"Şey, aizawa sensei"
"Ne oldu Trio?"
"Bugün için teşekkür ederim"
"Bir şey değil" odadan çıktı. Ben gene tek başıma kalmıştım, yatağıma uzandım ve tavana bakmaya başladım. Durun bir dakika siz beni bilmiyorsunuz ilk kendimi tanıtayım ben Trio trihsma U.A öğrencisiyim annem ve babam küçük yaşta ölmüş genel olarak kimsem yok o yüzden okulda kalıyorum. Benim saçlarım omzuma kadar gelmekte rengi beyaz ile açık ton mavi karışımsı bir renktir gözlerim çok iyi görmediği için gözlük takarım, gözlerimin rengi ise sarının ton karışımları gibidir. Bu okulda en iyi anlaştığım kişiler mirio ve aizawa sensei dir. Diğerleri ile utandığım için pek konuşamam. Neyse uzatmadan başlayayım tavanı izlerken telefonum çalmaya başladı, bu saate kimdir diye düşünmeye başladım. Gözlüğümü takıp telefonu elime aldım, arayan all might dı beni neden bu saate aradığını düşündüm ve hemen telefonu açtım.
"E-efendim all might?"
"Şey mümkün olursa yukarı kata kadar gelebilir misin genç Trio?"
"Ö-önemli ise geliyorum"
"Bekliyorum" telefonu kapatıp ayağa kalktım ve üstüme hırkamı giyip ayağa kalktım. Koridor karanlıktı yukarı çıkmam çok uzun sürmedi yukarı vardığımda all might terasın oraya tutunmuş dışarıya bakıyordu yanına vardım "efendim all might"
Toparlanarak "geldin mi genç Trio"
Kafamla onayladım
"Bu saate bu kadar önemli ne olabilir çok merak ettim sizi dinliyorum"
İç çekti ve
"Yarın aizawanın doğum günü bunu kutlamak istiyoruz ama yardım gerek onu ikna etmek için hemde aizawa en çok seninle konuşuyor yani en samimi olduğu kişi sensin bu yüzden bana yardımcı olur musun?"
İnanamıyordum all might benden yardım istiyordu
"Tabiki yardım ederim yarın sabah başlarız olur mu?"
Kafasıyla onaylayıp gülümsedi
"Şimdi gidip uyusan iyi olur" güldü bende nazik bir şekilde güldüm
"Tamam All might iyi geceler"
"Sanada"
******
Sabah uyandığımda hemen kalkıp giyindim derslere geç girmek istemiyordum hemen okul formamı giyip odamdan çıktım ders kitaplarımla beraber koşuyordum ki tam köşeyi dönecekken birine çarpıp yere düştüm. Başımı sıvazlarken
"Önüne bak be!"
Kafamı kaldırdım ve bakugouyu gördüm.
".."
"Cevap ver lan!"
Hemen yerden kitaplarımı alıp ayağa kalktım yere bakıyordum çünkü acayip utanmıştım
"O-ozur diilerim" bana bakmıyordu
"Sınıfa geç kalıcaz yürü hadi" dedi
Yürümeye başladım arkasından gidiyordum. Ona bakmamaya özen gösteriyordum çünkü o bizim sınıftandı ve cidden hep sinirliydi onunla hiç bir zaman konuşmadım nedenini bilmiyorum. Sınıfa vardığımda koşarak yerime geçtim eşyaları masama bırakaraktım ve ilk dersimize girmeyi bekledim.
*****
Tüm dersler nihayet bitmişti bende bundan yararlanarak aizawa senseiyi bulmaya gittim doğum gününün başlamasına daha 1.5 saat vardı yani onunla konuşup terasa gelmeye ikna edicektim zaten geri kalanlarınıda diğer öğretmen ve öğrenciler yapıcaktı. Benim işim onu oraya götürmekti hızlıca aizawa senseiyi aramaya başladım. Tüm sınıflara tek tek bakıyordum nerede olabilirdi?
En sonunda arka bahçenin bir köşesinde telefon ile konuştuğunu duydum. Sessizce gidip dinlemeye başladım
"Tamam sizi anladım"
"Hayır beyefendi anlamadınız bakın eğer o borçlar ödenmezse sizi evinizde tutamam eraser head"
"Ama ben zaten borçları düzenli olarak ödüyorum"
"Ben orasını bilmem" dedi ve telefonu kapandı bende hiç bir şey olmamış yeni geliyormuş gibi yanına gittim.
Kafasını kaldırıp bana baktı
"Emmm,aizawa sensei"
"Efendim Trio"
"Şey benimle bir yere gelmeniz gerekiyor gelebilir misiniz?"
"Nereye ve neden?"
Elimdeki saate baktım sadece 10 dakika kalmıştı
"Lütfen bunları söyleyemem ama rica ediyorum gelin"
"İyi" dedi ve önden yürümeye başladı
Peşinden yürümeye başladım ve
"Terasa çıkıcaz" kafasıyla onayladı
Terasın kapısına vardığımda elimdeki saate baktım tam 1 dakika varken yetişmiştik umarım her şey yolunda gitmiştir diye düşünerek kapıyı açtım.
İçeri girdiğimizde ortam karanlıktı
"Ne oldu Trio neden buraya g-"
"SUPRİZZZ" bir anda ışıklar açılmıştı ve neredeyse herkes buradaydı herkes çok şıktı ve tam ortada kocaman bir masa vardı kenarlarda süsler masanın üstünde 3 katlı bir pasta masanın sağımda hediyeler ve masanın tam üzerinde ise kocaman harflerle "iyiki doğdun" yazısı cidden ortam mükemmeldi. Aizawa senseinin yüzüne baktım, şaşkındı ve birazda mutlu duruyordu onu öyle görünce cidden bende gülümsedim.
All might buraya geldi ve aizawayı çekiştirerek masaya doğru götürdü
Bende yürüyerek insanların arasına karıştım. Benim üstümde şık bir şey yoktu çünkü giymemiştim, boş olan bir sandalye bulup oturdum. Bu sırada herkes bağırıyordu
"ÜFLE ÜFLE ÜFLE"
Herkes mutluydu bende onları görünce mutlu oldum. Aizawa sensei de mutlu gözüküyordu, pasta kesildi ve dağıtılmaya başlandı bende bir tabak alıp yemeye başladım. Sonra pastayı yerken aklıma çok önemli bir şey geldi ve o şeyle birlikte pasta boğazıma kaçtı öksürmeye başladım bir iki öksürükte geçti.
"İyi misin?"
Yüzümü kaldırdım yanımda mirio oturuyordu.
"Evet iyiyim mirio teşekkür ederim"
Güldü. Bende gülümsedim sonra unuttuğum çok önemli bir şey aklıma yeniden geldi. Aizawa senseiye hediye almamıştım bunu hatırlayıp ayağa kalktım mirioda kalktı tabi ben koşarak terasın arka kapısından çıkarken beni yürürken yakaladı
"Ne oldu nereye?''
"Aizawa senseiye hediye almaya gidicem"
"Bu yüzden mi endişelendin?"
"Evet unutmuşum"
"Benimde gelmemi ister misin?"
"Kendim yapabilirim ama çok istiyorsan gelebilirsin"
"Peki" dedi ve benle beraber koşmaya başladı. Dışarıya çıktığımda ne alacağımı çok iyi biliyordum. Aizawa senseiye bir kedi alıcaktım çünkü o kedileri çok severdi bunu çok az kişi bilirdi
"Ne alıcaksın"
"Kedi"
"Ne?!"
"Evet kedi alıcam"
En yakındaki bir hayvan barınağına koştum. Ve içeri girdim.
"Merhaba ben kedi sahiplenicektim de"
"Tabi şuradan sola dönün kediler orada" teşekkür ederek oraya koşmaya başladım. Mirioda yanıma geldi
"Biraz sakin ol trio"
Haklıydı biraz acaleci davrandım.
Kedilere yavaş yavaş bakmaya başladım hepsi çok tatlıydı ama içlerinden biri dikkatimi çok çekmişti.
Bu kedi bir yavruydu siyah bir rengi vardı ve gözleri çok güzel bir yeşil karışımıydı mirioya bakarak
"Bu kediyi alalım" dedim. Oda
"Bende tamda bunu söylemek uzereydim" dedi ve gülümsedi
*****
Geri döndüğümüzde aizawa sensei hediyeleri açıyordu ve fazlasıyla hediye vardı. Korkuyla oraya baktım
Mirio beni sakinleştirmek için omzuma dokundu, çünkü benim özgünlüğüm yıkımdı ne zaman çok telaşlansam özgünlüğüm aktif oluyordu. Derin bir nefes aldım, ona hediyesini partiden sonra vermeyi düşündünerek yerimize geçtik. Artık orada oturmuş ve o mutlu yüzleri izliyorduk gerçektende mükemmel bir manzaraydı ve görülmeye kesinlikle değerdi.<1. Bölümün sonu>
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘬𝚤𝘳𝘮𝚤𝘻𝚤 𝘒𝘢𝘯𝘢𝘵𝘭𝚤 𝘒𝘢𝘩𝘳𝘢𝘮𝘢𝘯❤︎ (Bir Süreliğine Ara)
Fanfiction𝐛𝐮 𝐛𝐢𝐫 𝐲𝐨𝐤 𝐨𝐥𝐮𝐬̧ 𝐦𝐮𝐲𝐝𝐮? 𝐲𝐨𝐤𝐬𝐚 𝐲𝐞𝐧𝐢𝐝𝐞𝐧 𝐯𝐚𝐫𝐨𝐥𝐮𝐬̧𝐮𝐧 𝐡𝐢𝐤𝐚𝐲𝐞𝐬𝐢 𝐦𝐢𝐲𝐝𝐢? 𝓸 𝓴𝜾𝓻𝓶𝜾𝔃𝜾 𝓴𝓪𝓷𝓪𝓽𝓵𝓪𝓻 𝓫𝓲𝓻 𝓴𝜾𝔃𝜾 𝓴𝓸𝓻𝓾𝓶𝓪𝔂𝓪 𝔂𝓮𝓽𝓮𝓻 𝓶𝓲𝔂𝓭𝓲?