Saat sabahın altısı Chan mezarlık duvarını aşıp yokuşun sonuna yürüyor.Yavaş yavaş uykusundan uyanan şehirde Chan dışında birileri daha yürüyor artık. Adımları giderek hızlanırken Chan uzun zaman sonra ilk defa bir hedefi varmışçasına geçiyor bu sokaklardan.
Chan şimdi hiç dönülmeyecek bir yolda. Kavuşmak istediği onca şey varken Chan artık gerisin geriye yürüyemez.
Bir kent, bir adam, şarkılar. Chan onca şeye kavuşmak için artık hazır.
En çok da kendine. Chan kendine kavuşmaya hazır.
Yılların verdiği onca kederi genç yaşında sırtlamış, yeri gelmiş nefessiz kalmış, başı yükseklik korkusundan hiç dik durmamış biri Chan.
İki caddeyi aşıp istasyona giden hattın güzergahına girdiğinde Chan ilk bulduğu durağa yürüyor. Görünürde sadece liseli bir çocuk var. Sabah ayazında ellerini ısıtmaya çalışıyor.
Chan kendini durağa atar atmaz ceplerini yokluyor. Elindeki nakit bir tren biletine yetecek kadar. Derin bir nefes alıp durağın camına yaslıyor sırtını.
Liselinin gözleri Chan'da. Chan başını hafifçe eğip çocuğa bakıyor.
"Geceden mi kalmasın?" diyor Chan'a alayla.
Chan onun sözleriyle keyifleniyor. İnsanların onu aşağılaması, küçük görmesi, kabul etmemesi artık mühim değil. Chan kendini bulmuşken artık hiçbir şey önemli değil.
"Gündüzden kalmayım." diyor geniş bir gülümsemeyle.
"Hatta biliyor musun? İnsandan kalmayım. Yıllar öncesinden. Annemden, sevgilimden, beni seven herkesin artığıyım."
Çocuk Chan'a anlamaz şekilde bakıyor. Gözlerine belirgin bir korku yerleşti şimdi. İnsan böyledir aslında, bilinmeyenden korkar. Çocuk da Chan'dan bu yüzden korkuyor belki de.
Ama Chan'in korkmasına gerek yok artık. O bilinmeyenin ta kendisi. O bilinmeyenin nabzını damarlarında hissediyor.
İstasyona gidecek otobüs durağa girerken Chan'la genç adam otobüsün kapısına yaklaşıyorlar.
Chan arkalarda cam kenarı bir yere bırakıyor kendini. Günlerdir süregelen uykusuzluğu etlerini sızlatacak kadar yiyip bitirdi aslında onu ama Chan huzurlu.
Yanındaki hareketlilikle Chan soluna dönüyor genç çocuk bomboş otobüste Chan'in yanına oturmuş.
"Az öncesi için kusura bakma." diyor garipçe gülüp.
"Bulaşmak için demedim, makara olsun diye."
"Sorun değil." diyor Chan gülümseyip.
"Nereye gidiyorsun?" diyor okul kartında Felix yazan çocuk.
"Uzun zaman önce bıraktığım birine." diyor Chan burukça gülümseyip.
"Sevgiline yani." diyor Felix genişçe gülüp.
"Güzel mi bari?"
"Çok güzeldir." diyor Chan doğan güneşe ellerini siper edip. Sanki tüm evren bu kavuşmayı bekliyor eli yüreğinde.
İki genç sessizleşip yola dalıyorlar. Chan aklına doluşanlarla Felix'e dönüyor.
"Kalemin var mı?"
Felix başını sallayıp çantasından siyah, arkası yenmiş tükenmez bir kalem çıkarıyor.
Teşekkürler diyor Chan ağzının içinden, heyecanla cebinden beni çıkarıyor. Ben de heyecanlıyım şimdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/229740519-288-k47591.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya taciri. banginho
Historia CortaBeni bulamazsan üzülme, Eşyalarımızı bulacaksın. Kestiğim taşları, açtığım yolları, İşlediğim heykelleri bulacaksın. Ve göreceksin ki binlerce yıl öteden, Parmak izlerimiz değecek birbirine. [banginho] [skzinthefest 2020]