Multimedia : Çağrı
Kapının açılma sesiyle tekrar yatağıma gömüldüm ve annemin çıkmasını bekledim. Yaklaşık bir aydır böyle olduğu için kapı sesini ve ayak seslerinin dışarı doğru gitmesini bekledim. Birisi beni takmamış olacak ki öküz gibi yatağıma oturdu.
- Kalksana kızım bu kadar da kapanılmaz ki eve. Gelenin annem olmadığını anlamam çok sürmemişti.
-Evşan git başımdaaaann.
-Bak bitanem kalk da konuşalım biraz olur mu?
-Konuşacak birşey yok evşan uyumak istiyorum.Lütfen çı-
-Pınar 1 aydır hayvan gibi yatıyorsun zaten. Kalk artık amk! Kendini odana kapatınca o yaşıycak mı? Tekrar hayata mı dönecek? Seni tekrar sevecek mi pınar!?!
- sus artık yeter! diyerek yatağımdan kalktım. O bunları tekrar ederken çoktan gözlerim dolmuştu.
-Anlayamazsın evşan. Sen beni anlayamazsın. 3 senem geçti benim onunla. Çok sevdim ben Çağrı'yı. Onu ben öldürdüm evşan ben ben!! derken daha fazla gözlerimin taşıyamadığı ağırlıklar yanaklarımdan yavaş yavaş süzülmeye başladı. Evşan bana sarıldı.
- Bak bitanem onu sen öldürmedin. Senin yapacak hiçbir şeyin yoktu. Sen elinden geleni yaptın. Artık yeter kanka. Yas tutmayı bırak. Erkekleri kendinden mahrum ediyorsun kalk da kendine gel artık.
dedikten sonra kıkırdamaya başladık.
Evşanı cok seviyorum. Bu kız beni her durumda güldürüyor.
En başından anlatmak gerekirse Çubuk'da 9. sınıfa başladığımda yurtta kalıyordum. Bunun nedeni okulum ile evim arasinda 3 saatlik bir yol mesafesi olmasıydı. Okulun yurdunda kalmamiza rağmen cok güzel günlerim geçti o yurtta. Okula başlarken 3 yıllık bir iliskimi noktalamıştım.
Adı Murat dı ilk aşkımdı o benim. 6. sınıfta başlamıştık. Ayrılma nedenim de çok yakın arkadasim olarak gördüğüm sürtük bi kızın benim Muratla kavga etmemden yararlanıp Muratla çıkmasıydı. Neyse çok gerilere gittim sanırım.
9.sınıf dönemlerimde haftasonu iznimizdi ve arkadaslarimla çarşı çıktık. Çarşıya doğru yürürken yol üzerinde Harikalar diyarı diye hediyelik esyalar satan bir dükkâna girdik. Yukarı kata çıktığımda onu gördüm. Aman Allahım!!! Ne kadar yakışıklı -değildi-. Off abartma pınar o kadar da yakisikli degildi. Sadece çok tatlı gülüyor, çok sempatik konuşuyor, çok derin ve anlamlı bakıyordu o kadar.
Uzun boylu esmer sağ tarafında gamzesi vardı. Gözleri kömür gibi simsiyahtı. Konuşurken farkettiğim kadarıyla sol elinin üzerinde ben vardı. Aslında bu kadar dikkatli değilimdir. Sınavlarda bile 'değildir' kelimesini okumadan soruyu yanlış cevaplayip sonra kendime söverek 'ah be pınar gözüne tır mı kaçtı' diye sınav sonucuma bakan bi insanım ben. Neyse neyse.
Yanındaki arkadaşıyla birşeyler konuştuktan sonra bizi farkedip yanimiza dogru geldiler.
-Meraba kızlar. Sizden birşey istiycektik?
-Ne sandınız lan siz bizi. Siz numaramızı istiyceksiniz biz de yavşak gibi vericek miyiz!?
- Hayır güzelim yanlış anladın sen.
-Neyini yanlış anliycam be hem ben nerden güzelin oluyorum senin!?
