Tan vakti ağırırken, saray çalışanları her sabah yaptıkları işleri yerlerine getiriyorlardı. Yavaş yavaş güne başlayanlar yarattıkları seslerden dolayı etrafta küçük de olsa bir cümbüş yapmıştı. Her zamankinden biraz daha fazla mavi olan gökyüzünde kuşlar uçuşuyor, cıvıldaşıyorlardı.
Dün akşamdan kalan dağınık balo salonu toplanırken, hizmetliler geçtikleri gecenin ne kadar görkemli ve güzel olduğundan bahsediyorlardı. Her şey mükemmel ötesi olmuştu ve bu gece tüm halk boyunca belki uzun süre konuşulacaktı. Prensesin dillere destan güzelliği gelecekte bir masal kitabının satırlarını doldururdu belki..
Dün akşamdan kalan beyaz çarşaflı dağınık bir yatak, birbirine kavuşmuş iki ruh ve gecenin yaşanmışlığını taşıyan o leke..her şeyi açıklar nitelikteydi. Kolları birbirine sarılı iki beden dün gece tek bir ruhta buluşmuş, tek bir vücut olmuştu.
Yeni doğmaya başlayan güneş beyaz pervazlı pencereyi geçiyor ve içeri kadar uzanıyordu. Bugünün gökyüzünden dolayı güzel olacağı belliydi, pencereleri açar açmaz hemen kulaklarınızı sarayın yanında duran, ormanlık alandan dolayı doğadaki hayvanların sesleri ve ağaçların hafif meltemden dolayı birbirine çarptığı hışırtılar dolduruyordu. Hemen yan tarafta duran yeşillik ile dolu alanda çocuklar şimdiden dışarı çıkmış, çalılıkların üzerlerindeki yaban mersinlerini toplamaya başlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senior Mr.Jeon | liskook
Hayran Kurgu"Lalisa, Manoban Hanedanlığı'nın en küçük kızıydı." "Jungkook, Büyük Kore Hanedanlığı'nın ve Kore Kraliyet Sarayı'nın tek vârisiydi." [liskookfanfiction]