Tekrardan merhaba. Nasılsınız umarım iyisinizdir. Sonunda açtım mailleri. Onu atmışlardı. Onun fotoğraflarını. Sakallarını kesmişti, saçlarına şekil vermişti ve gülümsüyordu. Boşanmış. Mutluyum ama buruk bir mutluluk. Ya karşısına biri çıkarsa. Seveceği biri çıkarsa. Bir kez daha yıkılırdım. Çalıştığım sürede gene ona benzeyen adamı gördüm. Nereye gitsem ordaydı. Daha çok çalıştığım kütüphanede. Çalıştığım saatlerde geliyordu. Çıkarken o da benle çıkıyorduBK Ya oysa ya barışsa. Barıştı adı. Badenin Barışıydı o. Barışa göre biraz yapılıydı. Belki son zamanlarda kendine bakmaya başlamıştı. Ama bir insan kısa sürede bu kadar toparlana bilir miydi? Aslında bir yanım o olsun istiyor bir yanım o olmasın. Oysa karşıma tamamen çıkarsa ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
-
Derin bir nefes alıp yazdığım blogu yarıda bırakıp bilgisayarı kapatıp ayağa kalkıp masanın üstüne bıraktıktan sonra bakışlarım camdan dışarıya kaydı. Kollarımı göğsümde bağlayıp biraz dışarıyı izledikten sonra geri çekilip dolabımdan bir şeyler alıp giydikten sonra telefonu cebime koyup odamdan çıktım. Salona gittiğimde yağızın ortada yoktu . Odasında olduğunu düşünüp odasına ilerledim. Yavaşça içeriye girdiğimde uyuduğunun gördüm. Sessiz adımlarla yanına gidip açık olan üstünü örttükten sonra odasından çıkıp dış kapıya yöneldim. Montumu giyip yedek anahtarı da alıp sessizce evden çıktım. Burada olan asansöre bindikten sonra zemin kata bastım. Zemin kata ulaştıktan sonra asansörden inip çıkışa ilerledim. Çıktıktan sonra bize yakın olan parka yürümeye başladım. Biraz yürüdükten boş bir banka oturup denizi ve etrafı izlemeye başladım. Yanıma gelen bir köpeği sevdikten sonra ayağa kalkıp yürümeye devam ederken yanıma gelen köpekte bana eşlik etmişti. Bir süre yürüdükten sonra geri dönmeye başladım. Yürürken birine çarpmamla özür dilerken yanından geçerken bir koku yayıldı. Barışın kokusu... Hızla arkamı dönüp baktığımda elleri cebinde yürüyordu. " Saçmala bade" diye kendi kendimle konuşup tekrar önüme döndüm ve eve doğru yürümeye başladım. Eve geldiğimde yağız uyanmış televizyona bakıyordu. Yağız'ın bakışlarını bana döndüğünde gülümsemişti.
" Nerelerdeydin." dediğinde montumu asıp ellerimi yıkadıktan sonra boş bir yere oturdum.
" Biraz dolaşmak istedim." dediğimde bir süre gözleri ile yüzümü inceledikten sonra başıyla onaylayıp izlediği programa dönmüştü.
" Aç mısın." diye sorduğumda tekrar bana dönmüştü.
" Hem de baya açım , sen."
" Ben de açım."
" Dışarıdan isteyelim mi , uğraşmayalım şimdi." dediğine başımla onayladım. Biraz düşündükten sonra pizza istemeye karar vermiştik. Siparişi verdikten sonra beklemeye başladık. Yaklaşık yarım saat sonra kapı çaldığında Yağız kalkıp açmıştı. İçeriye elinde içecek ve pizza kutularıyla geri dönmüştü. Gülümseyip yemeye başladım. Yemeklerimiz bitince biraz sohbet ettikten sonra ortalığı toplayıp odalarımıza geçtik. Banyoma ilerleyip dişlerimi fırçaladıktan sonra banyodan çıkıp pijamaları giyip yatağı açtıktan sonra bilgisayarı alıp yatağa otururken bloga kaldığım yerden devam etmeye başladım.
-
Akşam biraz yürüyüş yapmak için evden çıkmıştım. Bir parka gidip oturup biraz etrafı izledikten sonra eve geri dönmeye karar verdim. Eve dönerken Barış'a ait olan kokuyu duydum. Mentol kokusu... Biliyorum bu koku sadece ona özgü belki de o olsun istediğim için öyle sanıyordum. Gerçekten buradaysa , gerçekten gelmişse... Eğer gelmişse neden geldiğini çok merak ediyorum. Hiç kimseyi özlemediğim kadar özlüyordum onu. Hem de çok... Umarım tekrardan onu görme şansım olur.
-
Blogu paylaştıktan sonra siteden çıkıp tekrar maile girip fotoğraflarına bakmaya başladım. Gerçekten çok özlemiştim. Gözlerimin dolmasıyla bilgisayarı kapatıp yanımda ki komodine koyduktan tamamen uzanıp yorganı kafama kadar çektikten sonra gözlerimi kapatıp her zaman yapmaya çalıştığım şeyi denemedim. Uyumayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ [İMKANSIZ SERİSİ-1]
Novela Juvenil"O benim için imkansızdı" YAKINDA... ♡ KAPAK TASARIMI: @silakosay♡