1

33 5 7
                                    

Hepinize hellloooo shxjsnxjd inanır mısınız bu hikayenin konusunu rüyamda gördüm. Sabah 7'de üşüyerek uyandım ve geri uykuya daldığımda bu hikayeyi canlandırdım. Sanırım gerçekten kıçım soğukta kalmış ahshahdjx herneyse iyi okumalarrr (YILDIZLAMAYI UNUTMAYIN DEĞERLİ OKUYUCULARIM)
.
.
.

"Metin hadi koçum kamerayı al bugün çekim yapmaya gidiyoruz." Dedim koltukta uyuyan Metini uyandırırken.

"Bilader çok uykum var ben bugün gelmiyorum." Göz devirdim.

"Tek mi gideyim yani?"

"Evet." Derin bir nefes aldım. Sakin ol zeynep.

"Iyi tamam." Daha fazla ısrar etmek istemedim. Tek başıma da yapabilirim, altı üstü gün boyu İstanbul'u gezip fotoğraf çekeceğim.

Üzerime siyah mom jean ve kısa siyah bir crop tshirt giydikten sonra kulaklığımı takıp evden çıktım.

Gelelim asıl konumuza.

Ben Zeynep Akçay 26 yaşında fotoğrafçılık ve kameramanlık mezunuyum. Küçüklüğümden beri kameraları bırakmamam şimdi fazlasıyla işime yarıyor açıkçası. İçinde kameranın bulunduğu her işi yapmaktan zevk alıyorum. Fakat şu sıralar düşük bütçeli gelen dergi çekimlerini dahi reddetme aşamasındayım. Neden mi? Çünkü 4 ay sonra olacak olan yılın en iyi fotoğrafçısı ödüllerine hazırlanıyorum. Biliyorum kazanma ihtimalim çok düşük fakat söz konusu, işin ucundaki 150.000 bin dolar. Bu para için uğraşıyorum bu kadar...

Kulağımda kulaklık elimde kameram. Bazen mimari yerleri bazen ise sokaklardaki dikkat çekici şirin evleri fotoğrafladım.

Çok şirin bir kız çocuğu görmüştüm tamda yürürken. Apartmanın köşesinde açmış bir demet çiçeğe bakıyordu. Bu anı ölümsüzleştirdim ve ardından küçük kıza yaklaştım.

"Merhaba." Dedim gülümseyerek, kameramı gösterdim.

"Fotoğrafını çekmemi ister misin?" Dediğimde tereddütte kaldı. Çok geçmeden de kafasını salladı ve öylece durmaya başladı. 6-7 yaşlarında olan bu sarışın kız çocuğu öylesine tatlıydı ki, şuan da da kendince poz veriyordu.

Kıkırdadım ve onu çektim daha sonra,

"Çiçeklere zarar vermeden onları sevebilirsin tatlım." ufak bir gülümseme eşliğinde yere eğilip çiçekleri okşamaya başladı. Hemen çektim, ayağa kalkıp sırt çantamdaki çikolatadan verdim ve oradan uzaklaştım.

Telefonum çaldığında kulaklığımın mikrafonunu tutarak konuşmaya başladım.

"Alo?"

"Alo Zeynebim naber?" Her zamanki Arda.

"Iyiyim Ardacım sen nasılsın diyeceğim ama işin düşmezse aramazsın sen beni noldu?" Dedim gülerek.

"A-a kalbimi kırıyorsun. Tamam yani sana ihtiyacım olabilir ama ikimizde çok yoğun insanlarız değil mi?" Dediğinde gülümseyerek kafamı salladım o göremese bile.

"Evet arda seni dinliyorum?" Dedim sadede gelmesini istediğimi belli ederek.

"Yani aslında bunu ofiste konuşabiliriz. Uzun zamandır görüşmüyoruz be minik özledim seni." Ama sen böyle yaparsan ben pamuk olurum ki. Derin nefes aldım.

"Tamam o zaman geliyorum en geç yarım saate." Ardından telefon kapanır.

Taksi çevirip adresi verdim ve instagramda dolanırken yolun bir an önce bitmesini bekledim.

Çok geçmeden ofise geldiğimde odasının yerini bildiğim için rahatlıkla yürüdüm.

"Kolay gelsin Selin."

KAMERAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin