Bazı insanlarla özdeşleşmiş kelimeler, resimler, nesneler vardır. Seni en çok şarkılar anlatır bana, birde gül. Her konuşmadan sonra gül koyardın, sahi hala bu huyun devam ediyor mu? Ya da can derdin, canım değil de can. Ne çok seni sen yapar değil mi bunlar? Mesela şimdi bir şarkı var kulağımda ciğerime doluyor sanki. Seni nasıl sevmiştim, nerede sevmiştim hatırlıyor musun? Bir gün durakta beklerken yanmıştım sana. Karşımda elin cebinde üşümüş duruyordun. Ellerini öperek ısıtmak istemiştin o an. Kış güneşi oldun yaktın beni. Sana hediyeler almak için boş iddialara girerdik hatırlıyor musun kalp acım?
Şehirden gitmeden önce karşı karşıya gelmiştik de benim beynime kan dolmuştu. Hareket etmekten aciz olmuştum. Şapkanın altına sakladığın saçların, ah o saçların ok olup saplanmıştı göğsüme. En çok kaçamak bakış atmayı severdin, bakışına kurban olduğum.. Son görüşümü anımsıyorum şimdi. Ruhuma nefes alacak zaman vermiyordun. Kokunu unutmamak için kazağımı yıkamadım. Saatin kolundam çıkmaz diye söz vermiştim ama tutmadım o sözü. Çıkardım koydum seninle dolu kutuma. Gün gelir bırakır mıyım suya? Hiçbir yangın beni ciğerimden vurmazken sen tam 12 kere vurdun. 6 yılda çok düşüp çok kalktım. Anlamını bilmediğim şarkıların anlamını sen yaptım. Bazı mesajlarını binlerce kez okudum. Aramızda dalga konusu olan 'genç adam' lafını ellerimle kazıdım. Beni tüketen ne bilmiyorum, niye geçip gitmiyor onu da bilmiyorum. Neden hala dün olmuş gibi canım yanıyor anlamıyorum. Can dedin diye kalbime ok saplaman ne kadar adil?
Seni beklemekten çok yoruldum. Seni beklerken ölmemek çok koyuyor artık. Seni beklerken kan ağlıyor olmaktan bıktım. Seni sensiz beklemek, seni gelmeyecek olmanı bilerek beklemek ruhuma vurulan prangalara bile isyan ettirdi. Geçenlerde ortak tanıdığımız birini gördüm. Sohbet arasında adını söyledi. Adını duymanın kulaklarıma yaptığı baskıya anlam veremedim. Hafif güldü. ' Çok bekledin, çok sevdin, bazen çok öldün ama hala silip atmayı öğrenemedin' dedi. Bildiğim şeyleri duymak, tekrar tekrar duymak nasıl hissettirdi bilmezsin. Artık sana anlamlar yüklemek istemiyorum dediğim zaman kendimi yine yazarken buluyorum ömrü seferi sevdam. Hangi yolun yolcusu olduğunu bilemiyorum ama bana gelmediği kesin o yolun. Benim sana çıkan yolum bataklık olmuş bende batmışım oraya. Bataklıkta bir nilüfer açmış sana getirmeyi çok istemişim ama daha da dibe batmışım. Devran döner mi bilmiyorum ama dönerse ben çoktan boğulmuş olurum.
Şehrimin ışıklı camı, evime giden en kestirme yol, dört mevsimi tek mevsim kılanım. Hep derim seni senden gayrı sevmek ciğerime kor ateş düşürür. Verdiğin acıyı sevecek kadar çok severim seni. Takıntı değil yanlış anlama, insan kavuşamayınca delisi olurmuş. Deli oldum say beni de..Ruhumun derinliklerinde adına büyümüş çiçeği koparman ya da su verip beni bu dertten kurtarman dileğiyle. Seni senden gayrı çokça'