Elimdeki topu sektirerek Bartu'yu geçtim ve topu fileye sokmak için adım atıp zıplayacağımda,Bartu "Şu tribünlerde oturan seninki değil mi?"dediğinde,onun burada olduğuna imkan vermediğim için dikkatim dağıldı.Kafamı tribünlere çevirdiğimde bunu fırsat bilen Bartu omzumdan ittirerek afallamış olan beni düşürdü ve elimde kayan topu yerden alarak fileye o soktu.Daha Ekin'in burada olduğunu kabullenemeyen ben,sayı alan Bartu'ya sinirlenememiş,hala yerde otururken elindeki deftere bir şeyler yazan Ekin'e dikkat kesilmiştim.Onun burada ne işi olabilirdi,beden dersi yoktu bugün;ki beden derslerine girmezdi ve sınıfta oturdu.
Kafamı iten Bartu,"Daldın gittin aşık."dediğinde sinirle oturduğum yerden kalktım."Napıyosun?"diye tısladım.
Omuz silken BARTU kolunun altına topu aldı ve beni geçip önümden ilerlerken bağırdı."Ben kazandım,sözünü tut ve bana tost ısmarla Deniz."
Parmaklarımı sinirle saçlarıma geçirdim ve onları çekiştirdim oflayarak.İlk kez buraya gelmişti ve daha doya doya varlığıyla sevinemezken Bartu elindeki tek topla sahadan çıkıyordu ve benim burada kalacak sebebim yoktu.Teneffüslerde bile yüzünü zor görüyordum.Yandan bir bakış attığım esnada beni izleyen gözlerini gördüğümde bakışlarımı çekmedim ve gülümsedim.Utançtan dişleriyle dudaklarını ısırarak kızaran yanaklarıyla gözlerini benden çekince daha da büyüdü gülümsemem.Onu fazla utandırmayarak ben de önüme dönerek ilerlemeye başladım ama yine de kulaklıklarını kulağına taktığını görebilmiştim.
Cebimdeki telefonu çıkararak ona mesaj göndermek istiyordum ama hala engeli kaldırıp kaldırmadığını bilmiyordum ve ona kaldırması için bir yazı göndermeliydim.
Öğlen teneffüsündeydik,sınıfların koridorlarının boş olduğunu tahmin ediyordum.
Onun bulunduğu sınıfa geldiğimde camdan içeriye baktım ve hiç kimsenin olmadığına emin olduğumda sınıftan içeri girerek onun dolabına ilerledim.En çok kullandığı günlüğün arkasından bir sayfa almak için günlüğü açtığımda yere bir kağıt düştü.Yerden o kağıdı alıp okumak,aşırı aşırı bencilceydi ama o kulağımın dibinde bana fısıldayan sese daha fazla karşı koyamıyordum.Dörde katlanmış kağıdı açtığımda gördüğüm sıra sıra yazılmış cümlelerdi ve bu cümleler çok ağırdı amına koyayım.Bu cümleleri Ekin'in kendine söylediğini de zannetmiyordum.
"Bu kiloyla dans edebileceğini mi zannediyorsun?"
"Yemek yemesen de olur,o yağları anca yakarsın."
"Bacakların kalın."
"Şişmansın."
"Çirkinsin."
"Az yemek ye."
"Ekin yetmediyse içerde iki kilo daha var,yersin sen."
Ve Ekin'in kendine yazdığına emin olduğum cümleler vardı.
"Sen şişmansın!Yemek yemesen de olur,2 ayda ölmezsin.Göbeğin gittiğinde,derinden kemiklerin gözüktüğünde sen zayıf olursun.Ama hala bir göbeğin,kalın bacakların ve kolların var.Yanakların var.Az yemek ye.Yemekler mideni bulandırıyor,onlardan iğreniyorsun.Bunu hep hatırlat,yemeklerden iğreniyorsun.Eğer zayıflarsan güzel olacaksın.Acıkmadın.Çay,kahve veya su içsen de olur.Pantolon giydiğinde nasıl göründüğünü hatırla,kalın bacaklarını ve fışkıran yağlarını hatırla.İnsanlar karşısında yemek yeme."
Kağıdı tutan ellerim titriyordu,ona bunu yaşatan herkesten nefret ediyordum.Arkalarda olan sırasının üstünden bir kalem aldım ve elimdeki kağıdın arkasını çevirdim."Sen güzelsin Ekin Kaya ve ben sana değer veriyorum.Şey...birde şu attığın engele bir el mi atsan canımın içi ?"-Bilinmeyen.
Kağıdı tekrar dörde katlamadan onun göreceği biçimde dolaba koyup dolabın kapağını kapattığımda,elim dolabından çekilmeden arkamdan bir ses duydum,daha çok Ekin'in uyarı dolu sesini."Sen kimsin?"
Hassiktir arkadaşlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Empty! (boyxboy)
Teen FictionEkin yeme bozukluğu olan asosyal bir çocuk, Deniz ise basketbol takımındaki popüler çocuktu.