11| time travel [1/3]

202 12 7
                                    

Çift; Markson

____________________________

[ gün; 79 ]

[ hava; %21 ]

[ yiyecek/içecek; %32 ]

[ yıl; belirsiz ]


tam tamına, 79 gün oldu. ve ben hala bulunamamıştım yada bulmak için çaba göstermedikleri önemsiz bir çinliydim. yorgunlukla gözlerimi kırparken kırılmaz camın arkasında ki bilinmeyen evreni izliyordum. zaman yolculuğu öyle hafife alınacak bir şey değildi. filmlerde ve dizilerde göründüğü gibi de değildi. bir kaç düğmeyle bilmem kaç yılına gitmek mümkün değildi. ben ve ekibim bunun için yıllarımızı harcamıştık.

ilk başta sadece, kore'ye sadece birkaç bilim adamı ile tanışmak için gittiğim de orada herkesin aptal olarak gördüğü ama aslında gerçekten zeki olan ım jaebum ile tanışmıştım. doğrusu kendini aptalmış göstererek zeka seviyesini saklıyordu. onu iyi anlıyordum, bilim, tehlikeliydi. bilimde küçük bir bilgi bile sizi ölümün eşiğine getirirken ım jabeum, ne yapsın?

tanışmış ve anlaşmıştık.

ona, benimle birlikte amerika'ya gelmesini ve benimle iş birliği yapmasını istemiştim. o kabul etmeye çok istekliydi ki, ertesi gün kocaman üç bavulla havalimanına gelmişti. birlikte amerika'ya dönmüş ve kendi laboratuvarım da çalışmaya başlamıştık. 

insanlar benim laboratuvarımdan habersizdi. çünkü iki katlı evimin altında var olan yeri kimse bilemezdi. küçük sırlarımdan biriydi bu. jaebum ile ilk yılımızda pek bir bilgiye erişememiştik. deneylerimiz her zaman patlamayla sonlanmıştı. 

bir gün benim tayland'a gitmem gerekti. çünkü biricik dedem, beni görmek istemişti. ailemden son kalan insanın küçük bir isteği benim için emirdi. dedem, ben oraya vardığım üç saat içinde vefat etmişti. tam bir hafta dedemin ölümü ile kendime gelemezken amerika'ya da dönememiştim. bilinmeyen, dökük evlerin arasında bulunan bir otelde kalmayı sürdürürken birisi ile tanışmıştım, kunpimook bhuwakul.

kendisi daha 19 yaşındaydı ama hayalleri kocamandı. bir astronot olmayı isteyen, bambam. isminin uzunluğu nedeniyle kendisine bambam dememizi istemişti. bilime ilgiliydi. kaldığım otelde bulaşıkları yıkarak bilim dergileri alan bu çocuğa hayran kalmıştım. benimde bilimle ilgilendiği iki güne kalmaz, öğrenmişti ve kendisine bilimle alakalı bir şeyler anlatmamış istemişti. isteyerek anlatırken arada kendi yorumlarını araya katan bambam, ilgimi çekmişti. söyledikleri, seçilen o kelimeler, inanılmazdı. hayran ediciydi. beni kendisine hayran eden bambam'e teklif sunmaktan kaçınmakdım.

onunla kaldığım sürede dedemin acısı dinmişti. dedemden kalan bütün eşyalar ile amerika'ya bambam'la döndüm. jaebum ile de kısa sürede iyi anlaşan bambam, bizim bir yıl boyunca erişemediğimiz bir bilgiye erişmemize neden olmuştu, enerji.

üçümüz belki aylardır doğru düzgün uyku almadan çalışmıştık ama küçük bir bilgiden ötesine geçememiştik. 

ardından yugyeom ve jinyoung adında ki iki gencin evimin etrafında dolaştığını kameralardan fark etmiştim. onları yakalayıp salonda sorguya çekerken bambam onlara işkence etmeyi bile düşünmüş sesli bir şekilde dile de getirmişti. tabi korkan iki genç hemen ötmüştü. 

sadece merak etmişler ve bakmak istemişlerdi. onları evden atarken diğer günlerde onlar tarafından rahatsız edilmiştik. belki de üç hafta, üç hafta boyunca onlarla uğraşmıştık ama sonra ne mi oldu? elimizde ki bilginin ilerisine adım attık. üç kişilik ekibimiz beş kişi olmuştu.

we're gonna fly fly | got7 auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin