Ben de kütüphane de biraz oyalandıktan sonra çıktım. Ertesi gün erken kalkıp kahvaltı yapmadan evden çıktım. Biraz erken çıkmıştım çünkü en yakın arkadaşım Gizem ile buluşacaktım. Dün onunla buluşmak için anlaşmıştık yeri o belirlemişti. Ben onunla buluşmak için gideceğim kafeye doğru yola çıktım.
-Gökhan Doğan-
O tokadı yedikten sonra hızlı bir şekilde okuldan çıktım. Hiç bir derse girmemiştim o saatten sonra. Bak belki sinirlenmesi normal olabilirdi bağırsa onu anlardım tabi aynı zamanda da eğlenirdim ama ben o tokadı hak etmemiştim. Sinirli bir şekilde okuldan çıktıktan sonra sahilde bir bara gittim. Orası arkadaşım Mert'in ailesinin mekanıydı oranın barında biraz oturup Mert ile sohbet ettikten sonra yukarı çıktım, yukarıda Mert'in benim için sürekli ayırdığı, dertliyken sürekli geldiğim odaya girdim. Buraya her geldiğimde Mert benim için her seferinde yukarıya bir kız yollardı, ben de kafamı o şekilde dağıtırdım. Yine her zamanki gibi odaya bir kız geldi ve onunla bütün stresimi atmak istedim, bütün sinirimi. Sinirliydim, stresliydim çünkü o bana tokat atmıştı ama o daha beni hatırlamıyordu. Ben Gökhan Doğan'ım kimse bana vuramaz her ne kadar onu sev... her neyse kimse bana vuramaz işte.
-Selen Oktay-
Gizem ile buluşmak için sahildeki bar görünümlü bir kafeye girdim. Gizem daha gelmemişti, yada gelmişti ve tuvalete falan girmişti ben de tezgahın arkasında duran görevliye-barmene-Gizem'i tarif edip buraya gelip gelmediğini sordum o da bana yukarı katta sağdan ilk oda da olduğunu söyledi. Teşekkür edip yanından ayrıldım. Hızlıca yukarı çıkıp sağdan ilk odaya girdim fakat içeride hiç ummadığım bir manzara ile karşılaştım. Gizem yanında bir çocukla çıplak yatıyordu. Bir dakika bu o... Gökhan. Gizem Gökhan ile birlikte olmuştu. Hızlıca arkamı döndüm tam kapıdan çıkacaktım ki Gizem bana seslendi "Selen dur bekle açıklayabilirim" diyerek yanıma geldi ben de sesimi sakin tutmaya çalışarak "Gizem bir açıklama yapmana gerek yok, ben sadece seni böyle görünce bir an şaşırdım o kadar" Gizem bu dediğime inanmış olacak ki daha fazla üstelemedi, ben de bir işim olduğunu söyleyip mekandan çıktım.
Biraz ilerledikten sonra tanıdık bir erkek sesi benim ismimi söylediğinde arkamı döndüm ve arkamı dönmemle Berkay'ı görünce istemsiz şekilde gülümsedim. Nedenini bilmiyorum ama bu çocuk bana aşırı sempatik, tatlı ve güvenilir geliyordu. Ben olduğum yerde dururken o da koşarak nefes nefese kalmış bir şekilde yanıma geldi. "Ne haber?" diye yumuşak bir sesle sorunca yine sırıtmama engel olamadım "iyi sen?" dedim sorusuna karşılık sanki oda bunu bekliyormuş gibi "iyi be yuvarlanıp gidiyoruz ama yanlış anlama yerde değil mecaz anlamda" ne dediğini anlamamıştım ama biraz yürüdükten sonra jeton düştü "hey ben yerde yuvarlanmadım hatırlarsan sen beni tuttun" dedim sahte bir sinirle. O da sinir bozucu bir sesle "ama ben olmasam yerde yuvarlanıyor olurdun" deyince o anlar tekrar gözlerimin önünden geçti ve sırıtmama engel olamadım. Berkay biraz yürüdükten sonra okula beraber gitmeyi teklif etti ve ben de kabul ettim. Arkamızı dönüp okula doğru yol aldık ancak daha bir kaç adım atmıştık ki karşımıza sinirden kıpkırmızı olmuş bir Gökhan çıktı. Biz daha ne olduğunu anlamadan Gökhan yumruğunu Berkay'ın yüzüne geçirdi, istemsiz bir şekilde ağzımdan bir çığlık çıktı. Gökhan bir yumruk daha geçirdiğinde hızlıca etrafta yardım edebilecek birini aradım ama kimse yoktu. Gökhan tam elini kaldırmış Berkay'a tekrar vuracakken ben hızlıca onun elini tuttum. O da kimin tuttuğuna bakmak için başını yukarıya kaldırıp bana baktı ve ağzından küçük bir gülme sesi çıkardı ardından bu gülüş kahkahaya dönüştü. Ben de ona deli misin dercesine suratına bakmakla meşguldüm. Gökhan hızlı bir şekilde elini elimden kurtarıp kolumu kavradı. Kolumu o kadar sıkı kavradı ki ağzımdan bir çığlık çıktı.
Acıyla konuşmaya başladım "Gökhan bırak canımı acıtıyorsun" dedim ağlamaklı bir sesle ancak o beni sallamadı bile ben hızlıca bir yere doğru sürüklemeye başladı "nereye gidiyoruz" dedim ağlamaklı çıkan sesimle.
O da benim aksime ifadesiz bir ses ile "araba" dedi. Ben de onu daha çok sinirlendirmemek için-gerçi daha neye sinirlendiğini bile bilmiyorum ama-hızına uyum sağlamaya çalışarak onu takip ettim.
Yukarıdaki resim Selen Oktay'a aittir.
Gizem Akın
Mert Kaya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ KOLEJİ
Chick-LitYeni bir okula başlayan Selen bu okuldaki insanlardan, içinde dönen entrikalardan ve onu bekleyen kalbini ele geçirecek bir pusudan,aşktan habersizdir. Bu okul onun kendisini bulmasını sağlayacak ve her acıyı tattıracaktır.