CONTACT 3
KİM DAN Bİ
Sabah kalktığımdan beri telefonda anneme laf anlatmaya ve sonra da iyi bir ev arkadaşı olabilmek için Jimin'e kahvaltı hazırlamaya çalışmıştım. Elimden sadece klasik bir Amerikan kahvaltısı çıkmış olsa da, Jimin yediklerine normal zamanda da çok dikkat etmeyen biri olduğunu söyleyerek en azından biraz daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Tabi ki bütün bunların sonucu olarak okula geç kalmış ve ilk dersi kaçırmıştım. Annem beni sabah o kadar uzun azarlamasaydı, geç kalmayabilirdim. Yarın ona gidip, bu başkasında kalma işini konuşmalıydım çünkü telefondan konuşarak anlaşacağımız yoktu. Dersi kaçırdığımdan yakın arkadaşlarımdan birine mesaj atarak, okulun bahçesine çıktım. İkinci dersin başlamasına 1 saatten fazla bir süre vardı ve bu sürede tercümelerime devam edebileceğimi düşündüğümden kendime uygun bir ağaç gölgesi buldum ve oraya yerleştim. Kitaplarımı ve sözlüğümü çıkarıp, en son kaldığım yeri buldum ve devam etmeye başladım. Çevirdiğim yazı psikolojik bir araştırma yazısıydı. Bölüm hocamız istediğimiz her hangi bir konuda çeviri yapabileceğimizi söylediğinde zaten merak ettiğim bir psikolojik araştırma makalesini seçmiştim. Fazla teknik kelimeler bulunması beni zorluyor olsa da, psikolojiyle ilgilendiğimden bunu zevkle yapmam zorluğunu unutturuyordu. Makalenin neredeyse çoğunu tamamlamıştım ki, çalan telefonum derince oflamama ve çevirdiğim cümleyi bırakıp onunla ilgilenmeme neden olmuştu. Telefonu çimlerin üzerinden aldım ve kimin aradığına baktım. Jungkook'un ismini gördüğüm de gülümsedim. En azından konuşmaktan zevk aldığım biri tarafından aranıyordum. Telefonu hızlıca açtım ve kulağıma götürdüm.
"Okula gittin mi?"
İlk sorduğu soru bu olduğunda, gerçekten kendime elimdeki kalemi saplayabilirdim. Bu çocuk neden benden küçük olduğunu kabul etmek istemiyor? Ayrıca benim okulumu benden daha çok önemsediği zamanlarda, onun için hiçbir şey yapmayan biriymiş gibi hissediyordum. O benim yüzümden bir üniversiteye bile gitmemişti. Ki o Jeon Jungkook zekasıyla kesinlikle benden çok daha iyi bir bölümü kazanacağından oldukça emindim. Bu yıl bittiğinde, onu kesinlikle sınavlara tekrar girmesi için zorlayacağım.
"Evet ama annem yüzünden ilk derse geç kaldım. Telefonu kapatırsam beni evlatlıktan reddedeceğini söyledi."
Jungkook söylediğim şeye güldükten sonra konuştu.
"Bayan Kim gerçekten gençlerin halinden anlamıyor."
"Ah, o sadece eski kafalı bir ebeveyn. Sen işte misin? Aradığına göre mola vermiş olmalısın."
Arkadan gelen birkaç ses, Jungkook'un birkaç saniye için sessiz kalmasına neden oldu. Merakla telefonu dinlerken, yine ne işler karıştırdığını düşünüyordum. Umarım işten benimle konuşabilmek için kaytarmıyordur. Seok Jin oppa oldukça anlayışlı biri olmasına rağmen Jungkook'un hafta içi için çalışmaya gittiği yer oldukça disiplinli bir yerdi. Kook'un orayı sevmediğini sadece iyi para verdikleri için katlandığını biliyordum.
"Çocuklar idare ediyorlar. Hem burada her işi yapan eleman benim, beni kaybetmek isteyeceklerini sanmıyorum."
Jungkook gülerek, söylediğinde kesinlikle abarttığını düşünmüyordum. Annem her ne kadar onun başarısız biri olduğunu düşünse de, Jungkook kesinlikle başarısız biri değildi. Aksine elinden her türlü iş gelirdi ve asla yaptığı işi özensizce yapmazdı. Tek başına büyümüş olmasına rağmen gerçekten kendini çok iyi yetiştirmişti ve ben bu yönüne oldukça hayrandım. Jungkook bilmese bile, benim idolüm vücutları ve yüzleriyle para kazanan başarısız şarkıcılar değil, Kook'tu. Yakın zamanda bende onun gibi başarılı biri olacağım. Bu yüzden bu staj işi benim için bu kadar önemliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CONTACT | BTS
FanfictionMin Yoongi , Agust D isminin ardına gizlenen uluslararası bir rap sanatçısıydı. Bütün bunların ötesinde pişman olduğu bir geçmişi, kabullenemediği bir kimliği vardı. Yıllar sonra hayatına dahil olan biri, onu geçmişiyle ve kendisiyle tekrar tanıştı...