Bölüm 4

12 1 3
                                    

Benim adım Deniz. Felaket Deniz. Dalgalı Deniz'deki fırtınalar kopuyor içimde, peki neden?. O fırtınanın sebebi ne? Kendimi boş yere üzen bir aptaldım ben. Gözüm yükseklerde, herşeyin olacağını umarak hayaller kuran biriydim ben. Beni böyle tanıyın artık. Benim olmamaya ihtiyacım var. Görünmez olmak istiyordum. Sahi görünmez olabilir miyim? Olamam. Olabilirim. Olamam. Olabilirim. Küçükken kendimi neden öldürmeye ihtiyacım olduğunu hatırladım sahi benim en yakın arkadaşım Ege vardı. Ege soy adı neydi acaba hatırlayamıyordum. Ege benim en yakın arkadaşımdı her gün bana futbol oynamayı öğretirdi ama öğrenemezdim. Sonrasında İzmir'e taşındıkları için hiç görüşemedik, tabii görüntülü konuşmaları saymıyoruz sonrasında annesi ve babası numaralarını değiştirdiler ve bir daha ulaşamadım. Aslında kardeş falan diyordum da ilk aşkım Ege'ydi

(12 Ağustos 2007)

"Deniz! gel, yeni top aldım futbol oynayalım kaleye geç!"

"Ya ama ben futbol oynamak istemiyorum!"

"Ya oynayalım işte senden başka arkadaşım yok."

"Ben sana barbie'li bebeklerimle oynatsam hoşuna gitmez ben de oynamak istemiyorum!"

"Of, haklısın. Şuraya oturalım mı sana anlatacağım şeyler var."

"Olur."

"Deniz, biz gidiyoruz. Taşınıyoruz."

"Nereye?"

"İzmir'e."

"Ne! bir daha dönmicek misiniz."

"Onu bilmiyorum ama galiba evet."

"Hayır! İmkansız. Ege lütfen gitme." dedim gözlerimden yaşlar akarken.

"Ben de gitmeyi istemezdim özür dilerim Deniz a-ama gitmek zorundayız." ikimizde hıçkırarak ağlıyorduk yutkunamıyorduk bile.

"Ne zaman gideceksiniz?"

"2 gün sonra." dayanamayıp sıkıca sarıldım.

"Üzülme tatile geliriz." kelimesini bitirdikten sonra birazcık mutlu olmuştum.

"Hadi eve geçelim daha birlikte vakit geçirebilecek koskocaman 2 günümüz var."

"Tamam." evlerimiz yan yanaydı hemen eve geçtim ellerimi yüzümü yıkadıktan sonra yemek yemeden hemen yatağa girdim ve gözlerimi kapattım.

(2 gün sonra)

Başı dik olan Ege yanıma geldi.

"Ben geldim."

"Hoş geldin."

"Al bu senin." dedi elindeki topu uzatarak

"Top mu?"

"Evet top, benden sana hatıra. Buna bakınca beni hatırlarsın. Bu topla tekrar seninle futbol oynamak dileğiyle."

"Benim de sana vereceğim bir şey var." diyip cebimden 2 tane bileklik çıkarttım.

"Bak bu bizim bilekliğimiz sonsuza kadar çıkartmayacağız." diyip bileğine taktım sonra da kendi bileğime.

"Teşekkür ederim."

"Ben de teşekkür ederim." dedi ve sıkıca sarıldık.

"Beni, bizi, mahallemizi unutma biz çok güzel bir kardeşiz ve sonsuza kadar kardeş kalacağız."

Bir Dilek TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin