Todes, zaman geçtikçe Vei klanı hakkında daha az soru sormaya başlamıştı. Olgunlaşıyordu, bunu fark eden Daren ise ufak ufak bilgilendirmeye başlamıştı Todes'i.
Todes büyük klanlarda işlerin nasıl yürüdüğünü, hiyerarşinin ne olduğunu, nasıl davranılması gerektiğini öğreniyordu. Daren, Todes 10. yaşına yaklaştıkça tedirginleşiyor ve o vakit klana dönme zamanının geldiğini düşünüyordu.
-Todes, yanıma gel. diye söyledi Daren. Kesik bir ağacın gövdesinde oturmuş gözleri kapalı bir vaziyette duruyordu Daren. Todes gittikçe disiplinli bir çocuk olmuş ve babasını duyar duymaz ağırlıkla koşturmayı bırakmış ve önüne gitmişti.
-Efendim baba. dedi Todes. Sesi ciddiydi.
Daren gözlerini yavaşça açtı ve Todesi derince inceledi. Çocuğun kaşları yorgunlukla çatılmıştı. Vücudu öyle ısınmış ve terlemişti ki, dumanlar çıkıyordu. Üstü başı sırılsıklam olmuştu. Saçları toplu olsa da birkaç tutam kurtulmuş ve yüzüne yapışmıştı. Her gün yapılan sporlardan çok tombul olmasa da, olduğu kadarını kurtarmış ve keskin yüzlü bir çocuk olmuştu. Boyu halen kısaydı. Yine de uzuyordu. 1,53 olmuştu boyu. Vücudu mızrak gibi dik ve demir gibi sert duruyordu.
-Artık beden eğitimini bitiriyoruz. Yay kullanmada adam akıllı bir seviyeye geldiğini söyleyebilirim. Kılıçta ise, eh hiç kullanmadın. Ama taşımada kraliyet ameleleriyle karşılaştırılabilirsin hehehe.
Todes kaşlarını biraz daha çatmış ve homurdanmıştı. Daren güldükten sonra tekrar ciddiyetini takındı.
-Neyse, doğum gününe şunun şurasında 1 ay kaldı. Bu ay boyunca sabahları arkadaşlarınla oyna, akşamları ise benimle birlikte meditasyon yapacaksın. Artık, Yoğunlaştırma aşamasına ulaşma vaktin geldi de çattı!.
Todes duyduklarıyla gittikçe gerilmiş ve içi heyecandan patlayacak hale gelmişti. Öyle ki hafifçe titremeye başlamış ve dudaklarında ince bir gülümseme oluşmuştu. Öyle yükselmişti ki, omuzlarını astarından kurtardığı gibi Darene uçmuş ve sıkıca sarılmıştı.
-Baba!!
-Ehehehe tamam tamam şımarma hemen. Dur bakalım. Bundan sonra kılıcını kınından çıkaracak ve onunla ay ışığı altında meditasyon yapacaksın. dedi Daren.
Mevsimin kış ve havanın soğuk olmasına rağmen Todes bunları hiç sıkıntı etmemişti. Kılıcını uzun zamandır hayal ediyordu ve sonunda görebilecekti. Her şey ne kadar mükemmel olmuştu böyle!?
Todes babasından ayrılıp kılıç astarını omzuna attığı gibi köye doğru koşmaya başlamıştı. Köyden nispeten uzak olsalar da, Todes hevesle koştuğu için normalden daha hızlı koşuyordu. Daren, Todes'in koşma hızını görünce kaşlarını kaldırmış ve düşüncelere dalmıştı.
-Uyanıyor..
Todes köye vardığı gibi meydana koştu. Bu saatlerde henüz arkadaşları evlerinden dışarı çıkmamış olmalıydı. Todes meydana varır varmaz etrafı izledi. Köy Şefinin balkon kapısı açıktı. Ordan dışarı bir çocuk bakıyordu. Bu çocuk Koha Min'di.
-Koha! diye bağırdı Todes. Dalgın dalgın balkon trabzanlarına yaslanan Koha, adının seslendiğini duyunca başını kaldırıp meydana doğru baktı. Orda üzerinden dumanlar tüten üstü çıplak bir çocuk vardı.
-Bu? Todes? diye seslendi Koha. Todes güldü.
-Benim Koha! Hadi aşağı in. diye bağırdı Todes sonra. Koha, köy şefinin torunuydu. Torununun kiminle konuştuğunu merak eden Köf Şefi Asel Min, balkona çıktı. Todes'i görünce kaşlarını kaldırıp şaşkınlıkla sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erzengel Des Todes (E.D.T)
FantasyNedir bu içindeki merak? Ölümden sonrası bu kadar önemli mi? Ölmekten gerçekten korkmana gerek var mı? Yok, çünkü öldüğünü bilmeyeceksin ki.. Boşver, gel ben asıl sana hayattan, yaşamaktan bahsedeyim. Çünkü yaşam göreceli bir ömür boyu sürer, ölüm...