Essenz Elixier
Siyah uzun saçlı orta boylu bir çocuk, öğlen güneşinin altında, iki omzunun üstünde kısa ama bedenine göre nispeten kalın bir kütük parçasıyla çömelip kalkıyor ve her defasında bir adım ilerliyordu. Yorulmuştu, nefes nefese kalmıştı ve aklından geçen tek düşünce yaptığı işin kesinlikle işkence olduğuydu.
Güneş ışınları çocuğun bedeninden su gibi akan terlere çarpıp parlama yaratıyordu. Siyah uzun saçlarını at kuyruğu toplamıştı. Üzerinde sadece ince kumaş bir şort olan çocuğun başında cehennemin bekçisi gibi bekleyen bir de adam vardı. Yüzünde ince bir zevk gülümsemesi kaşlarında hafif çatıklık, göğsünde kavuşturduğu kolları ve gergin vücuduyla kendini tamamen asker eğitmeye adamış komutanlar gibiydi. Elbette işkence gören, yani eğitim alan kişi Todes, iblis gardiyanı da babası Daren'di. Bu ikili aylardır sabahları erken vakitlerde kalkar, kahvaltılarını yapar ve temiz orman kokusunu alıp iyice açılacakları sakin bir yürüyüş yaptıktan sonra Daren'in hazırladığı açıklık alanda Todes'in bitmek bilmez sızlanmaları eşliğinde günlerini idman yaparak geçirirlerdi. Todes 9. yaş gününü geçeli çok olmuş, 10 yaşına gelmesine 6-7 ay kalmıştı.
Vücudu bir buçuk yıldır yaptığı zorlayıcı idmanlar yüzünden kuvvet kazanmış, görüntü olarak pek değişmemiş olsa da uzman gözlerden kaçmayacak kas hatları oluşmuştu. Vücudu esnek ve çevik hale gelmişti. Vücut geliştirmenin yanı sıra Todes bir çok kitap okuyordu. Babasının odasıyla tanışmış ve oradaki Tarih, Matematik, Dil Bilgisi kitaplarını okumuş ve üstün zekasıyla hepsini kavramıştı. Dahası günlük idmanlarının sonunda Darenle yaptıkları hamle değiş tokuşları sayesinde az çok dövüşmeyi bol bol dayak yemeyi öğrenmiş yaşıtlarından nispeten ilerde, kendini koruyabilecek bir delikanlı olmuştu.
Todes'in omuzlarındaki kütüğü son kaldırışından sonra Daren'in yardımıyla kütüğü yerine bıraktılar ve Todes vücudunu yorgunluktan sonra yaptığı gerilme ve odak hareketleriyle hem maksimum verim alıyor hem doğaya dair öngörü kazanıp kendini rahatlatıyordu. Hem fiziksel hem zihinsel dinlenme haline giriyordu böylelikle. Bunu ona Daren göstermişti. İlk zamanlar hiç bir işe yaramadığını düşündüğü bu hareketler zamanla farkını ortaya koymuş ve Todes'i hayretler içinde bırakmıştı. Eskiden fark etmediği detayları düşünüp fark eder olmuş, beyninde bu detaylardan çizdiği haritayı kıvrak zekasıyla birlikte kullanabilir olmuştu.
Soğuma hareketlerinin ardından birlikte eve yol aldılar.
-Baba, Vei klanından ayrı yaşamanın sebebi ne?
-Büyüyünce anlatırım.
- Büyükbabam nasıl biri? Klanda en güçlü kim?
-Büyüyünce anlatırım.
-Yaşıtım var mı?
-Var.
-Hiç kardeşin var mı?
-Var.
-Beni ne zaman klana götüreceksin baba?
-Büyüyünce.Baba oğul sohbet ederek ev yolunu bitirmişlerdi. Eve girdiklerinde Todes hızlıca duş almış sonrasında babasının hazırladığı tadsız yoğun içeceği içmişti. Todes sorduğunda, bu içeceğin çeşitli bitki ve ağaç özlerinden yapıldığını öğrenmişti. Daren bu içeceğin bir isminin olmadığını söylemiş olsa da Todes bu içeceğe Öz İksiri demeye başlamıştı içten içe.
Öz iksiri alenen bir gelişme sağlamıyor aslında yorgun kasların ihtiyacı olan besini sağlamaktan fazlasını vermiyordu. Gelişmeyi ekstra olarak değil doğal yolla gerçekleştiren bir yöntemdi dolayısıyla. İçeceğini içtikten sonra dudaklarının üstünde kalan içeceği koluyla temizleyip arkasına yaslandı Todes.
-hehhh...
-Yoruldun mu bücür? dedi Daren. Todes kendini bildi bileli kendine bücür denmesinden hiç hoşlanmazdı. Boyu kısaydı tamam! Ama ne halta sürekli başına kakıyorlardı!!
Kaşlarını çatarak kendisine bakan Todes'e güldü Daren. Sonra yaslandığı yerden kalkarak odasına doğru yol aldı. Todes kalkmadı ancak oturduğu yerden vücudunu döndürerek Daren'in gidişini seyretti. Daren odasına girip kapıyı kapattı. İçerden tahta kırılma sesleri gelince Todes merakla ayaklandı ve oraya doğru ilerledi.
-Baba? diyerek kapıya elini uzatan Todes, kapı kolunu tutamadan önce kapı tekrar açılmıştı. Dareni gören Todes alışkanlığı gereği kafasını kaldırarak gözlerinin içine bakacaktı ancak, babasının elinde kınında duran bir kılıç görmüştü. Gözlerinin kılıçta takılı kaldığını fark eden Daren gülümseyerek kabzasıyla Todes'in göbeğini dürttü. Kendine gelen Todes merakla başını kaldırıp babasının gözlerine baktı.
-Baba? Bu kılıç?diye sordu Todes. Daren daha derince gülümseyerek Todes'in yanından sıyrılıp geçti.
-Gel. Evlat. dedi Daren. Todes derhal peşine düşmüştü babasının. Birlikte evlerinin salonuna geçmiş ve oturmuşlardı. Daren bacaklarının birbirine bağlayarak bir şilteye oturmuş ve Todes'i eliyle karşısına yönlendirmişti. Kılıcı oturduktan sonra kucağına bırakmış ve bir eli kabzasında diğer eli kınında olarak tutmaya başlamıştı. Todes de aynı şekilde oturarak ellerini kavuşturmuş ve doğrudan karşısındaki adamın gözlerine bakmış, sessizliğini korumuştu. Toplu saçları, mavi keskin gözleriyle karşısında bir çocuk değil genç bir delikanlı görmekten alıkoyamıyordu hiç Daren. Belki de, bu yüzden karar almıştı kim bilir.
-Bu kılıcın ismi Başmelek. Bundan sonra daima sana yaptıracağım astarın içinde, sırtında gezdireceksin. Yemek yerken, yürürken, koşarken, idman yaparken ve hatta yüzerken bile sırtında olacak.
Avlanmaya başlayacaksın Todes. Artık sana avcılığın esaslarını öğreteceğim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erzengel Des Todes (E.D.T)
FantasyNedir bu içindeki merak? Ölümden sonrası bu kadar önemli mi? Ölmekten gerçekten korkmana gerek var mı? Yok, çünkü öldüğünü bilmeyeceksin ki.. Boşver, gel ben asıl sana hayattan, yaşamaktan bahsedeyim. Çünkü yaşam göreceli bir ömür boyu sürer, ölüm...