13/"koordinatları yanlış vermişim"

1.1K 133 136
                                    

oy ve yorum plz

"Jennie, birayı ıskaladığın için bize eeeeeen büyük sırrını anlatmak zorundasın." Yoongi ciddi bir yüz ifadesiyle bana baktı. Hoseok ise yanıma gelmiş ve kollarını göğsünde bağlayıp bana tepeden bir bakış atmıştı. Çok sinir bozucu gözüküyordu.

"En büyük sırrını."

"Ay, bu ne dedikodu açlığı. Salın kızı." Jisoo yanıma geldi ve Hoseok'u kovdu. Yanımda oturan Namjoon ters ters Hoseok'a bakarken ortamdaki tatsızlık beni rahatsız etmişti.

"Şaka yapıyorlar. Jennie hiçbir şey anlatmak zorunda değilsin. Biz kendi aramızda eğlenmek için böyle şeyler yapıyoruz." dedi Jimin bana gülümseyerek. İçim biraz olsun rahatlarken ona minnettardım. Arkadaşlarının garip tavırları bizi biraz rahatsız etmişti.

"Anlatmak istemiyor musun yani?" Taehyung büyük bir hayal kırıklığıyla bana baktığında dudağımı ısırdım. Onlara hazine olayını anlatamazdım. Fakat buradan tatsız bir şekilde de ayrılmak istemiyordum. Onlarla konuşmak, takılmak eğlenceliydi ve aramızdaki iletişime zarar gelmesini istemiyordum.

"Anlatırım ama bunun sır olacak bir değeri yok. Sadece pek fazla kişi bilmiyor." Lisa kaşlarını çatarak bana baktığında, endişelenmemesi için gülümsedim.

"Eğer birileri annesine anlatmazsa aramızda kalır, emin ol." Seokjin imalı imalı Jimin'e baktığında Jimin sabır dilercesine yukarıya bakmıştı.

"Şimdi çatlayacağım. Konu ne?"

"Konu, Oliver'ı oyuna getirmem." Hoseok heyecanla yutkunup bana baktığında odadaki herkesin odağı tamamen ben olmuştum. "Oliver ile aramızdaki ilişki, ailelerimizin isteği doğrultusunda gelişiyordu. İkimizin de birbirimizden ayrılmaya cesareti yoktu. Ben de onu, buna zorladım."

"Ne yaptın?" Taehyung dirseklerini, bağdaş kurduğu bacaklarına yaslayıp bana doğru eğildiğinde, kendimi garip hissediyordum. Bu olayı birilerine anlatmak, kendimi yalancıymışım gibi hissetmeme sebep oluyordu. Ama hayır, eğer yalancıysam da pişman değildim. Oliver da ailesi de annem de bunu haketmişti.

"Ona, aşık olacağı bir kız bulup tanışmalarını sağladım. Sonra da bir sene boyunca beni aldatmasına izin verdim. Düğün günümüz de ise kıza davetiye yolladım. Sanırım en büyük sırrım bu."

"Bir saniye," dedi Yoongi gözlerini kırpıştırarak. "Bir sene boyunca sabredebildin mi gerçekten?"

"Bir sene mi?" dedim alayla gülerek. "Ben o salağa yıllarca sabrettim. Ona değer verdim, korudum fakat o beni pahalı bir oyuncak olarak gördü. Şimdi ise ailesi de o da hakettiğini yaşıyor."

"Jennie," dedi Jungkook şaşkınlıkla. "Neden sadece ayrılmadınız?"

"Çünkü-"

"Daha fazla irdelemeseniz olmuyor mu?" Jimin lafımı kesip Jungkook'a ters bir bakış attığında derin bir nefes verdim. Bu konudan bahsetmek sandığımdan daha zordu.

"Onların adına özür dilerim. Anlatmak zorunda değildin." Jimin bana mahçup bir şekilde bakarken omuz silktim. Başta anlatmayı istemiştim. Bu durumu normalleştirmek, içimde bir kargaşaya sebep olmasını engelleyecekti. Bir durumu normalleştirmenin en bilindik yolu ise insanlara anlatıp, konu hakkında herkesin aynı düşünceye sahip olmasını sağlamaktır. Fakat anlatmaya başladığım andan itibaren utanmıştım. Çünkü ben henüz bir şeyleri aşamıyordum. Yanlışlarım vardı. Sandığım kadar masum olmadığımı hissediyordum.

"Sorun değil Jimin. İstemesem anlatmazdım." gülümsedim fakat hala huzursuz hissediyordum. Neyse ki Yoongi komik bir olaydan bahsetmeye başlamış ve ilgi üzerimden çekilmişti.

Treasure Hunter •jenminWhere stories live. Discover now