Hangi acının rengisin, hangi yarama kabuk, hangi göz yaşımı silen mendil oldun? Yarına kalma yanıma kal diye ne çok yanmıştım oysa. Ne desem boş, zararın neresinden dönersem döneyim yolum sana çıkıyor. Uzun, dar ve yokuşlu bir yol var önümde. Yaramın sebebi yarama çiçek olmak zor mu? Düşünüyorum, el oluşunu düşünüyorum. Bu kadar benken nasıl el oldun? Bir şiir okudum diyor ki,
" Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı,
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı,
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı."
Sen beni anlayabilecek misin gönlümün yangını hiç bilmiyorum. Artık anlamı kalmış mı, anlamanı istiyor muyum onu bile bilmiyorum. Ben her zaman o duyguyu sevdim belkide. Seni sevmeyi sevmek ne büyük onur bir bilsen. Sana saksıda çiçek büyütmek istiyorum. Seni gördüğüm zaman hayat bana daha başka geliyor. Ellerim titriyor, bacaklarım tutmaz oluyor. Gülüşüne kuşlar konsun diye dua ediyorum. Göçmen kuşlarım var benim gönlümde. Dört mevsim hasret sana. Yazı göremiyorlar gidişin hep kış. Uykusuz gecelerim var benim, seninse erkenden uyuduğun geceler. Gönlüme konar göçer olan kuşum, hikayeme inat roman olan sevdiğim, şarkılara nota, şiirlere aruz ve benim kalbime kabuk olanım, sana benden her zerre."