Selam arkadaşlar yine ben, öncelikle önceki bölümleri silmediğimi sadece taslağa kaldırdığımı belirtmek istiyorum. Gelecekte bu kitap istediğim düzeyde ilerlerse onları da açıp nasıl bir dönüşüm geçirdiğini hep birlikte görmemizi sağlayacağım. Şimdi sizi fazla sabırsızlandırmak istemiyor ve hemen kısa olsa da girişi yapmak istiyorum..
Ich habe vergessen, Ich wurde ignoriert und sogar versucht, zerstört zu werden. Ich habe vergessen, ich ignorierte und zerstört.
Benim adım Todes Ezreal, kaybolmuş biriyim. Kendimi arıyor muyum derseniz, cevabım olumlu olmayacak elbette.. Uzun bir yaşamım olmadı, olmadı çünkü bir yerden sonrasında yola ölü olarak devam ettim. Gökyüzünde yapayalnızım ve yeni bir başlangıç yapmalı mıyım bilmiyorum. Zaten, başlangıç dediğin önceki herşeyin ölmesi demekse, süregelen bir başlama halinde sayılmıyor muyum?
Anfang
Ormanlarla kaplı nispeten bilinmeyen küçük bir köy vardı. Nüfusu az, gelir düzeyi düşük bir yerdi. Ara sıra geçip giden maceracılar için bir duraklama noktası olması dışında neredeyse hiç insan ağırlamazdı bu köydekiler. Herkes birbirini tanır ve birlik içinde yaşarlardı. Çocuklar hep meydanda koşuşturur, gençlerse eğitim ile vakit harcarlardı. Köyde her yetişkinin bir görevi vardı. Oduncular, Avcılar ve Yöneticiler olarak üç kesim vardı. Çiftçi yoktu çünkü dağlık ve yoğun ormanlık bir yerde idi köy. Köyün sadece bir adet taciri vardı. O da oldukça cömert olmakla birlikte parasını asla savurmazdı. Bu sebeple köyde herkesçe sevilirdi. Köy Lideri, taş evinin balkonundan meydanda oyun oynayan çocukları seyrediyordu. Daha çok bir tanesini, uzaktan kız çocuğunu andırıyordu. Omuzlarına dökülen siyah saçları, mavi gözleri olan ve geldiği yeri sayılı kişinin bildiği garip bir oğlandı.
-Todes! diye bağıran sese döndü şef. Bu Daren'di. Şef bu adama çok saygı duyardı. Keskin sezgileriyle, güçlü bedeniyle biçilmiş kaftan bir avcıydı. Bu köyde gördüğü saygı neredeyse köy şefiyle aynı düzeydeydi çünkü babası Vei klanı lideriydi. Daren buraya tek başına yetişim yapmaya gelmiş bir maceracıydı zamanında, ancak bu köyde kalmasını sağlayacak şeyler yaşamıştı. Bir rastlantıydı kudretli avcı Daren'i bu kuytu köyde tutan. Todes isimli çocuğa geri döndü şef, ardından balkon kapılarını kapatıp içeriye geri döndü.
-Babaaa! dedi Todes. Arkadaşları oyun oynamaya devam ederken babası ona seslendiği için onlardan ayrılıp babasının yanına doğru koşuşturmuştu. Daren onun mavi gözlerine bakınca gözleri şefkatle kısıldı. Yüzü gülümsemiş ve tüm gerginliği yitip gitmişti.
-Babaya sıkı bir sarılma ver bakalım. dedi Daren. Sözü biter bitmez bir çocuktan beklenmeyecek ancak Daren'in alıştığı kuvvetli bir çift kol beline yapışmıştı. Göbeğine yaslanan başı nazikçe okşayan Daren derince gülümsedi ve Todes'i kendinden ayırdı.
-Arkadaşlarına veda et, evde konuşmamız gereken şeyler var Tod. dedi Daren. Todes hemen başını salladı ve saçlarını uçuşturarak dönüp arkadaşlarının yanına koştu. Onlarla vedalaştıktan sonra aynı hızla çoktan ilerlemeye başlamış Daren'e yetişti ve gelişini bilen elini tuttu. Birlikte köyün biraz köşesinde kalan evlerine yürüdüler.
-Geç bakalım küçük kurt.dedi Daren, Todes geçerken saçlarını karıştırmış ve verdiği tepki sonrası küçükçe kahkaha atmıştı.
-Baba, bu sefer neler getirdin? diye sordu hevesle küçük çocuk. Daren ona gülümseyerek bakıyordu.
-Todes, artık 8 yaşındasın. Çocuklar 10 yaşında çekirdeklerini oluşturur ve artık büyük adam olma yolunda gerçek adımlarını atarlar. Biliyorsun ki ben bu köyün bir vatandaşı değilim. Annen ölmeden önce bana seni iyi yetiştireceğime dair bana söz verdirtti. dedi Daren.
Todes onu pür dikkat dinlemekteydi. Annesinden bahsettiği esnada yüzü düşmüştü çünkü annesini hiç görmemişti. Sadece babasının anlattığı kadarıyla biliyordu annesini, bu küçük kalbinde hep bir eksiklikti Todes'in ancak babası bunu hiç hissetmemesini sağlamıştı.
-Yarından itibaren, arkadaşlarına daha az vakit ayırmalısın. Çünkü eğitim çağın geldi. Çekirdeğini açana kadar benim sana öğrettiğim veya talimat verdiğim şeylerle uğraşacaksın. Beni anladın mı? dedi Daren. Sözleri itiraz kabul etmeyecek kadar kesin ancak baba oğul arasında olan yumuşaklıktaydı.
-Hm. Anladım baba!
Daren karşısındaki çocuğun gözlerindeki azme bakıp gülümsedi. Ona bir iki nasihat daha verip odasına gönderdi ve kendi odasına yöneldi. Bu odaya Todes daha önce hiç girmemişti. Dolayısıyla bilmiyordu ancak odada raflar dolusu yetişim kitabı, duvarda özenle yerleştirilmiş kılıçlar ve destekleyici haplar bulunan irice bir sandık bulunmaktaydı. Bu sandık Daren tarafından 8 yıldır biriktirilen şeylerdi.
Yani herşey yolunda giderse, bu sandık Todes'in başlangıç hediyesi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erzengel Des Todes (E.D.T)
FantasyNedir bu içindeki merak? Ölümden sonrası bu kadar önemli mi? Ölmekten gerçekten korkmana gerek var mı? Yok, çünkü öldüğünü bilmeyeceksin ki.. Boşver, gel ben asıl sana hayattan, yaşamaktan bahsedeyim. Çünkü yaşam göreceli bir ömür boyu sürer, ölüm...