Uzun holü adımlayıp girişe geldiğim vakit kırmızı kadife üstlü ve siyah pantolonlu görevli bana başıyla selam vermiş ve kırmızı kemeri açarak içeri girmemi sağlarken 'iyi eğlenceler efendim' demişti.
Telaşla karışık heyecanın verdiği hisle terleyen avuçlarım içinde giydiğim kumaş pantolonu sıktım. Elimin içinde zamanla buruşmaya yüz tutacak olan pantolonu umursamadan içeriye yürümüştüm. Yüreğim boğazımda atarcasına bir haldeyken gördüğüm personellerle karışık grup üyelerinin olduğu canlı ve kahkahalar ile konuşma sesleriyle kaynayan kalabalığa ilerliyordum.
Choi San elinde kendisi gibi zarif ince kadehin ev sahipliği yaptığı parlak altın rengi alkolü incelikle tutarken etkileyici gamzesi gözükecek şekilde gülümseyerek kalabalıkta konuşan kişiyi baş sallayarak dinliyordu. Kısa süreliğine yarım dönen vücuduyla beni görmüş ve güzel gülümsemesi yüzündeyken pantolonuna soktuğu tek eliyle bana doğru ilerlemişti. Yan yana ayak seslerimiz geniş salonda yankılanırken San "millet! Gecemizin asıl yıldızına hoşgeldin diyin!" Demişti. Dediği şey daha da utanıp beni önümde eğdirmeye zorlarken gergin bir gülümseme ile vardığımız kalabalığı selâmlamıştım.
Kalabalığın tam köşesinde giydiği mavi smokin ile siyah veya beyaz takım giymiş kalabalığın arasında mücevher gibi parlayan ve göze çarpan birisi vardı. Gözlerim istemsizce oraya kayarken bana buz gibi bakan kanımı dondurup içimi çatlatan bakışlarla karşılaşacağımı hiç zannetmiyordum. Elinde gözleri kadar yakıcı olan kırmızı şampanya ile mavinin zıtlığı güzelce birbirini tamamlamış şekilli saçlarıyla tam uyum sağlamıştı. Serseri ve kendisine özgü umursamaz bir tavırla durduğu sırada ise arayı dağıtan San'ın elime tutuşturduğu kırmızı şampanya olmuştu.
"Grubumuzun gözdesi olan Park Seonghwa'yı stilistlere taş çıkartacak şekilde kısa sürede harikalar yaratarak kurtaran ve hepimizden daha büyük ilgiyi hak eden Kim Hong Joong için kadeh kaldıralım, millet." Diyerek kaldırdığı kadehe diğer kadehler de eşlik etmişti. Alkole dayanıklılığım olmamasına rağmen ortama ayak uydurup ben de kadeh kaldırmış sonrasında yudumlamaya başlamıştım.
Gece boyunca üstümden çekilmeyen utanmaz, insanın içini delip geçecek soğuklukta olan bakışlar ise resmen beni parçalamaya yemin etmişcesine çekilmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YUANFEN • SeongJoong
FanfictionUzun boş ve renksiz koridordaki sessizliği bozan her zamanki gele gide ezberlediğim tanıdık kapı numarasının önünde bir elinde bavulla boş boş dururken benden çıkan iç çekme sesleriydi. Titrek elimde tuttuğum telefonun ekranı zamanla göz yaşlarımın...