BÖLÜM 6

420 23 0
                                    

Moonguard hanesinin şanlı salonu. 
Ödüllerin, mareşallerin sıra sıra dizildiği savaşlar. Ailenin resimleri. 
Breana o fotoğraflarda kendine bakıyordu. Köşeden koşarak son dakika dahil olduğu fotoğraflardı bunlar. Aile içinde bu tür adetlerden uzaktı. Bu tür fotoğraflarda her zaman uzaktaydı. 
Duydukları, yaşadıkları eklenince herşeyi bir farklı görüyordu. Arkadaşları ona sarıldığında öyle kalmıştı. Bir şey yapmamıştı. 
Tek düşündüğü gerçekten bu hayatı istiyor olup olmadığıydı. Lion onunla konuşmak için buraya çağırmıştı. 
Bu tavır da yeni peydah olmuştu. O sırada kapılar açıldı. Lion içeri hızla girdi. 
-Breana. İyi misin? 
-Eve abi. İyiyim beni çağırtmışsın.
-Evet. Dün hepimiz gördük ki gerçek anlamda iyileşmişsin. 
-Sayılmaz. o adamı sırf Mr.Orca için orada yok edecektim. 
-Ne için durdun öyleyse. 
-Abi. Orada ufacık çocukların önünde onu zaten öldüresiye dövdüm. Bunu görsünler istemiyorum. Çoğu böyle bir şeyi görmek zorunda kalmadan büyüyor. Savaşı ölümü biliyorlar. Ama görmelerine gerek yok.
MAntıklıydı. Lion ikna olmuştu. Ancak Breana bunun için işini yarım bırakmamıştı. Komutannın dediği aklındaydı. "Tek bir galibiyet kazanmadı Lion" doğru, kazanmamıştı. İlk olmak istemiyordu. Abisi ile bir sorun yaşasın istemiyordu. Özellikle tek ailesi o iken. 
Öte yandan Lion içini yiyordu. Halkı dillendirmese de Breana yı liderleri olarak görmeye başlamışlardı. Breana lider olabilr miydi? Bu güne kadar böyle bir özelliği göstermemişti. Hoş, ruhani hayvani öldükten sonra böyle savaşan da görmemişti. 
-Abi. Ne oluyor. Birşeyler saklıyorsun 
-Breana. dedi. Ayaktaydı artık. "Seninle açık konuşacağım. Halk kuytu köşelerde konuşmaya başladı. Vasıflarım sorgulanıyor. Doğru lider olmadığım söyleniyor. Askerlerim bile bana karşı tepkili. Turnuvada savaş kazanamadım. Halkım başka lider istiyor. Breana, Moonguard halkı seni istiyor"
-Abi ben bir şovalyeyim. Tabi ki de savaşıcam. Ama iş bu kadar halkı yürütmek olduğunda yapamam. Beni biliyorsun. Bu güne kadar kimsenin sorumluluğunu almadım. Almam da. Ordunu yönetirim. Seni korurum. Ama lider sen olacaksın.
-Hepimiz savaşçı olarak yaşıyoruz bu topraklarda. Babam iyi bir lider değildi. Arada annemden ve vekillerinden yardım alırdı. Ama gerçekten iyi bir askerdi. Ayrıca seni artık tanıyamıyorum. Ruhani hayvanın öldüğü halde, nasıl öyle savaşabildin. 
-Bunu mu sorguluyorsun. Lion orada olmasaydım seni öldürecekti.
-Savunabilirdim. Toparlamama şans vermedin. 
Breana ağzını açtı, sonra sıkıca dudaklarını birbirine bastırdı. Kafasını hafifçe iki yana salladı
-Bu tartışmaya dönmeden gidiyorum. Yetki sende. Bu güne kadar onu hiç istemedim. İstediğimi de düşünmüyorum. Halk her zaman konuşur. Yakında Greyskullar gelicek ve orduların halkı zafere götürecek. O zaman da halk seni seçecektir. Muhalefet yapan her zaman olur. Bu kadar takacağını bilmiyordum. Her neyse ben gidiyorum 
-BEN KONUŞURKEN ARKANI DÖNME
Breana durdu. Lion ilk defa sesini yükselterek konuşuyordu. Arkasını döndü. Abisine baktı. 
-Ordularımın komutasını....
-Komuta sende. Şovalye olarak artık bireysel çalışıyor olacağım. Her sancak senindir. Bu klanın hiç bir yerinde zafer getirtmeyeceğim. 
Arkasını dönerek uzaklaşırken döndü ve