Yine klişe sözler. Erkek birşey söyler kız da türk filmlerinde olduğu gibi nerden .......... oluyorum ben senin der, hosuna gitse bile belli etmemeye konuşurken kırıtmamaya çalışarak.
- Ya pardon adını bilmiyorum o yüzden güzelim dedim özür dilerim .......
-Pınar. Adım bu.
- Hah Pınar. Senden numara değil sadece bize hediye konusunda yardım etmeni istiycektim.
Hass.! Rezil olmuştum. Kızardığımı hissetmiştim ve dudaklarımı ısırmaya basladim sonra arkadaşlarım gulmeye başladı. Çocuk ve arkadaşı da ona eşlik edince ben de güldüm. Sonra
- Şeyy. Kusura bakma burada erkeklere yumuşak davranmaya gelmiyor çok yılışıklar da.
- Yok önemli değil. Bu arada adım Çağrı. Bu da arkadaşım Eren. Biz ayıcık almayı düşünüyoruz ama bildiğiniz gibi erkekler pek anlamazlar bu konudan. Bize yardım eder misiniz kızlar?
Bi dakka yaa. Bi dakkaa!!. Ayıcık mı dedi o?!? Yoksa sevgilisine miydi? Tabi la sevgilisine alır bu kadar tatlı cocuk başka kime alabilir ki ayıcık.
- Ablasına alabilir bence.
Bu sesin sahibine baktığımda gülümsüyordu. Çağrı beni nerden duymuştu derken arkadaşlarımın da gulumsedigini gordum. Kahretsin ya icimden düşünmeyi unutacak kadar salaklaşmış olamam ki.
- Ablam Eskişehir üniversitesi iktisat bölümü okuyor. Bu hafta sonu yanıma gelecek. Ona bir hediye almak istedim. Daha önce hic bir kıza hediye almadigim icin de yardım gerekti...
İste bu şeklide tanıştık biz Çağrıyla. O kalp hastasıydı. Ben de astım... Birlikte gitmeye başladık kontrollere, testlere, muayeneye. Sonra Çağrı bir müddet sonra kontrollere giderken bana haber vermemeye başladı.
11. Sınıfa geçmiştim. Staja başladım. Hastanede olmam işime geliyordu astım krizi geçirince hemen müdahale edilebiliyordu.
1 hafta gecmisti ve Çağrıyla uzatmalari oynadigimizin farkindaydim. Çağrı bir gün hastane çıkışıma geldi ve herkesin içinde benden nefret ettigini ayrıldığımızı söyleyip gitti.
Dünyam başıma yıkılmıştı. Sadece güçlü olmak zorundaydım. Aradan zaman geçmişti ve Çağrı bizim hastaneye Kardiyovasküler Cerrahi -türkçe karşılığı kalp ve damar cerrahisi. Cerrahinin ne demek oldugunu da sanırım biliyorsunuz :)- bölümüne yatırıldı. Her gün onu gormek beni sevindirirken öldürücü bakışlarıyla karşılaşmak beni hüzünlendiriyordu.
Birgün yine staja gittim. Her zamankinden daha sessiz daha karanlıktı hastane. O anda bir hareketlenme oldu. Hemşireler bir yandan koşuştururken ne oldu diye sorduğumda '111' numaralı oda da arrest var!!
Arrest!!. Bu kalp durması demekti. 111 numara!!! Aman Allahim bu Çağrının odası.
- Çağrıııı ölemezsinnnnn!!!!!
Eveet sevgili arkadaşlarım. Size hikayemin ilk bölümü taktim ediyorum. Umarim beğenirsiniz ufak bi talihsizlik yaşadım. 2. Bölümü de yayinlayacaktim fakat kaydetmeden çıkınca silindi. Tekrar yazicam sizin için. Beğeni ve yorumlarinizi bekliyorum. Opludunuzz :***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merhaba De!
ChickLitHer an mı bi aksiyon olur insanin hayatında. Her sabah gözümü açtığımda içimden de dediğim gibi. 'Hadi bakalım Pınar yeni bi aksiyona merhaba de?!?!'