Saat sabahın yedisi. Chan gözlerine düşen derin ışıkla gözlerini açmaya çalışıyor. Zihninde dolanan güvercinler ona rahat vermiyor.
Yavaş yavaş ışığa alışırken gözlerini karşılayan beyaz tonlarında bir oda oluyor.
Elleriyle yüzünü yoklamak isterken elini kaldırmasıyla derin bir acı duyması bir oluyor.
Elindeki damar yoluyla göz göze geliyor Chan.
Chan, nerede?
Yattığı yerden daha temkinli doğruluyor bu sefer.
Gözleri odada geziyor, çok geçmeden hastanede olduğunu anlıyor.
Zihni kayıp kısımları ararken odanın kapısı açılıyor.
"Uyanmışsın." diyor beyaz önlüklü adam.
"Neredeyim ben?" diyor Chan şaşkınlık içinde.
"Hastanedesin." diyor doktor Chan'in dosyasını yatağın yanındaki komodinden alırken.
"Ben-" diyor Chan başındaki ağrıyı yok saymaya çalışıp.
"Ben gidecektim benim trenim var bir saat sonra."
Doktor gözlerini Chan'a dikip solgun yüzü inceliyor.
"Ne kadar süredir buradasın biliyor musun?" diyor doktor Chan'a. Chan'ın üzerine eğilip göz bebeklerini ışık kalemi yardımıyla kontrol ediyor.
Chan bir saat öncesini anımsıyor gibi. Bilet almaya çalıştığı doluşuyor aklına. Minho doluşuyor. Gitmesi gerek Chan'in. Hemen şimdi gitmesi gerek.
"Bir saat mi?" diyor doktora duvardaki analog saate bakarken.
"Bir gündür buradasın."
Chan adama şaşkınlıkla bakıyor.
"Tam bir gündür uyuyorsun. Alkol zehirlenmesinden getirdiler seni buraya, istasyonda bayılmışsın. Tabii yetersiz beslenme, uykusuzluk da üzerine eklenince bedenin bir hayli yorgun düşmüş."
"Ölmek üzereydin."
"Ben-" diyor Chan hayalkırıklığı ile.
"Ben birine gidecektim, benim gitmem gereken bir yer vardı."
"Tetkiklerinden sonra ancak çıkarırım seni daha öncesi olamaz üzgünüm."
"Hayır anlamıyorsunuz!" diyor Chan acı içinde.
"Yeterince geç kaldım gitmem gerek."
"Bana doktorluk yeminimi mi bozduracaksın çocuk? Çıkaramam seni, ölmek üzereydin diyorum anlamıyor musun?" diyor doktor kesin bir dille.
Chan ellerini yüzüne örtüp yüzünü sıvazlıyor. Her şey çok yakınken şimdi önüne yine engeller çıkıyor.
"Konuşmamız bittiğine göre refakatçin seninle ilgilenir." diyor doktor odadan çıkarken.
"Refakatçi mi?" diyor Chan.
"Benim hiç yakınım yok ki burada."
Doktor kapıyı açıp Minho'yu içeri alırken Chan'in gözleri şaşkınlıkla aralanıyor.
"Minho?" diyor bütün heyecanıyla.
Minho ürkekçe Chan'a ilerlerken ellerini cebine koyup yatağın yanına oturuyor.
"Ne zaman geldin?" diyor Chan utanarak. Keşke onu bu halde görmeseydi. Karşısına güçlü biri olarak çıkmak isterdi Chan bu rezil haliyle değil.
"Birkaç saat önce." diyor Minho derin bir nefes alıp.
"Dün sabah aradılar beni. Yakınlarından kimseye ulaşamamışlar. Benim numaram varmış cebinde."
Dolan gözlerini yukarı kaldırıp konuşmaya devam ediyor Minho.
"Çok korktum öleceksin diye. Apar topar buraya geldim. Biliyorsun trenle biraz uzun sürüyor ama sürekli hastaneyi aradım her molada."
Uzanıp Chan'in ellerini tutuyor.
"N'olur artık geri dön Chan. Beni sevmesen de olur, sadece böyle eriyip gitmene izin veremem artık."
Chan nefeslerinin arasında burnunu çekip Minho'nun ellerini tutuyor. Ne demek sevmesen de olur, Chan Minho için her şeyi yapar, sevmek en kolayı içlerinden.
"Sana geliyordum ki zaten."
Minho Chan'in gözlerine şaşkınca bakıyor.
"Hem seni nasıl sevmem ki?"
"Ne?" diyor Minho şaşkınlıkla.
"Sana gelmek için canım pahasına istasyona geldim." diyor Chan gözleri dolarken. Öylesine özlemiş ki Minho'yu nefesi tekliyor.
"Seni düşünmediğim bir an bile olmadı. Yazdığım her kelimede her notada sen vardın. Kendimi; seni bulabilmek için kaybettim." diyor Chan derin bir nefes alıp.
"Minho." diyor Chan sevdiği adamın gözlerine bakıp.
"Her gece odamda kavuştuğum hayal sensin."
Saat sabahın yedisi Chan aşkı keşfetti.
-SON-
Rüya Taciri Last chapter:
Hikayeye büyük bir azimle başlayıp sonunu yazarken de büyük bir bunalmayla bitirdim. Çok fazla imge içeren bir hikayeydi ve alt metin ağırlıklı yazmaya uğraşmıştım, o yüzden aşırı yoğun gelen ve büyük ihtimalle tekrar okuyamayacağım bir kitap olacak.
Normalde altıncı bölüm final olacaktı ama neden bilmiyorum yapmadım. Yedinci bölüm benim için bir alternatif son, asıl final altıncı bölümdü.
Okuyan herkese teşekkür ederim.
Umarım sevmişsinizdir. Başka hikayelerde görüşmek üzere.
-vess
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya taciri. banginho
Historia CortaBeni bulamazsan üzülme, Eşyalarımızı bulacaksın. Kestiğim taşları, açtığım yolları, İşlediğim heykelleri bulacaksın. Ve göreceksin ki binlerce yıl öteden, Parmak izlerimiz değecek birbirine. [banginho] [skzinthefest 2020]