Karanlık.
Sonsuzmuş gibi gözüken saf karanlık.
Chuuya'nın görebildiği tek yegane şey buydu. Ne bir ışık hüzmesi vardı etrafta attığı adımı bile göremiyordu, hiçbir şey yoktu. Boşluk, bomboş. Zavallı tengu bunlara alışıktı nasıl olsa karanlıkta doğmuş karanlıkta büyümüştü, böyle olmasına karşın hayatı hiçbir zaman bu kadar karanlık olmamıştı. Hiçbir zaman.
Gökyüzüne bakar karanlığı azda olsa yarıp geçen ay ve beraberinde her baktığında nefesini kesen yıldızlar olurdu. Tengu biliyordu. Onlar olduğu müddetçe asla tam anlamıyla karanlıkta kalmayacaktı her zaman adımlarını sağlam atması için yolunu, karanlığını ufacıkta olsa aydınlatacaktı. Ama şimdi ne nefesini kesen yıldızlar kendileri gösteriyor ne de her zaman kendisini takip eden koruyucu heybetli ayı. Yalnızdı, yapayalnız.
Üzüntüyle yere çöktü, savunmasız küçük bir çocuk gibi dizlerini kendine çekip kollarını kendini bir şeyden korumak istermiş gibi etrafına sıkıca sardı. Etrafına son kez baktı gördüğü saf karanlık içini korku ile dolduruyordu. Başını eğip dizlerine yaslayıp gözlerini kapadı.
Ve zavallı tengu bir kez daha karanlıkla baş başa kaldı.
.............
''Sence durumu nasıl Ango?''
Gözlüklerini düzeltip baygın bir şekilde yatan tenguya baktı sonra dönüp arkadaşının endişeli sorusunu büyük bir rahatlamayla cevapladı.
''Durumu gayet iyi gözüküyor. Ateşi düştü, yaranın büyük çoğunluğunu kapattık.''
''Yani?''
''Yanisi ölmeyecek Dazai merak etme.''
Rakunun cevabıyla rahatlayan tilki derin bir nefes verdi. Onun iyi olması her şey demekti, ne de olsa az daha ölüyordu ve tilki bunu bir daha asla yaşamak istemiyordu. Tilkinin rahatlamasıyla yavaşça yerinden kalktı Ango, arkadaşını sevdiği kişiyle baş başa bırakması gerektiğini hissetmişti.
Tengunun o hali herkesi korkutup endişelendirse de en çok korkan ve endişelenen tabiki tilkiydi. Sevdiğini kanlar içinde neredeyse cansız görmüştü ve bu onda büyük bir travmaya neden olmuştu. Tengunun yarası o kadar büyük ve derindi ki tam olarak hayati riski atlatması için aldığı tedavi tam tamına 6 gün sürmüştü. Bu süre zarfında tek bir gram uyumamıştı tilki hem bütün enerjisini onu iyileştirmeye adamış hemde bunu ona yapan kişinin gelip gelmeyeceğinden emin olmak için tetikte beklemişti. Tabi ki sadık dostları Ango ve Oda ona bolca yardım etmişti.
''Hey sence durumu nasıl?''
''Daha temin söyledim ya duymadın mı?''
''Ben Chuuya'dan değil Dazai'den bahsediyorum. kaç günden beri uyumadı ayrıca bizden daha çok yaşam enerjisi kullandı. Bu kadar dayanması bile mucize.''
''O konuyu merak etme ben hallettim.''
Oda ne dediğini anlamasa bile dostunun bir bildiği olduğunu bilecek kadar onu tanıyordu. Tilki yavaşça tenguyu rahatsız etmeyecek şekilde yanına uzandı, saçlarından gelen kokuyu derince içine çekti. Bu kokuya tam 100 yıldır hasretti ve az kalsın tamamen kaybedecekti. Dazai bir an düşündü eğer gözü bir anda çalışmasaydı onu zamanında bulamazdı, Chuuya ölürdü. Bu düşünceyle irkildi, hayır bunu düşünmemeliydi. O yanındaydı, kurtarmıştı ve nefes alıyordu başka bir şey şuanlık önemli değildi. Ango'nun yaktığı yatıştırıcı tütsülerin yanında sevdiğinin kendisine has kokusu onu mayıştırmış yorgunluğu daha da artmıştı. Yavaşça kapadı gözlerini ve uykuya daldı, uyandığında onunla adam akıllı konuşmaya kendine hatırlatarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Tengum
Fanficsenren alınma tilki Dazai ve tengu Chuuya içerir. Düzenlenecektir!