Sooyoung sabah uyandığında ilk iş telefonuna bakmak olmuştu.
Birkaç mesaj vardı ama o içlerinden sadece Jimin'in attığı mesajı görmüştü.
Seni çok seviyorum Ha Sooyoung.
Ne olursa olsun.
Ölsem bile seni seveceğim.(00.38)
Gece gece beni rüyanda mı gördün Jimin?
Hem büyük harf falan kullanmışsın.
Senlik şeyler değil bunlar.
(İletildi.)Sooyoung mesajın iletildi de kalmasına şaşırsa da omuz silkti. 'Uyuyakalmıştır kesin.' diye düşündü ve alt kata indi.
Ailesi televizyonu açmış, bir yandan haberleri izlerken bir yandan da kahvaltı yapıyordu.
"Günaydın, ne olmuş?"kendi sandalyesine otururken sorduğu soruya babası cevap vermişti.
"İki sokak arkadaki depoda yangın çıkmış. Bir çocuk ölmüş. Sizin üniversitedeymiş."
Sooyoung 'yangın' kelimesini duyunca tüyleri ürpermişti. Hele bir de okuldan olduğunu söylediklerinde aklına kötü düşünceler dolmaya başlamıştı.
"İsmi neymiş?"dedi aşırı kısık çıkan sesiyle. Babasının duyduğundan bile şüpheliydi ama duymuştu.
"Park Jimin'miş. Tanıyor muydun?"
Sooyoung duyduğu şeyle elindeki portakal suyu dolu bardağı düşürmüştü.
Nefes alamıyordu. Sanki dumanlar içinde boğuluyor gibiydi. Aldığı nefes boğazını yakıyordu.
Gözlerinden yaşlar akmaya başladığında hıçkırıklar da onu takip etmişti.
Annesi ve babası onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama sakinleşemeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire ✔
Fanfiction[ha sooyoung & park jimin] hasooyoungy: Sen ateşsin, Park Jimin. 141020-121120