•••
İyi bir yaşama sahip olabilmek değildi, önemli olan elindeki hayatla iyi bir yaşam sürebilmekti benim için.
Küçük yaşlardan beridir arkadaş edinemeyen, soğuk ve ürkütücü bir yanım vardı.Bunu önlemiyordum,belkide önlemek istemiyordum.
İnsanlar benden herzaman uzaktadırlar; kendime ait küçük ve güvenli dünyamda sağlam bir kabuğa sarılı yaşıyordum,aslında bir bakıma onları uzak olmaya zorlayan en önemli etken bendim. Kimse kendisini umursamayan birisiyle yakın olmak istemezdi.
İlk karşılaşmadan soğukluğumla karşımdaki kişiyi buzdan dağlara çarptırır ve benden uzaklaşmasını sağlardım .Bu kesinlikle bana zevk vermiyordu ama yinede ilk görüşte kimin nasıl olduğunu anlayamıyorduk ve bende, benimle arkadaş olmak isteyenleri kendimden uzaklaştırıp nasıl insanlar olduklarına bakardım.Garip bir yöntem gibi gözüksede aslında en iyisiydi.
Zaten genelde benim somurtkan halimi görenler bir daha samimi olmaya çalışmazlardı.
ama ben nasıl olursam olayım hep benimle olan biriside vardı elbette.
Bu yakınlığın bana verdiği rahatsızlıklar elbette vardı,ama yinede konuşmadan anlaşabileceğin birinin varlığı, sana sürekli sorular soran birisinden daha iyi geliyordu.
Kuzenim Tuna Çetinkaya ..
Onu tanımlamaya çalışırsam; o tam anlamıyla sosyallikte devrim yapmış ender insanlardandı.Uzun boylu,açık kumral saçlıydı ve mavi gözleri vardı.Geçen yıl Tuna'nın ısrarlarıyla kaydolduğumuz spor kulübünde yaptığımız sporların dönüşünü vücuduna kas olarak almıştı resmen.Bende spor yapmış olmama rağmen sadece düzgün bir fiziğim vardı.
Evimiz Antalya'nın ortasında olsada sakin bir kesimde ;İki katlı dublex evlerden oluşan ,büyük bir sitede oturuyorduk .Haliyle Tuna'yı oldukça sık görüyordum.
Tuna'yı tanımayan yoktu,gittiğimiz kafelerde, maçlarda hatta sosyal paylaşım sitelerinde bile durum böyleydi.
Benimde hakkımı yememek lazım ,asosyalde dursam birçok sitede nickname kullanarak açtığım profillerimde bende ünlü kategorisine dahil olabiliyordum.
Ayrıca okulda göz önünde, her istediği yapılan yakışıklı ve pozitif yapılı bir çocuktu Tuna.Herkesle kolay kaynaşır ama herkesle arkadaş olmazdı.
Birçok kız Tuna ile bir ilişki şansı icin bana gelmişti, bir zaman sonra bunun ne kadar yalnış bir fikir olduğunu anlamışlardı ya. Neyse.
Tuna nın açık kumral saçlarının ve mavi gözlerinin güzelligi vardı.Bir dönem çok ünlü olmayan bir dergide mankenlik yapmıştı haliyle bu durumda şöhretine şöhret katmıştı.
Aynı genetik özellikleri taşıyor olmamıza rağmen benim dna'mdaki tek rengin kahverengi olmasıda ayrı bir ironiydi.
Belime kadar uzanan koyu kahve, dalgalı saçlarım.Kahvenin en koyu tonu olan donuk gözlerim ile süt beyazı tenim, iri olduğu kadar sarkık vişne rengi dudaklarımla ;gökyüzüne doğru bakan sivri burnum birleştiğinde oldukça asi bir hava yaratıyordum.Uzun boyum ve düzgün fiziğim beğendiğim tek gerçeğimdi.Yüzümde çillerim vardı ama belirgin değildiler,dibime kadar girmediğiniz sürece göremeyeceğiniz kadar küçük çillerdi.
Genel olarak bakıldığında rahat giyinmeyi çok severdim,giydiğim kıyafet rahat olduğu sürece kısa yada uzun olması benim için pek önemli olmuyordu.Şortta giyerdim, pantalonda.
Saçlarımı toplamayı sevmezdim, gür oldukları için topladığımda ağırlık yapıyorlardı.Buyüzden hep salınık bırakırdım.
Okula yürüyerek giderdim. Maddi durumumuz kötü değildi aksine zengin bile sayılabilirdi ailem .Ama yinede onlardan para istemek bir yana yediğim yemek bile yük gibi geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOĞULAN KIZ
Dla nastolatkówkendi günah denizinde yüzmeyi öğrenen bir kız ne kadar cesursa bende öylesine cesurum.kanatsız uçmayı deneyecek kadar ise gözü kara. Bencilliğin içinde sakladığı fedakarlığı zincirlere vuracak kadar ise yalnız. soğukluğu sevecek kadar ise ciddiy...