-Hee arkadaşlarımı alabilirsin. İyi askerlerdir. Tanıdığım kadarıyla öylelerdi. Ancak görüyorum ki herkes o kadar değişti ki artık kesin bir yargıya varamıyorum. Sana iyi günler dilerim kralım. 
Hızla odasına doğru ilerledi. İçinden söyleniyordu. Şovalye olduğu için nefret ediyordu. O sırada tarih hocaları kütüphaneden çıktı. 
-Breana, iyi misin. 
-Haa?!! Aa iyiyim Mr. Crowter. Dalgınım da.
-Onu demiyorum. Konuşma diyorum. 
Adamın yüzüne baktı. 
-Hadi yapma. Tarih derslerinde sen uyuyordun belki ama şovalyeler ile kralların arasındaki gerginliği gayet iyi bilirim. Seni tehdit olarak görüyor olmalı. Belki alt metinde bunu söylediği için sinirlenmişindir. 
-Alt metin olarak değil, basbaya yalın bir dille ifade etti. 
-Vay be. Lion gerçekten gelen liderlerden farklı. 
-Öyle gözüküyor. Ne ise. İyi günler Mr. Crowter
-Dur dur. diyerek tuttu. Gel kütüphanede sana göstermem gereken şeyler var. 
Ne gösterecekti ki? Breana zaten orada tüm kitapları neredeyse okumuştu. ama yaşına saygısızlık etmemek adına ses çıkarmadı. Kütüphanenin içinde ilerlediler. Sonra bir bölümde durdular. Mr. Crowter döndü ve
-Bu güne bir kez daha dahil olacağım aklımın ucundan bile geçmezdi evladım. Seni şimdi şovalyelerin kütüphanesine sokacağım. Burası bu aile hanedanında sadece şovalyelere nasip olan bir durum. İçeride aradığın herşeyi bulabileceğini düşünüyorum
-Mr. Crowter saygısızlık etmek istemem ama.... kütüphanenin çıkmaz bölümündeyiz. Arkanızdaki rafın tamamı biyolojik kitaplarla dolu. Bitkiler hayvanlar. 
-Ah evet. Senin de buna ilgin var değil mi. Sanırım genel yetenekleriniz oluyor. Çizim gibi. Doğa gibi. Her neyse bu aslında bir yol kızım. Buranın anahtarı bende idi. Babam bunu bana verdiğinde çok gençtim diyerek cüppesinin cebinden bir anahtar çıkardı. Sonra uzaklara baktı
-Ah ilk kullandığımda öyle toydum ki.. Neyse bu anahtar bu kitaplığın ardındaki şovalyelerin çalışma odalarına açılıyor. Orada istediğin her soruyu bulacaksın. 
-Ne odası ne odası !!!!!. Bu kitaplık gizli geçit mi?
-Evet kızım.
-Peki ne var ki geride. 
Mr.Crowter gülümsedi. 
-İşte onu pek bilmiyorum. Ben sadece bu kapının gardiyanıyım diyelim. Anahtarı taşırım. Şovalye içerdeyken etrafı izlerim sonra şovalye kütüphaneden ayrılınca kitlerim. İçeri girme iznim yok. Orada ne var hiç bilmiyorum. Ama saatlerce orada kaldıklarını biliyorum.
Elinde tuttuğu anahtarı kitapların arasına soktu. Kilit sesleri ile koca kitaplık hareket etmeye başladı. Breana şok geçirmiş halde kütüphaneye bakıyordu. Sonunda dağınık bir oda hafiften gözükür oldu. 
-Hadi gir. 
-Mr. Crowter siz de gelseniz.
-Olmaz bu etik değil. Ben burada olacağım. Kapıyı çalman yeterli olacaktır. 
Breana kafasını tamam anlamında sallayarak içeri daldı. 
Duvarların tamaı vitrinle kaplıydı. Vitrinin içinde kitaplar, iskeletler, kutular, objeler ve bilimum garip eşyalar duruyordu. Bir adet masanın üzerinde çürümekte olan kitaplar duruyordu. 
Breana dikkatle ve bir sırayla incelemeye koyuldu. Vitrindeki objeler farklı yıllardan toplanmıştı. Her bir sonuna baş harflerle işaret konulmuştu. Büyük ihtimalle bu isimler şovalyelerin adları ve soy adları olmalıydılar. Birazcık daha karıştırdığında el yazması kitapları buldu. Bunlar günlüklerdi. Hemen bir tanesini alarak okumaya başladı. 

Ejderlerin Leydisi(DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin