Bilinmeyen Numara
Eğer kız arkadaşına zarar gelsin istemiyorsan bu gece çalıştığın eski depoya gelirsin."Siktir!"Jimin telefonuna gelen mesajla oturduğu yerden hızla kalkmıştı. Ellerini saçlarına atıp sinirle ofladığında yapacak başka bir şeyi olmadığını biliyordu.
Bugün onlar Sooyoung ile sahildeyken onları izleyen adamları fark etmişti. Böyle bir şey olacağını tahmin etmişti. Oraya gitmekten başka çaresi yoktu. Polisleri arayamazdı. Eğer oraya polisle gitse, o pislikler Sooyoung'u asla yaşatmazdı.
Oraya giderse sağ çıkamayacağını da biliyordu. Bu yüzden Sooyoung'a bir mektup yazmak istedi. Derin bir nefes alıp masasına oturdu.
Eline kağıdı ve kalemi alıp içinden gelenleri yazmaya başladı.
Sonunda yazmayı bitirdiğinde mektubu zarfa koymak istedi. Aldığını hatırlıyordu. Çekmeceleri karıştırırken Sooyoung ile çekindiği bir fotoğrafı buldu.
Gözleri dolarken içinden binlerce kez Sooyoung'dan özür diledi.
Ne kadar süre eline fotoğrafla kaldı kendisi de bilmiyordu ama aklı başına geldiğinde saat gece yarısına geliyordu.
Toparlanması gerekiyordu. Kendine çeki düzen verdikten sonra çekmeceleri alt üst etmeye devam etti. Sonunda aradığını bulduğunda zarfın içine mektubu ve Sooyoung ile çekindiği fotoğrafı koydu.
Zarfı yapıştırdıktan sonra, telefonunu da alıp kapıyı kilitlemeden evden çıktı.
Koşar adımlarla ona fazla uzakta oturmayan Namjoon'un evine geldi.
Kapıyı çaldığında Namjoon pijamalarıyla açtığında hafifçe gülümsedi. Uykusundan uyandırmıştı onu.
Namjoon ona boş bakışlarla baktığında hemen açıklama yaptı.
"Joon senden bir şey isteyeceğim. Bunu yarın Sooyoung'a verir misin?"Namjoon bir arkadaşına bir de uzattığı zarfa baktı.
Jimin'de doğru olmayan şeyler vardı.
"Neden kendin vermiyorsun?"Jimin'in düşen yüzüyle Namjoon'un teorisi doğrulanmıştı.
"Ben... Uzun bir süre bırada olmayacağım."Namjoon çatık kaşlarıyla karşısındakine baktı.
"Joon gitmem gerek. Ben... Sooyoung'a onu her şeyden çok sevdiğimi söyle lütfen. Ve... Son bir şey... Bir saat sonra polis ekipleriyle çalıştığım depoya gel."
Namjoon son duyduğunu doğrulamak için tekrar soracaktı ki Jimin koşarak evin önünden uzaklaşmıştı.
Namjoon, hızla eve girip bilgisayarını açtı. Az çok bilgisayar bilgisi vardı. Jimin'in telefonunu hackleyebilirdi. Ve öyle de yaptı.
Jimin'in telefonundaki mesajlara ulaştığında gördüğü mesajla elindeki bardak yere düşmüştü.
Jimin, kendi ayaklarıyla ölüme gitmişti. Sooyoung'u korumak için.
Namjoon, mesajlarda biraz daha yukarı çıktığında gördüğü mesajlarla iyice paniklemişti.
Bilinmeyen Numara
Seni de babanı öldürdüğümüz gibi öldüreceğiz.O kazadan yaşıyor olacak çıktığına pişman olacaksın.
Tüm ailenin ölmesi sana yetmedi mi?
"Siktir! Siktir! Siktir!"Namjoon titreyen elleriyle önce polisi, sonra itfaiyeyi en sonda sağlık ekiplerini aradığında onun çıkardığı gürültüye kız kardeşi uyanmıştı.
"Ne halt ediyorsun salak?"diyerek odaya giriş yapmıştı ama kardeşinin bembeyaz olmuş suratını gördüğünde ters giden bir şeyler olduğunu anlaması fazla sürmemişti.
"Namjoon, ne oldu?"Jennie, Namjoon'u omuzlarından sarsarak konuştuğunda Namjoon'un ağzından sadece
"Jimin..."kelimesi çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire ✔
Fanfiction[ha sooyoung & park jimin] hasooyoungy: Sen ateşsin, Park Jimin. 141020-121120