Beginning

29 3 0
                                    


CONTACT 1

KIM DANBI

"Sana kaç defa daha söylemem gerek Kim Dan Bi!"

Annem bütün evi inletecek şekilde bağırdığında sadece gözlerimi yummuştum. Artık bu tür bağırmaları ve kavgaları tuhaf karşılayamıyordum. Sürekli aynı senaryo, aynı oyuncular ve aynı replikler... Annemin hayatımda desteklediği ne oldu ki şuana kadar? Giyim tarzım, konuşmam, okuduğum kitaplar, seçtiğim meslek... Ve bu sıralar popüler konumuzda arkadaş seçimimdi. Ki sadece bir taneye sahip olduğum için annemin bu davranışları oldukça bencilce geliyordu gözüme.Bir çok defa benim tek değer verdiğim insanı aşağılamış, bana uygun görmemiş ve ona kötü davranmıştı. Beni yerin dibine sokmayı beceren lafları artık dayanamayacağım bir noktaya gelmişti. Alışmıştım belki ama bir saniye daha dayanamayacak kadar dolmuş gibi de hissediyordum. Ne olacağını kestiremediğim bir boyuttaydık artık. Ki çokta umurumda değildi bu saatten sonra.

"Sana tek arkadaşıma karışma hakkını kim veriyor? 21 yaşındayım ben, arkadaşlarımı sana uygun seçmeyi bırakalı çok oluyor anne."

Sessizce söylediğim kelimeler onu mümkünmüş gibi daha da sinirlendirmişti. Anlamadığım şeyse ben gerçekleri söylüyordum o ise sadece çirkin şeyler bağırıyordu yüzüme. Ve ben tek arkadaşımı anneme dahi koruyamadığım için fazla güçsüz hissediyordum.

"Sana o çocukla görüşme dedim, Kim Dan Bi. Senin ayarında birisi değil o! Seni kötü etkilediğini göremeyecek kadar kör mü oldun? O piç senin beynini yıkadı! Hah annesinin babasının ne olduğu belirsiz bir-"

"Kes sesini! Ailesinin onu terk etmiş olması o çocuğun suçu mu? Nasıl böyle konuşabilirsin, anne!"

Dayanamayıp bağırdığım da yerimden fırladığımı fark edemeyecek kadar sinirliydim. Annem bu halime alaycı bir bakış atıp, sinirden gülmeye başladığında yumruklarımı sıkıyordum. Kendimi tutmamın tek nedeninin annem oluşu olduğunu bilseydi yine de böyle davranır mıydı?

"Şuna bak! Cidden...Üzerime mi yürüyeceksin?! Ben seni böyle yetiştirmedim! Sen böyle davranmazdın. Hepsi o sokak faresi yüzünden! Onunla görüşmeni yasaklıyorum, anladın mı? O, oros-

"Sakın devamını getirme! Onun hakkında böyle konuşmana izin vermeyeceğim! Ve sen babamdan sonra...bizi yetiştirdiğini mi düşünüyorsun? Beni o beğenmediğin çocuk yetiştirdi! Sen değil!"

Annemin suratına bakmadan hızlıca montumu ve telefonumu alıp kapıya doğru yürüdüm. Daha fazla ona katlanamayacaktım. Her şeyi kabul edebilirdim ama asla kardeşim dediğim insana laf söyletmezdim. Annemin arkamdan bağrışlarını duymazlıktan geldim ve kapının önündeki motora ilerledim. Bu motor bile Jungkook'un hayatımda başıma gelen en güzel şey olduğunun kanıtıydı. Jungkook bir sokak dansı yarışmasında bunu kazanmıştı. Kazandıktan sonra motoru almaya giderken onu satıp kendine bir daire kiralamasını söylemiş ve onun için olan planlarımı ona heyecanlı bir şekilde anlatıyordum. Ama motoru aldığımızda onu satmamış ve okuluma rahat gidip gelmem için bana vermişti. Annem nasıl olur da onun için bu şekilde konuşurdu aklım almıyordu! O çocuk kışın sokaklarla yattığı zaman bile gece eve dönerken üşümemem için ceketini bana verirdi. Evet belki yaptığı bütün bu küçük görünen büyük şeylerden bahsetmezdi, kabul etmezdi ama ben onun hakkını ödeyemeyeceğimi çok iyi biliyordum. Annemin bana yetişmesine izin vermeden motoru çalıştırdım ve Jungkook'un bu saatlerde olabileceği tek yere sürdüm. Sahile yakın sürekli gittiğimiz ve Kook'un da hafta sonları çalıştığı küçük bir kafeydi. Sahibi SeokJin oldukça sıcak kanlı biriydi. Jungkook onu çok severdi ve sürekli harika bir insan olduğundan bahsederdi. Jin oppa'ya tanıştığımda ona katılmaktan başka şansım olmamıştı çünkü gerçekten de Jungkook'un dediği gibi harika bir insandı. Yaklaşık yarım saat süren yolculuğun ardından kafenin önüne gelmiş ve motorumu uygun bir yere çekip kilitlemiştim. Kendimi gergin hissetmekten alıkoyamıyordum. Jungkook'a evden bir sinirle çıktım ve bir daha da geri dönmek istemiyorum nasıl derdim? Bana sinirlenir ve kavga nedeni olarak kendini görür ve daha da çok sinirlenirdi. Onun zor geçindiğini ve yaşadığı yeri de bildiğimden ondan yardım istemek bencillik olurdu ama ondan başka yardım isteyebileceğim kimse yoktu. Jungkook benim her zaman yanımdaydı ve hiç bir zaman başka birine ihtiyaç duymamıştım. Derin bir nefes aldım ve "Olan oldu." diye düşünerek dükkana girdim. Girmemle kapıda ki ses çıkaran şey -adı her neyse- ses çıkartmış ve tezgahta duran Jin Oppa'nın bana dönmesine neden olmuştu. Jin Oppa beni gördüğü gibi gülümsediğinde aynı şekilde ona karşılık verdim ve yanına ilerledim. Tezgahın önüne geldiğim de gülümseyerek konuştum. Bir yandan da gözlerimle Kook'u arıyordum.

CONTACT | BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin