Sonunda sahile vardıklarında, ki Jimin'in planı da buydu, Sooyoung mis gibi deniz kokusunu içine çekti.
"Bu... Harika bir fikirdi."Jimin gözlerinin içi gülen kıza gülümsedi. Elini tutup onu sahile doğru yönlendirmeye başladığında Sooyoung, Jimin'in elini tutmasına şaşırsa da elini çekmemişti.
Birlikte kumların üzerine çıktıklarında Sooyoung eğilip ayakkabılarını çıkarttı. Jimin de onu takip etti ve Sooyoung'un onu çekiştirmesine izin verdi.
İkisi birlikte ayaklarını suya sokarken Jimin soğuk su yüzünden ürpermişti. Sooyoung onun üşüdüğünü fark etmiş, eğilip eline aldığı biraz suyu ona sıçratmıştı.
Jimin onun bu hareketiyle gerilerken Sooyoung kahkaha atıyordu.
"Ya üşüyorum ama."Sooyoung ona acıyıp kaçmasına izin verdi.
Kumlanmış elini suda yıkadıktan sonra kumların üzerine oturmuş Jimin'in yanına oturdu.
"En sevdiğin film?"Sooyoung eliyle kumlarla oynarken aniden sorduğu sorduğu soruyla Jimin biraz düşündü.
"Marvel filmlerini severim."
"Ama en sevdiğin. Kaç kere izlesem de bıkmam dediğin film."Jimin bu soru üzerine düşündü.
"Sanırım, Endgame. Sondaki savaş sahnesi epey iyiydi."
Sooyoung kafasını olumlu anlamda salladı.
"Senin?"Jimin'in sorusuyla kumlarla uğraşmayı bırakıp, ona döndü.
"Five Feet Apart. Duygusal bir filmdi."
"Duygusal filmler seviyorsun yani."Jimin'in tespitine gülen Sooyoung güldü.
"Gibi gibi."
"En sevdiğin yemek?"soru sorma sırası Jimin'e geldiğinde aklına sormak için sadece bu soru gelmişti.
Sooyoung, ona döndüğünde Jimin ellerini teslim olurcasına kaldırdı.
"Aklıma soru gelmedi!"Sooyoung gülüp cevap verdi.
"Pizza."
İkisi birlikte uzun süre konuştular. Hatta bu süre biraz uzamıştı çünkü güneş batmaya başlamıştı.
Jimin ağrıyan belini düzeltmek için kollarını yastık niyetine kullanarak sırt üstü yattığında Sooyoung da emin olamasa da 'buraya kadar geldik, daha ilerisi de olur' diye düşünerek Jimin'in karnına kafasını koyarak yattı.
"Teşekkür ederim."Jimin'in birden konuşmasıyla Sooyoung daha yeni koyduğu kafasını kaldırdı.
Sooyoung'un kafasını kaldırdığını gören Jimin onu daha fazla meraklandırmamak için devam etti.
"Beni sevdiğin için, birisinin beni sevebileceğine inandırdığın için."Sooyoung tebessüm edip yeniden rahat yerine yattı.
"Asıl ben teşekkür ederim. Hayatıma girdiğin için."
Hava kararmaya başladığında ikisi de ayağa kalkıp gitmeye hazırlandılar.
Sahilden çıkarken Jimin, Sooyoung'un elinin kavradığında Sooyoung bakışlarını önce kenetlenen ellerine sonra da Jimin'in suratına çevirdiğinde gülümsemişti.
İkisi birlikteyken o kadar çok gülümsüyorlardı ki. Jimin uzun süre sonra kendini cidden mutlu hissediyordu. Ayrıca bundan emindi.
Sooyoung ise ilk defa aldığı bir karardan memnundu. İlk defa doğru bir şey yapmıştı. Doğru kişiyi sevmişti.Birlikte Sooyoung'un yaşadığı iki katlı müstakil eve geldiklerinde Jimin onu kapıya kadar bırakmıştı.
Jimin veda etmek için ağzını açmıştı ki, Sooyoung eliyle bir dakika işareti yaptı ve içeriye girdi.
Kısa bir süre sonra elinde orta kalınlıkta bir kitapla döndüğünde Jimin, ona uzatılan kitabı aldı.
"Benim en sevdiğim kitap. Okuduktan sonra bana haber ver, kitap hakkında konuşalım."Jimin gülümseyip kafasını olumlu anlamda salladı.
"O zaman... Yarın görüşürüz."deyip el sallayarak yürümeye başlayan Jimin geri geri yürümeye başlamıştı ama daha sonra ayağı takılınca düzgün yürümek zorunda kalmıştı. Sooyoung Jimin ön bahçeden çıkmadan önce ona seslenmişti.
"Jimin!"Jimin adının seslenilmesiyle durmuştu.
Sooyoung hızlı adımlarla ön bahçesinin ortasında duran Jimin'in yanına gitmişti.
Jimin ne olduğunu anlamamış, sadece Sooyoung'u izliyordu.
Sooyoung, Jimin'in omzundan destek alıp parmak ucunda yükselerek Jimin'in tam elmacık kemiğinin üzerindeki ağaç köküne benzeyen yarasının üzerine bir öpücük kondurdu.
Hızlı adımlarla evine girmeden önce, Jimin'in kulağına fısıldadı.
"Seni seviyorum, Park Jimin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire ✔
Fanfiction[ha sooyoung & park jimin] hasooyoungy: Sen ateşsin, Park Jimin. 141020-121120