Tüm bunlar bir anda gelişmeye başladı.Okulun ilk günü,kimseyi tanımıyorum.Kendime bir yer seçtim,sessizce oturup dersi beklemeye başladım.Bir sürü yeni insan var,birbirlerine sarılıp yaz tatili hasretini gideren de var,şakalaşanlar da.Ama bu insanların arasında öyle birisi vardı ki;
Parlak kahverengi saçlı,saçları omuzlarını biraz geçiyor,güler yüzlü,kibar ve gülünce kahve gözleri parlıyor.-bu satırları yazarken aptal bir tebessüm oluştu yüzümde-O an içimde bir şeyler hissettim.Hani şu asırlardır kimsenin tarif edemediği aşk varya işte o.Sevgimi hak eden birisi olduğunu düşündüm.O kadar tatlı ki bırak birisinin psikolojik dünyasını alt üst etmeyi,kimsenin kılına zarar vermez diye düşündüm.Yanıldığımı çok sonra anladım.
Tüm derslerde onu izliyordum.Bir gülüşünü yakalamak için tüm ders bekliyordum.Çünkü "Çiceği koklamak için açmasını beklemen gerekir."O gülüşü yakaladığım an adeta transa girmiş gibi Dünya'dan kopuyor ve kaç derstir beklediğim o anı seyre dalıyordum.
Günlerimi hep böyle geçirdim.Onun gözleriyle aynı renk olduğu için kahve dükkanının en iyi müşterisi oldum.Bir kaç ay böyle geçti...