⁰.2

2.4K 257 364
                                    

{yorumlarınızı bekliyorum}

Büyük sarayda yine sıradan bir gündü demek için çok geçti. Yaklaşık iki aydır sıradan olmamıştı. Tayland ve Kore Prenslikleri savaş eşiğine gelmişti. İki ülke de birliklerini geri çekmiyor, sonuna kadar karşı tarafı mağlup düşürmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.

İki ülkenin vatandaşları da zor duruma düşmüşlerdi. Karşı ülkelerden, uzak köyle sömürgeye uğruyorlardı. İnsanlar yokluk çekiyorlardı ve kimse bu savaşı durduramıyordu.

O topraklar üzerinde çok kan dökülmüş, birçok insan ruhlarını o kara parçasında teslim etmişlerdi. Kaybolan çocuklar, zorbalığa uğrayan kadınlar, yapılmadık işkence kalmamıştı.

İki ülkenin insanı da yaşlı genç demeden savaşa gidiyordu. Kraliyetlerin başındaki aileler artık günde yüzlerce askerin ölüm haberini almaktan sıkılmışlardı. Birbirlerinin topraklarına hakim olma düşüncesi ile binlerce insanın nefesi kesilmişti.

Bu sırada onları izleyen tanrılar, bir hışım ile evrende olanları izliyordu. Ama ikisi, gönderdikleri insanlara bakıyordu.

Afrodit, Prenses Lalisa'yı izliyordu. Ruhu sonsuza dek bağlanmış kıza acıyordu.

Ares ise sanki kendisi oradaymış gibi Prens Jungkook'u benimsemişti. Sadistçe gülümsüyor ve o iki insan evladını izliyordu.

Prenses Lalisa fayton arabası ile ülkesine dönüyordu. Yanında nedimesi ile birlikte sohbet ediyorlardı. Faytondaki kişilerin gidecekleri yerde savaşın olduğundan haberleri yoktu. Yaklaşık altı aydır Prenses Lalisa, İngiltere'de bulunmuştu ve yaşanan olaylardan bir haberdi.

Prens Jungkook ise kendi ülkesinin topraklarından yaklaşık iki gün önce çıkmış ve atları ile birlikte sessizce Tayland topraklarına sızmışlardı.

Ormanlık alanda ilerliyorlardı. Karşılarına çıkan Tayland askerlerini gözlerini kırpmadan kılıçlardan geçiriyorlardı.

Fayton arabasının tekerleğinin kırılması ile birlikte atlar olduğu yerde durmuşlardı. Neler olduğunu anlamayan Lalisa nedimesi Sorn ile göz göze gelmişti.

Sorn, faytonun tahta kapaklı penceresini açmış ve dışarda faytonun tekerleği ile ilgilenen faytoncu ve yanındaki askerlere bakmıştı. Kapağı kapatıp, prensese dönmüştü.

"Sorun yok prensesim. Tekerlek arıza yapmış." Prenses Lalisa nedimesine kafasını sallayarak önüne dönmüş ve kabarık elbisesinin eteklerini düzeltmişti.

Prenses ailesini özlemişti ve bir an önce şatoya gitmek istiyordu. Onlarla görüşmeyeli uzun zaman olmuştu. Ayrıca abilerini de özlemişti.

Prenses Lalisa herkesi kıskandırabilecek bir güzelliğe sahipti. Sarı, uzun, parlak saçları beline kadar uzanıyordu ve onun yanında beyaz masum bir yüze sahipti. Yüzünün güzelliği gibi vücudu da bir heykeltraş tarafından yapılmış bir şaheseri andırıyordu. Biçimli vücudunun sık kalçaları ve vücuduna göre normal bir büyüklüğe sahip göğüslere sahipti.

Senior Mr.Jeon | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin