Multimedya: Ali Soykıran
Cihan mürtezaoğlu- bu yolİyi okumalar
•Elimdeki kahvemi yudumlarken, bir yandanda camdan yağan yağmuru izliyordum.
Sonbahardaydık, ve hava serindi. Kasvetli havaları daima çok sevmişimdir. İçimi yansıtırdı gökyüzü. Anlatamadığımı anlar, benim yapamadığımı yapar, ağlardı, gökyüzü.
Ben Ali. 24 yaşında bir edebiyat öğretmeniyim. Buraya geçen sene atanmıştım. Asıl yaşadığım yer, Amasya. Sevgili İstanbul'a, hâlâ alışamamıştım, ama seviyordum.
Gömleğin üstüne giydiğim haki yeşili ince kazağımın kollarını sıvayıp, saatime baktım. Okula geçecektim, gelen mesajla, bakışlarım TV ünitemin üzerinde duran telefonuma kaydı. Üniteye yaklaşıp mesajıma bakmak için telefonu elime aldım. Mesaj annemdendi.
Annem: Oğlum, sıkı giyin. Kahvaltını etmeden sakın gitme okula. Seni çok seviyorum, dikkatli ol kuzum. Hasta etme kendini. Öpüyorum seni annem.
Gülümsedim. Benim mücheverim annemdi ve kız kardeşimdi. Babamı kaybettikten sonra, daha çok üzerime düşmüştü. Tabiri caizse it kopuk olmamdan korkuyordu sanırım. Bu düşünce sayesinde gülümsemem genişlemişti.
Ben: Günaydın çiçeğim. Dikkat ediyorum annem, güzel kafanı beni düşünerek yorma kalkma sabahın bu saatinde, eziyet ediyorsun kendine. Dikkat edin kendinize, Özge'yi öp yerime. Derslerini aksatmasın. Seviyorum sizi. Öpüyorum görüşürüz.
Özge üniversite 1. Sınıf öğrencisiydi. Annemle beraber küçük pastanemizi işletiyordu. Orada ders çalışıp, aynı zamanda anneme destek oluyordu. O çok güçlü bir kızdı. Babamı kaybettikten sonra zor toplamıştı kendini. Kapı zilimin çalmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.
Geometri öğretmeni ve aynı zamanda hem komşum, hem de yakın dostum olan Emre kapının önünde beni bekliyordu. Eşyalarımı alıp, kapıyı açtığımda "Günaydın hocam." Diye karşıladı beni.
"Günaydın." Diye karşılık verdim basamaklardan aşağı inerken ceketimin üzerine kabanımı geçirmiştim. Yanıma şemsiye almamıştım, arabayla gideceğim için gerek görmemiştim.
"Neyin var hocam. Bozuk musunuz bana?"
"Estağfurullah, sabahları keyfim olmuyor."
"Heee anladım. Dikkat et lan kasis var."
Hızımı yavaşlatıp kasisin üstünden geçtim, biraz ilerledikten sonra vites değiştirip, hızımı arttırdım.
Kahve içmeme rağmen hâlâ uykum vardı.
Okulun çatısı görününce Emre toparlanmaya başlamıştı. Yağmur şiddetini arttırırken, ben hızımı yavaşlatıp arabayı okulun bahçesine park etmek için yer arıyordum.