ölümünden sonra o beni annesi yerine koydu. Bana hep çok düşkün bir kardeş oldu ve bu olayın ardından o da bana karşı dikkatli davranmaya başladı. Ama onun korkusu benim ona birşey yapmam değil.

Onun bana karşı yanlış birşey yapıp bir daha onun yüzüne bakmayacağımı, onu sevmeyeceğimi düşündüğü içindi.

Onun ağlayıp susmamasına dayanamicağım için gözlerimi açtım. Dikiz aynasından onunla göz göze geldiğim an sert ve itiraz barındırmayan  bariton sesimle ** yeter kapayın çenenizi ** eva suçlu çocuklar gibi kafasını önüne eğerken diğerleri gözlerini kaçırmaya başladı.

Sert bakışlarımı üzerlerinden çekerek tekrar yola odaklandığımda orman yolunda olduğumuzu ve havanın kararmaya yüz tuttuğunu gördüm.

Yaklaşık yarım saat daha ilerledikten sonra düz yolun sonuna geldik. Arabayı durdurduğunda eva soruyu sordu "Geldik mi?"  Seth tam cevap verecekti ki zack onun lafını ağzına tıkayıp konuşmaya başladı. Seth bozulsada belli etmemeye çalışıyordu içimdeki kötü tarafın kahkahaları kulağımda çınladı.

" Arabayla buraya kadar geliyoruz geri kalan yolumuzu yürümek zorundayız kampın gizliliği açısından bu önemli. Gerçi insanlara kamp gözükmüyor ama her ihtimale karşı dikkatli olmalıyız" o sözünü bitirir bitirmez ben kapıyı açıp arabadan indim.

Bagaja bavullarımı almaya giderken hepsi arabadan inmişti zack de bagajın önüne geldiğinde açmasını bekledim. Tek tek bavulları arabadan indirirken bir soru yönelttim ***yol uzun mu ?*** önce bana baktı sonra bavullara daha sonra da konuşmaya başladı.

"Merak etme bavulları seth ile ben taşıyacağız ayrıca bir saatlik mesafemiz var kamp ormanın iç kısımlarında " sözünü bitirdiğinde ona ters bir bakış attım. *** Gördüğüm kadarıyla elim ve ayağım var ayrıca kendi bavullarımızı taşırız *** henüz lafımı yeni bitirmiştim ki eva yanımıza geldi ve o konusmaya başladı.

"Lavinia haklı kendi bavullarımızı taşıyabiliriz " iki eline bavullarını alarak kızların yanına yürümeye başladı. Bende sonkez ağzı şaşkınlıktan açık kalmış birer adet seth ve zack'e baktıktan sonra bavullarımı alarak yürümeye başladım. Şaşkınlıklarının sebebi evadan böyle bir çıkış beklememeleriydi.

Eva her  nekadar kırılgan ve narin dursada ki öyle yinede bazen böyle çıkışları oluyordu ama yarım saat sonra sızlanacağına emindim.

Tam tahmin ettiğim gibi eva hafiften sızlanmaya başlayınca seth onun yanına gidip "bavulları bana versen daha iyi olur ağır gözüküyorlar " dediğinde eva bana bakmadan "peki madem çok istedin al bavulları " dedi.

Seth bavulları ellerine alarak eva'nın yanından ayrılmadan yürümeye devam ederken benim gözlerimin tek hedefi evaydı. Başkalarına muhtaç olmaktan nefret ederim ve eva benim kardeşimse böyle bir hata yapmayacağını bilmesi gerekiyor .

Gözgöze geldiğimizde  çoktan çatılmış olan kaşlarımla kafamı sağa ve sola salladım. O ise kafasını hafif öne eğerek önüne bakmaya devam etti.

Yaklaşık kırk beş dakikalık bir yoldan sonra önümüze iki devasa ağaç çıktı. Zack bize dönerek açıklamaya başladı.

" Bu ağaçlar kampımızın girişi, kampa girebilmek için elinizi ağacın üzerine yerleştirerek thélo na bo mésa   demeniz gerek siz bu kelimeleri söyleyince eğer bu kampa girebilecek özellikteyseniz yani bi tanrı çocuğuysanız sizin auranızı şeffaf bir perde gibi gösterir ve içeri girebilirsiniz. Ama tanrı çocuğu değilseniz zaten ağaçları göremezdiniz." Diyerek sözlerini bitirdi.

Bian hiç susmayacak sandım. Ağaca dokun kelimeleri söyle dese yeterdi. Herneyse ilk miley elini koydu ve kelimeleri söylerken iki ağaç arasında  koyu mavi  bir renk ortaya çıktı ve ağaçların arasına girerek gözden kayboldu.

Aynı şeyleri alis de tamamlayınca ben eva zack ve seth kaldık. Zack " Biliyorum sizin ilk deneyimiziniz sadece sakin olun elinizi ağaca koyun ve kelimeleri söyleyin ilk eva girsin sonra lavinia siz girdikten sonra da biz arkanızdan gelicez"

Bu çocuğa daha önce çok konuştuğunu kimse söylemedimi aceba herneyse lavinia kendine gel.

Eva bana baktı ben gözlerimi güven verircesine kırptım. Eva da aynı işlemleri yaptığında onda mor ve mavi karışımı bir renk çıktı ve ardından gözden kayboldu. Ben de ağacın yanına geldim ve aynı kelimeleri söyleyerek hangi rengin göründüğüne odaklandım.

Bende ise ilk önce siyah renk çıktı ardından beyaz oldu en son ise siya beyaz iki renk çıktı. Her ne kadar siyahı sevsemde beyazı sevmezdim benlik bir renk değildi.  Beyaz saflığın masumiyetin rengiydi en nefret ettiğim renktir beyaz.

Çıkan renklere omuz silkerek  beni kampa götürecek olan adımımı atmaya hazırlanıyordum ki arkamdan gelen şiddetli bir kükreme sesi buna engel oldu.

KARANLIĞIN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin