25/"çabuk sağ baştan sayın!"

611 71 132
                                    


Yorum yapmayan adam değildir nokta

Cidden yorum yapın bölüm düz yazı çok gerildim ya

Hoseok şaşkınlıkla karşısındaki evi inceledi. Büyük bir malikane olan ev, sanki yüz yıllar öncesinden kalmışcasına eski ve biraz da ürkütücü gözüküyordu. Evin dışını tamamen saran sarmaşık, kafalarının üzerinden geçen kargalar ve biraz ilerideki mezar taşı onu huzursuz etmişti.

"Bu nasıl ev amına koyayım. Bodrum katında Frankenstein mı yaşıyor?" Taehyung homurdanarak konuştuğunda arkasına saklanan Jungkook tedirginlikle eve baktı.

"Size ev korkunç demiştim."

"Neresi korkunç lan? Gayet de sıcak bir yuva."

"Yoongi seni uzay boşluğunda sikerim. Süngerbob'tan korkup bu evden nasıl korkmazsın?"

"Bir kızdan mı korkacağım?" dedi Yoongi alayla.

"Evet, Yeontan'dan korkmak daha mantıklı çünkü."

"YAH! O KÖPEK CİNLİ-"

"Jungkook!" Jungkook ismini duyduğu anda korkuyla yerinde sıçradı. Evin arkasından ona doğru gelen Rose'u görünce yutkundu. Elinde kazma ve kürek vardı. "Gelmişsiniz!"

"Çabuk sağ baştan sayın! Birimiz ölmüş olabilir ve umarım o kişi Yoongi'dir!"

"Jungkook mal mısın?" dedi Jimin arkadaşının kafasına vurmadan hemen önce. Fakat Jungkook ona aldırmadan herkesi sayıp korkuyla Rose'a döndü.

"Ne-ne yapıyorsun sen?"

"Ben mi?" dedi Rose elindeki kazma küreğe bir bakış atarak. "Jisoo canımı sıkmıştı. Onu öldürüp gömdüm."

Herkes bir ağızdan kahkaha atarken tek gülmeyen kişi Jungkook'tu. Rose'un gülen yüzünün altındaki o şeytanı çok yakından tanıyordu çünkü.

"Misafirlerimiz gelmiş!" evin kapısı birden bire açılıp karşılarında Rose'a çok benzeyen güzel bir kadın belirince Hoseok sırıtarak öne geçti.

"Merhaba hanımefendi. Siz Rose'un ablası olmalısınız?"

Kadın tatlı sesiyle bir kahkaha attığında Jimin yüzünü buruşturarak Taehyung'un kulağına eğildi. "Annemi de kesin böyle kandırmıştır pezevenk."

"Olga üstteydi, biliyorsun değil mi?"

Jimin sinirle Taehyung'un karnına vurup Rose'un annesine baktı.

"Çok şekersin hayatım. Ben annesiyim fakat sizden farkım yok. Ruhum genç benim."

"Ben Hoseok." Hoseok tanışmak için elini uzattığında kadın eğildi ve Hoseok'la öperek selamlaştı. "Bana Anna diyebilirsin."

Kadın yavaşça Hoseok'un kolunu okşadığında Seokjin yüzünü buruşturarak homurdandı. "Hoseok'u neden hep anneler çekici buluyor?"

"Sorun annemde değilmiş." Jimin rahat bir nefes verdiğinde Taehyung ona acırcasına baktı. "Zavallı."

Ardından hepsi içeriye geçti. Rose Jungkook'un koluna girdiği için Jungkook fazlasıyla gergindi. Jisoo'yu kanlı canlı bir şekilde görene kadar da sakinleşemezdi.

"Jimin!" Jennie sevgilisini görür görmez sevinçle yanına gidip ona sarıldı. Jennie'nin arkasından gelen Lisa ve Namjoon'u görünce Jungkook gözlerini kısarak ikisine baktı. Lisa Namjoon'un üzerindeki tozları silkelemek bahanesiyle adamı elliyordu.

"Merhaba çocuklar. Siz Rose'un arkadaşları olmalısınız! Ben Rose'un üvey babası Takashi." Uzun boylu kimono giyinmiş adamın konuşmasıyla odadaki 6 oğlan da nefeslerini tuttu.

Treasure Hunter •jenminWhere stories live. Discover now