1.BÖLÜM-YARA

12 3 3
                                    

1.BÖLÜM-YARA

"Hayat bu, yara aldıkça büyürsün..."

🍁

Ben, Elif...
Annem kimseye boyun eğmeyeyim diye koymuş bu ismi bana. 'Elif' gibi dimdik durayım diye...

Bizim buralarda izin vermezler çünkü kızların dik durmasına. Başın eğik olsun isterler, boynun bükük... Kızsın ya sen, azıcık utanman olsun isterler! Hele ki sesin biraz olsun gür çıkıyorsa, işte o zaman senden kötüsü yoktur. Ele avuca sığmıyorsundur, seninle baş etmesi zordur. Ve işte o zaman, evlenme vaktin gelmiş demektir.

Okumak?..

Kimin umurunda?!

Yaşın küçük?..

Kimin umurunda?!

Adam senden kaç yaş büyük!..

Kimin umurunda?!

Kimse önemsemez ki bunları. Kimse umursamaz, fikrini sormaz. Senin ne istediğinin hiçbir önemi yoktur çünkü. Onların ne istediğidir önemli olan. Onların kaç koyun, tarla, altın, para istediği...

Şanslıysan ve baban izin verirse okursun belki. Ya da vicdanı olan bir aileye denk gelirsen... Yahut evleneceğin adam buna izin verirse... Okumuş biriyle evleniyorsan mesela, yanına yakış diye okutur seni! O da canı isterse... Onlar izin verirse okursun işte; ancak onlar izin verirse!..

Hiç anlamam, biz kızların neden okumak için birinin iznine ihtiyacı var? Neden bunun için birinden izin almak zorundayız? Neden bütün hayellerimiz bir başkasının iki dudağının arasında? Bu hayat bizim ya hani, biz yaşayacağız ya, neden?!

"Elif!" aniden kulağıma değen sesle, derin düşüncelerimden sıçrayarak kendime geldim. "Korkuttum mu, özür dilerim..."

"Zehra?" onu görmenin vermiş olduğu mutlulukla gülümsedim ve ona sarıldım. "Korktum, ama sorun değil..."

"Tabi korkarsın, yine dalmışsın derinlere. Ne düşünüyordun bakalım?" deyip, hemen yanıma oturdu ve ağaca yaslandı.

"Seni..." bir saniye bile düşünmeden hızla verdiğim cevap, yüzündeki tebessümü anında sildi.

Yutkundum.

"O adamla evlenmeyeceksin değil mi?" ona bu soruyu sorarken bile boğazım düğümlenmiş, içim acımıştı. Benim güzel arkadaşım, parmağındaki yüzük ona hiç yakışmamıştı!

"Lütfen Elif, bu soruyu daha fazla sorma bana. Biliyorsun, cevabını değiştirecek gücüm yok..."

"Güç insanın içindedir Zehra. Sen pes etmedikçe de orada durur, gün yüzüne çıkmayı bekler. Daha ne zamana kadar onu görmezden geleceksin? Korkmasan, korkularını sustursan... İkimiz de biliyoruz ki vereceğin cevap belli. Hem, Ömer-"

"Sakın! Sakın bir daha benim yanımda onun adını ağzına alma Elif, ne olur..."

"Zehra, benim güzel arkadaşım... Böyle yaparak ona da kendine de kıyıyorsun, farkında mısın? Eğer o adamla evlenirsen, Ömer-"

"Kimseye birşey olmayacak!" diye sözümü kesti ve "Herkes için en doğrusu bu." deyip, aniden ayaklandı.

"Kaç bakalım! Yine kaç!.. Ama insan en çok kendi kalbinden kaçamaz Zehra, bunu da sakın unutma!" arkasından öfkeyle söylenerek kitabımı elime alıp, tekrar ağacın gövdesine yaslandığımda koyun sesleri eşliğinde sakinleşmeye çalışıyordum.

Bu Kentin ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin