Üçümüzde deri koltuğa yan yana oturmuş manzaraya karşı kendi düşüncelerimizde boğuluyorduk. Ben babamın ne zaman bu denli aç gözlü olduğunu düşünürken Mustafa'nın babamı ne tür işkencelerle öldüreceğini düşündüğünü çok iyi biliyordum. Ciğerlerimi derin bir nefesle doldurdum ve hızla dışarı saldım.
- Ona bir şey yapmanı istemiyorum.
Dedim yönümü ona çevirerek. Beni dinlemesini umuyordum.
- Bunları düşünmeni istemiyorum.
Sakince ve bana bakmadan söylediği sözler tüylerimi diken diken etmişti.
- Beni anlamıyorsun. Buna hazır değilim aslada hazır olamam. Birinin ki bu kişi babam dediğim adam asla ölümüne sebep olamam nasıl yaşarım bunun yüküyle.
Burnundan hırsla bir nefes bıraktı. Artık gözleri üzerimde dolanıyordu. Sakince ayağıya kalkıp manzaraya biraz daha yaklaştı.
- Ekrem seni misafirhaneye bıraksın. Sana uygun kıyafette yollatırım. Sonra tekrar konuşuruz.
Hayal kırıklığıyla suratına baktım. Hem cevap alamamış hemde misafirhaneye yollanmıştım. Bu seni hayatıma henüz kabul etmedim demek oluyordu. Gerçi bu duruma şaşırmamam gerekirdi. Sonuçta henüz önüme bir karaelmas listesi koyulmamıştı. Beni evine alamazdı. Onun ailesinin kuralları vardı.
- Bade hazır olunca gelirsin seni kapıda bekliyorum.
Sesini duyduğumda yeniden farkına vardığım ekrem aynı zamanda odadan çıkıp kapıyı kapatmıştı. Bana hiç bakmayan Mustafa ya tek kelime etmeden sessizce kapıdan çıktım. Ekremin yanından ilerleyerek çıkışa kadar geldik. Kapıda korumaların sardığı arabaya binerek yola çıktık. Akıp giden yollar gibi düşüncelerde beynimden sel gibi akıyordu. Babam aslında üvey babam beni küçük bir kız çocuğuyken evlat edinmişti. Evli değil ve hatta evlilik tarzı bile değildi. Bir varis hatta holding evliliklerini göz önüne alarak beni seçmiş dadılarla el bebek gül bebek büyütmüş kendisi asla ilgilenmemişti. Tabiki genç bir kız olana kadar.
Mustafa... İlk kalp çarpıntısı gözlerdeki ilk pırıltı. Tüm heybetiyle o davet salonuna girdiği ilk anda kalp krizi geçiriyorum sanmıştım. Onun beni fark etmeyeceği kadar silik olduğumu düşündüğümden özgürce onu izlemiştim tüm gece. Yanıltmıştı beni. Gözlerinin bende olduğunu okulumun kapısına kadar gelip beni tanımak istediğini söyleyene kadar asla anlamamıştım. Zaten ondan sonrada bir daha asla geçmedi aşkımın sancısı. Babam öğrendiğinde kıyametler koptu tabi beni eve kapattı Mustafa evimizi bastı babamı bir kenara itip bana bir teklifte bulundu. Hayatlarımızı birbirimize adamayı istedi. Ben öyle çok korkmuştumki çünkü biliyordum bu ailenin büyük şartları vardı. Babamı yüz üstü bırakamazdım ama öyle ama böyle bu günlere bu hayata beni o getirmişti. Onun kadar cesur olamamıştım. Ama işte şimdi burdayım. Ayaklarının dibinde. Misafirhanenin kapısını aralayan ekreme buruk bir tebessümle teşekkür ederek içeri girdim.
- Hoşgeldin bade çağhan.
Suratını eksiterek bana baktı. Çok sevimli gözüküyordu.
- Umarım en kısa zamanda bu soyadından kurtulursun.
Suratı ifadesiyle çok uyumlu şu ses tonuna kocaman bir kahkaha salıverdim.
- Eko cidden bir alemsin.Koşarak girişteki salonda bunan l kanepeye kendini attı.
- Sensin alem ben komikim.
Gülümseyerek ilerledim. Yanına çöktüm.
- Peki komik bey şimdi ben nerde duş alabilirim göster ve kaybol.
Suratını yalandan üzgün bir hale soktu.
- aşk olsun ama yengoş kaybol filan. Ayıp oluyor ama.
Ayağa kalkıp ellerimi belime koydum gülerek ona cevap vermeye devam ettim.
- Bay komik eğer biraz daha oturursan abin seni kesin kaybedecek bence beni ciddiye al.
Aklına birşey gelmiş gibi olduğu yerden fırladı ve kafasını sallayarak kapıya yaklaştı. Kapının kulbuna elini koyup bana döndü.
- banyo koridorun sonunda. Abimde akşam gelir. Öptüüüüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA ELMAS
ActionKaranlık olduğunu bilerek yürüyordum ona doğru. Karşı koyulamaz aşkına tutkundum. Biliyordum yanıyordum. Yanıyorduk. Bade ÇAĞHAN Gözü kara genç bir kız. Karanlığa tutkun, ölümle dans etmeye hazır. Deli aşık. Mustafa KARAELMAS Karanlığa karışmamışt...