"Lalisa, Manoban Hanedanlığı'nın en küçük kızıydı."
"Jungkook, Büyük Kore Hanedanlığı'nın ve Kore Kraliyet Sarayı'nın tek vârisiydi."
[liskookfanfiction]
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Denizin mavi dalgaları hırçınlaşırken, güvertedeki askerlerden biri aşağıya inmiş ve birbirine bakan ikilinin yanına gelmişti. "Efendim artık gitmemiz gerek." Prens Jungkook askeri onaylamış ve bakışlarını tekrardan prensese çevirmişti.
Lisa bu karşısında duran adama bakıyordu. Buraya gelirken sadece kalkacak gemiye yetişmeyi düşünmüştü, ama şimdi buradan ülkesinden gideceğini tamamen hissedebiliyordu. Bu durum ailesi için de bi o kadar zor olmuştu hatta kral yani babası gitmesinin gerek olmadığını da söylemişti. Kral bir savaşa karşı gelebileceğini düşünüyordu fakat prenses artık bu savaş ortamını istemiyor ve insanların ölümüne göz yumamayacağını biliyordu. Bu yüzden de teklifi geri çevirmemiş ve kabul etmişti. Ayrıca prenses, prensin gözlerinden ne kadar hırslı olduğunu da anlayabilmişti, istediğini yapabilecek güçteydi.
"Gidelim." Prensin tayca konuşmaya devam etmesi ile Lisa araya girmişti.
"Korece biliyorum." diyerek onların dilinden konuşmaya başlamıştı. Prens bu duruma şaşırsa da gülmüş ve prensesin bir elinden tutarak gemiyi işaret etmişti.
Lisa ise Prensin narince tuttuğu eline baktıktan sonra som bir kez arkasına dönüp karşıdan gözüken saraya baktı. İyi ki kraliçe veya kral onunla birlikte gelmemişti yoksa buradan gidemeyecekti. Ailesini özleyeceğini biliyordu fakat buraya sonradan geleceğine de emindi. Kendi topraklarını bu kadar kolay bırakmayacaktı.
Prense döndüğünde gözlerine bakmış ve başını olumlu sallayarak gemiye binmeyi kabul etmişti. Jungkook gülümseyerek prensesin elini tutmaya devam etmiş ve gemiye doğru yönlendirmişti.
Lisa prensin arkasından geminin trabzanlarına tutunarak girdiğinde, geminin içindeki tüm bakışlar prensese dönmüştü. Mürettebatın neredeyse hepsi askerdi ya da kaptanın yardımcılarıydı. Yani hepsi karşı cinsiydi, Lisa burada tek kadın olduğunu anlamıştı.
