Büyük bir gürültüyle sıçrayıp uyandığımda Erotlar demir parmaklıkları parçalayıp üzerime doğru yürümeye başlamışlardı. Yattığım yerden doğrulmaya çalışıp geriye doğru hamle yapsamda kaçabileceğim hiç biryer yoktu. Kollarıma yapışıp beni tünelin dışına, aydınlığa doğru sürüklemeye başladılar. Onlara her direnmeye çalıştığımda kollarımı daha fazla sıkarak elektrik çarpması etkisi yaratıyorlardı. Her yerimin mos mor olduğunu tahmin etmek zor değil. Bacaklarım bana itaat etmiyor emanet gibi peşimden sürükleniyordu.Saçlarım başımdaki kanla karışmış yapış yapış haldeydi. Bir an Aaron'un beni böyle görmemesini diledim. Sonra da bu aptal dileği çabucak kafamdan kovup biran önce beni bulmasını diledim. Tünelin sonuna geldiğimizde direnmeyi bırakarak gözlerimi ışığa alıştırmaya çalıştım. Evet ışık vardı ama bu keskin bir ayışığıydı. Kesinlikle gündüz değildi. Tam karşıda Gloria ve Carl kollarını birbirine kavuşturmuş onlara doğru götürülmemi bekliyorlardı.
Biran kollarımdan çıkardığım ışıklı rüzgar geldi aklıma. Tabi ya. Neden daha önce düşünememiştim bunu. Başım hala zonkluyordu ve çok bitkin hissediyordum ama Aaronla defalarca deneme yapmıştık. Herhalde başarabilirdim.
Carl ve Gloria' ya gitgide yaklaşıyorduk. Biran önce yapmalıydım şu lanet işi.
Gözlerimi kapattım ve odaklanmaya çalıştım. Bana nasıl vurduklarını düşünüp sinirlenmeye çalıştım. Kollarımı tutan Erotlara aldırmayıp onları yavaşça ileri doğru gerdim. Gerdim.. Gerdim..
Ama hiçbirşey olmadı.
Biraz daha sert yapmaya çalıştım Ama yanımda duran Erotlardan biri ne yaptığıma anlam veremeyerek kollarımı daha sıkı yakalayıp arkamda birleştirdi.
" Ne yapmaya çalışıyorsun sen"
"Bırak beni" deyip ellerimi ondan kurtarmaya çalıştım ama demirden ellerinin kelepçeden bir farkı yoktu.
Tam karşımda duran Gloria çığlıkla karışık bir kahkaha patlattı. Kahkahası kafamın içinde bir sürü anı canlanmasına sebep oldu ama yine hiçbirini seçemedim. Hele de bu kafayla..
Sadece tekrar ondan nefret ettim..
" Gel bakalım küçük böcek. Artık seninle şu hesabımızı bir görelim bakalım" diyerek ellerini uzatıp üzerime doğru gelmeye başladı. Tırnakları aynı cadılarınkileri andırıyordu.
" Gloria" diye tısladı Carl."Sana acele etmemeni söyledim"
Carl'ın uyarısı üzerine Gloria gözlerini devirerek durdu.
"Gördüğüm en sıkıcı insanlardan birisin Carl" dedi oflayarak. Carl'da parmağıyla ilerde duran direği göstererek" Kızı bağlayın" diye bağırdı.
Direğe yaklaştığımda gördüğüm manzara karşısında öğürmeye başladım. Her yer kurumuş kan izleriyle doluydu.
Kulaklarım çınlamaya başladı ve bir an kendimden geçtiğimi sandım.
Erotlar direğin arkasına sertçe ellerimi bağlarken karşıda Carl ve Gloria oldukça hararetli bir konuşma yapıyorlardı. Muhtemelen Carl yine onu aceleci davrandığı için azarlıyordu. Carl'ın niye bu kadar sakin olduğuna niye hala beni öldürmediğine ben de şaşırıyordum. Sanki bir şey bekliyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERİS
FantasyEvet.. Bendeniz Eris.. İsmimi herkes gibi sizde yadırgayabilirsiniz. Yunan mitolojisinde anlaşmazlık ve uyumsuzluk tanrıçası demek.. Bu ismi bana babam koymuş. "Neden kötü anlamlı bir isim koydun. Gidip Afrodit koysaydın ya" diye çıkıştığım zaman "...