3.2

1.1K 78 12
                                    

Sevgi yüzyıllar boyunca kolay elde edilen bir şey olmamıştı. Bunun için bolca zaman gerekiyordu. En önemlisi de çaba gerekiyordu. Gösterilen gayret sevgiyi önemli kılıyordu. Jimin bunu her zaman biliyordu. Çünkü sevgiyi yıllardır tanıyordu. Tamam belki elde etmesi kolay olmamıştı, bu çok normaldi. Jennie zaten hep başlı başına zor bir kız olmuştu. Hep hırçındı, hep asiydi. Komik olan tarafıysa bi o kadar da gururluydu. Yapılan yanlışı da affetmezdi. Hata da yaptığını düşünmezdi. Kalbine değil aklına yatanı yapardı. Mantığıyla haraket ettiği için de hiçbir zaman hata olduğunu sanmazdı. Geleceğini sağlam temel üzerine kurmak onun için yeterliydi.

Jimin yattığı yerde gözlerini açmaya çalıştı. Etraf fazla aydınlıktı. Açmak için birkaç kere kırpıştırması gerekti. Sonra seslere odaklandı. Sadece bazı minik sesler duyuluyordu. Tıpkı hasthanelerdeki gibi. Demekki hastahanedeydi. Peki en son ne hatırlıyordu? Sinirliydi, üzgündü ve araba kullanıyordu. Tabi ya, demekki kaza yapmıştı. En azından o böyle sanmıştı. Yarım yamalak açtığı gözleriyle odaya baktı. Bir tek o vardı. Neyseki odanın bir camı da vardı. Gözlerini oraya çevirdi. Biri camda onu izliyordu ama sanırım onu gördüğünü fark etmemişti. Gözlerini daha çok açmaya çalışıp gülümsedi. Camdaki Taehyung'dı. Taehyung da şaşırmıştı, hiç beklemiyordu. Koşa koşa gitti ve...

***

Jennie kafeterya'da oturmuş çay içmeye çalışıyordu. Midesi ne kadar alırsa artık. Jimin 2 gündür uyanmıyordu. Artık onu duymak istiyordu. Aklındaki ya uyanmazsa fikri hiç çıkmıyordu. Doktorlar sürekli durumunun iyiye gittiğini söylese de o hala uyanmamıştı. Elindeki çatı masada bırakıp kalkıyordu ki yanına Taehyung geldi. Nefes nefese kalmıştı.

"J-Jennie! Jennie!"

"Sakin ol Taehyung, nefes nefese kalmışsın. Jimin'e bir şey olmadı değil mi?!"

"Y-Yok yok ama Jimin.." dedi ve derin nefes almak için lafını böldü.

"Ne Jimin Taehyung söyle şunu!"

"Uyandı Jennie. Jimin uyandı!"

Uyandı,uyandı,uyandı. Ne yani uyandı mı?

Koşa koşa hastahaneye geri girdi. Onu görmeliydi. Uyandığını görmeliydi. Mermer hastahane koridorlarından hızla geçerek odanın önünr vardı. Kendini durdururken ayağı kaymıştı ama dengesi sağlamış ve yere düşmemişti. Suratında kocaman bir gülümsemeyle odanın camına baktı. Gözlerini açmıştı. Jimin gerçekten uyanmıştı. Birkaç saniye sonra sanırım onu fark etmişti. Çünkü gözlerini cama çevirmişti. Jimin gülümsedi. O gülüşü gördüğü an içine su serpilmişti Jennie'nin. Gülünsediğine göre iyi gibi olmalıydı. Kendini daha fazla tutamadı ve ağlamaya başladı. Ağlayınca çirkin olduğunu biliyordu ama kendine hakim olmadı.

Jimin ise Jennie'yi fark ettiği an mest olmuş gibiydi. Sanki bir tek şuanda o varmış gibi. Onu içine alıp saklamak istiyordu. Onu kimse görmesin istiyordu. Saçının bir teli bile ömre bedeldi. Aklındaki bu düşüncelerle onun ağladığını gördü ve gülmeyi bıraktı. Uyanmıştı, neden ağlıyordu ki? Ona bunu söyleyebilecek hali yoktu ama umarım ağlamayı bırakırdı. Ağlaması Jimin'i de üzüyordu.

Jennie, onun gülmeyi bıraktığını fark edip ağlamayı kesti. Neden şimdi gülmüyordu? Yoksa canı mı yanmıştı? Aman tanrım! Neden baştan doktora haber vermemişti ki? Kapının dışındaki butona bastı ve hemşirenin gelmesini bekledi. Kötü bir şey olmamasını umut ediyordu.

***

Hemşire gelmiş ve hastanın uyandığını öğrendikten sonra doktoru çağırmak için geri gitmişti. Döndüğünde hızlı bir şekilde odaya girip hastayı kontrol etmeye başlamışlardı. Jennie doktorun surat ifadesinden bir şeyler anlamaya çalışıyordu. O sıra Jimin konuşmaya çalıştı. Hali yoktu evet, ama Jennie'nin ağlamasını da istemiyordu.

Hemşireye seslenmeye çalıştı.

"He-hemşire." dedi fısıltıyla. Oda zaten sessiz olduğu için hemşirenin onu duyacağını düşünmüştü ama hemşire duymadı. Bir kez daha seslendi.

"He-hemşire!"

Bu sefer sesini biraz daha yükseltmeye çalışmıştı. Hemşire hastanın konuştuğunu fark ederek ona döndü.

"Canın mı yanıyor?" diye sordu. Sanmıyordu, ama olamayacak diye bir şey de yoktu.

"H-hayır. Dı-dışarıdaki kız. Ağlmasın lütfen." dediğinde hemşire güldü. 2 gün içinde Jennie'yi az buçuk tanımıştı. Gözleriyle tamam det gibi onay verdi ve odadan çıktı.

Hemşire çıkar çıkmaz Jennie yanına geldi.

"Ne oldu? Bir sorun mu var?!" dediğinde hemşire güldü.

"Hayır hayır! Hiçbir sorun yok. Sadece ağlamanı istemiyormuş o kadar." dediğinde Jennie ciddi anlamda mutlu olmuştu. O iyileşiyordu. Güldü ve hemşireye teşekkür etti. Camın önüne cgeri döndü ve Jimin'e gülümsemeye başladı. Gülümsemesi karşılık bulunca daha çok sevindi. Sonunda ona sarılabilecekti. Duları kabul olmuştu.

Jennie ona bağlıydı. Bunu başta fark etmemişti, ona takıntılı demişti ama değildi. Jimin, Jennie'ye gerçekten aşıktı. Bu aşkın sonu en fazla ne olabilirdi ki?

***

Herkese merhaba! Bölüm gecikmesi için üzgünüm. TYT'ye hazırlanıyorum ve çok vaktim olmuyor. Ayrıca 'little boi taeji' için de bölüm yazıyorum. İkisini birden yürütmek kolay değil ama okuyucu kitlem yavaş yavaş büyüyor ve kaybetmek istemiyorum. İyi geceler hayalet ve sevgili okuyucularım. 💜

vaveyla | jenmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin