Karaca saçlarında el hissetmesiyle uyandı. Gözlerini hafifçe araladığında gelen kişinin babası olduğunu gördü. Gece boyu ağladığı için gözleri ve başı ağrıyordu. Çok fazla uyumamıştı zaten. Belki 2 saat ancak uyumuştu. Hafifçe doğruldu.
"Baba."dedi yavaşça.
Selim Karaca'nın yatağına oturdu. "Dün gelecektim yanına. Annen uyuduğunu söyleyince gelmedim. Ama güzel gözlerinin haline bakarsak uyumamışsın."
Selim kızının yanağına elini koydu.
"Bak güzelim boşuna yıpratmışsın kendini. Seni asla istemediğin biriyle evlendirmem. Duydun mu? Asla."
Karaca babasının gözlerine baktı. Sonra ellerini tuttu.
"Söz ver bana baba. Yamaç amcam ne derse desin ne yaparsa yapsın buna razı gelmeyeceğine söz ver."
Selim Karaca'nın alnına bir öpücük kondurdu. "Söz. Sen benim kızımsın. Seni korumak benim vazifem. Amcandan korumam gerekiyorsa öyle olsun."
Selim Karaca'nın saçlarını okşamaya devam etti. "Hani sana gençliğini yaşayacaksın demiştim hatırlıyor musun?"
Karaca kafasını salladı.
"O sözüm hala geçerli. Sen gençliğini yaşayacaksın. Istediğin adamla evlenip istediğin yerde yaşayıp mutlu olacaksın. Bizim gibi olmayacaksın."
Karaca babasına sımsıkı sarıldı. Selim kızının saçına hafif bir öpücük kondurdu.
"Bu arada öfkeli olmanı anlıyorum ama dün amcana olan tavırlarını hiç onaylamadım haberin olsun."
"Ama....."
"Ne olursa olsun amcan o senin. Sesini yükseltemezsin, saygılı olmak zorundasın."
Karaca buna bir cevap vermedi. Selim'in Yamaç'a ne kadar düşkün olduğunu biliyordu. Hatta bazen onu kendisinden bile daha çok sevdiğini düşünüyordu.
Karaca rahatlamıştı. Bu evliliğe boyun eğmezdi zaten ama ailesinin yanında olması ona iyi gelmişti. Kendini toparlamaya karar verdi. Böyle dağılmış görünürse boyun eğmiş sayılırdı ve Karaca Koçovalı asla boyun eğmezdi. Banyoya girdi. Yüzünü yıkadı. Gözlerine hafif bir makyaj yaptı. Siyah bir kot ve bordo bir sweat giydi. Saçlarını tarayıp düzgün bir at kuyruğu yaptı. Aşağı inmeden önce telefonuna baktı. Eline aldığı anda mesaj gelmişti. Azer kalbini okumuştu sanki.
"Günaydın sevdiğim"
"Günaydın"diye cevap yazdı Karaca hemen.
"Dün öyle ağlayınca üzüldüm ben. Nasılsın?"
Karaca gülümsedi. "İyiyim dedim ya merak etme." Yukarı katta sesler duyunca telâşlandı ve son mesajı attı.
"Çağırıyorlar beni gitmem lazım. Ben seni müsait olunca ararım."
Hemen telefonunu bırakıp aşağı indi. Erkekler ortada görünmüyordu. Kahvaltı masasında kadınlar kahvaltılarına devam ediyorlardı. Onu görünce tedirgin bir şekilde baktılar. Saadet hemen ayağa kalktı.
"Kuzum nasılsın? Çok merak ettim seni."
"İyiyim Saadet abla." deyip masaya oturdu Karaca.
Herkes tedirgin bir şekilde birbirine bakıyordu. En sonunda hepsi birden gözünü Karaca'ya çevirince Karaca kafasını tabağından kaldırdı.
"Bir şey mi oldu?"
Bir süre kimse konuşmadı. Daha sonra Damla
"Dünkü olaydan dolayı çok ağlamıştın ya biz de sandık ki....." cümlenin devamını nasıl getireceğini bilemiyor gibiydi. "Yani biz... Bu kadar iyi görünmene şaşırdık. Sevindik tabi ama..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gidemiyorum
FanfictionHepimizin bildiği üzere dizi Azkar'ımızı mahvetti. Hiç hak etmediğimiz şeyler yaşadık. Ben bu sonu asla kabul etmiyorum. O yüzden de kendi hikayemi yazmaya karar verdim. Hikaye Yamaç'ın Karaca'yı Celasunla evlendireceğini söylediği yerden başlıyor.