Bölüm 45

980 85 58
                                    

"Gerçekten girmek istediğine emin misin?" dedi Neville endişeli bir ses tonuyla. "Seninle dalga geçiyor olabilir." Aslında haksız sayılmazdı. Belki de içeri girdiğim an tüm Slytherin binası orada olacaktı ve bana güleceklerdi.

"Ona güvenmek istiyorum, Neville."

"Burada beklememi ister misin?"

"Gerek yok. Gryffindor Ortak Salonunda buluşuruz." Kısaca bana sarıldıktan sonra gitti. Ben de hazır olduğum zaman İhtiyaç Odasına girmeye karar verdim; fakat bir süre sonra asla öyle bir anın gelmeyeceğini amlayıp içeri girdim.

"Meraba." dedim gülümsemeye çalışarak. Aşırı gergindim.

Yerde oturuyordu. Beni görünce ayağa kalktı. Yazdığında inanamamıştım; fakat cidden elinde yasemin vardı.

"Sana." dedi uzatırken. Aramızda büyükçe bir mesafe vardı. Birkaç adım atarak en azından uzattığı çiçeği alabilecek bir konuma geldim.

"Teşekkür ederim."

Çiçekleri sevmeyen Draco Malfoy'un bana çiçek getirmesi cidden şaşırtıcı bir durumdu. İnanılmazdı. Demek bazı şeyler değişmişti. En azından bana inanıyordu.

"Dudağında bir şey var." Elimle hızla ağzımı sildim; ama gitmemiş olacak ki bana doğru yaklaştı. Elini uzattı; ama dokunmadı. İzin ister gibi gözlerimin içine baktı. Gülümsedim. Elini dudağıma değdirdi.

"Geçti." dedi; ama elini çekmedi. Biraz dudağımı okşadıktan sonra elini tenimden çekmeden bu sefer de yanağıma götürdü.

"Seni sevmek istiyorum." dedi kısık bir sesle. "Ama nasıl sevilir veya sevilen bir insan nasıl davranır bilmiyorum."

"Sorun değil. Sana yardımcı olabilirim."

Bana doğru eğildi; ama hâlâ gözlerime bakıyordu. Korkuyor gibiydi. Sanki kendi yapamayacak gibi...

Dudaklarımızı birleştirdiğimde ellerini belime koymuştu. Yavaş ve nazikti. İncitmekten korkuyor gibiydi. Ne garip, bu zamana kadar incinen hep o olmuştu. Bu sebeple incitmeye en çok hakkı olan da oydu; fakat o bundan deli gibi korkuyordu.

"Seni seviyorum." dedim nefes almak için ayrıldığımızda. Düşünmeden konuşmuştum. Ne tepki vereceğini kestiremiyordum.

"Teşekkür ederim." Gülümsedim. O da gülümsemeye çalıştı; ama pek başarılı olduğu söylenemezdi. Tanrım, o cidden sevilen bir insan nasıl davranır bilmiyordu.

"Ders başlayacak. Gitmeliyim." dedim. Aslında dersin başlamasına daha yarım saat vardı; fakat benim için bir gün de bu kadar şey yeterliydi. Kalbim daha fazlasını kaldıramayabilirdi.

"Hermione!" diye seslendi ben ona arkamı dönmüş kapıya doğru yürürken.

Hermione.

İlk defa ismimle seslenmişti. İlk defa o an ismimin aslında ne kadar güzel olduğunu fark ettim.

Yavaşça arkamı döndüm. Bana doğru ilerledi. Bir süre bana baktıktan sonra gözlerini gözlerimden çekip boşta kalan elime sabitledi.

"Beraber gidelim, dersimiz ortak." dedikten sonra parmaklarını parmaklarıma kenetledi.

"Bundan emin misin?" diye sordum kalbimin sesini duymamaya çalışarak.

"Hiç olmadığım kadar."

Ve İhtiyaç Odasından Draco Malfoy ile el ele çıktık.

Flowers (Dramione Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin