Bölüm 35

925 76 50
                                    

İçeri girdiğimde bana sırtı dönüktü. Başı öne eğikti ve elindeki fularla oynuyordu. Geldiğimi fark etmemişti.

Birkaç adım atarak tam arasında durdum ve elimde sıkıca tuttuğum yasemini ona doğru uzattım.

"Sana çiçek aldım." Başını çiçeğe doğru çevirdi; fakat almadı.

"Ben sana bir şey almadım." dedi soğuk bir sesle.

"Kendini getirmişsin." diye fısıldadım. Kendi sesimle konuşursam beni tanıma olasılığı oldukça yüksekti.

"Teşekkür ederim." diyerek aldı çiçeği. Ellerini elime değdirmemeye özen göstermişti. Acı bir şekilde gülümsedim.

"Hadi bağla gözlerimi." dedi fuları bana uzatırken. Aldım ve bir süre fuları inceledim. Bunu daha önce hiç görmemiştim. Yeni olmalıydı. Hayır, başkasınındı. Bu koku Draco'ya ait değildi.

"Çalma ihtimaline karşı Theo'nun fularını aldım." dediğinde sesinden hafif güldüğünü anladım. Gözlerimi kapattım ve kapalı gözlerimin önüne Draco'nun gülen yüzünü getirdim.

Ben onu uzun süredir gülerken görmemiştim.

Hızla ellerimi beline dolayıp arkadan sıkıca sarıldım ona. Şu an istese beni görebilirdi. Arkasını dönebilir ve kim olduğuma bakabilirdi; ama o yapmadı.

Bir süre tepkisiz kaldıktan sonra ellerini ellerimin üzerine koydu. Ben şaşkınlıkla gözlerimi açarken Draco kafasını arkaya attı ve omzuma yaslandı. Ben onu incelerken onun gözleri kapalıydı. İlk defa ona bu kadar yakından bakıyordum.

Bir süre onu inceledikten sonra çekilerek fular ile gözlerini bağladım. Ardından onu kendime doğru çevirdim. Hâlâ kollarından sımsıkı tutuyordum.

"Bir yere gitmeyeceğim. Bırak artık beni." dedi ve hızla kollarımdan sıyrıldı. Aldırmadan ona daha çok yaklaştım ve yüzünü ellerimin arasına aldım.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu şaşkınlıkla. Kaşlarını da çatmıştı.

"Seni seviyorum." Ve dudaklarımızı birleştirdim.

Flowers (Dramione Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin