8. Bölüm

452 25 9
                                    

"Eylüül, eylüül"

Mert "abi ben arkaya bakıyorum"

"Tamam" deyip dağıldık. Nerde bu kız, Allahım Nedim amcaya nediycem ben yaa. Nereye gitmiş olabilir ki zaten kafası güzel, telefonunada bakmıyor çıldırıcam. Hepsi Savaşın yüzünden Allah bilir kıza ne söyledi.

Kerem gelip sıkıca sarıldı bana "Bulucaz Eylülü" dedi beni teselli eder gibi.

"Arabaların olduğu yere bakayım" diyen Kereme tamam dedim ağlamaklı. Boş boş kafamı çevirip etrafta gôzlerimle seni ararken bir ses duydum. Sezerin sesiydi "koşun birşey buldum" diyordu. Herkes toplanmış telaşlıca Sezere bakıyordu.

"Ne buldun" dedim duymaktan korkarak. Elindekini kaldırıp bana uzattı. Bu Eylülün giydiği ayakkabıydı, iyide sahilde ne işi var. Aklıma suya düşme gibi bir ihtimalin geldi.

"Eylül yüzme bilmiyor" diye bağırdım korkarak ve endişe duyarak. Sonra, sonra Savaş geldi. Yüzünde korku ve endişe vardı. Kendini suya attı, dibe dalıp dalıp bir daha üste çıkıyordu. Ama yok, yoktun. Sana birşey olmasından o kadar korkmuştuki eliyle suyu tokatlıyor Eylül diye bağırıyordu. Ben artık umudumu yitirip yere çömelmişken Kerem "Savaş" diye bağırdı. Herkesle beraber bende kafamı çevirip Kereme baktım. Seni kucaklamış bize doğru geliyordu,ayağı kalkıp hemen yanınıza geldim. Sen baygındın, "Neredeydi" diye sordum Kereme "sızmış" dedi kucağında sen varken.

Asıl şaşırtıcı olan şey Savaşın senin için bu kadar endişelenmesiydi. Sudan çıkar çıkmaz yanımıza geldi. Seni kendi kucağına aldı. Sonrası işte, seni bizim eve getirdi Savaş. Ben sana duş aldırıp yatağina koymadan gitmedi.

Melisanın anlattıklarına şaşırdım. Savaş benim için niye bu kadar endişelendi. Bir yanda beni kırmayı hobi edinmişken bir yandan neden, neden benim ölme ihtimalimden korktu. Boşuna dengesiz demiyorum. Uzandığım yataktan doğrulurken beynime sanki birisi tokmakla vurdu. Başım ağrıyordu, dün gece o kadar içmişimki herşeyi yarım yarım hatırlıyordum. Ama birşeyi tamamen hatırlıyordum hatırlamak istemezken. Savaş, evet dans ederken söylediği herşey. Melisaya dönüp

"Özür dilerim, ben, ben gelmemeliydim geceyide batırmışım bir eylül Akay olarak."

"Senin bir suçun yok, ben içmen için ısrar ettim. Ama geçti gitti. Hayattasınya yanımdasınya gerisi boş. Suya düşmüş olmandan o kadar korktumki" dedi Melisa.

Gerçektende benim için çok korkmuştu, yüzünden anlaşılıyordu.

" telefonumu uzatırmısın canım" Melisa telefonumu uzatırken "ben sana bir kahve yapayım, kendine gelirsin" deyip odadan çıktı. Telefonuma baktığımda bir mesaj ve bir cevapsız çağrı vardı. Önce mesaja baktım, bilinmeyen bir numara. "İyimisin?" yazmıştı. Cevap yazıcaktımki mesajın altında Savaş yazdığını gördüm.

"Oha"

Elindeki kahveyle içeri giren Melisa "nouldu" dedi. Ben Savaşın beni merak edişine şaşırmışken "Savaş, Savaş mesaj atmış" diyebildim. "Ne yazmış" deyip yanıma uzandı Melisa.

"İyimisin yazmış, cevap yazayımmı, yok ya yazmayayım nede olsa dün gece olanların asıl sebebi o, yassammıki, yok yad-

"Eylül iyiyim yaz bari. Dün geceki halini görücektin."

"Diyorsun"

"Eveet" dedi Melisa. Bende bunun üzerine "iyiyim dengesiz" yazıp mesajı yanıtladım. Sonra hemen numarasını rehberime ekleyip dengesiz diye kaydettim.

Melisa bana bakıp sesli gülmeye başladı, hatta kahkaha atıyordu. Sebebini bilmiyordum ama onun gülüşüne bende gülüyordum. Sonra akıl edip "neye gülüyoruz" dedim. "Sanaa" deyip Melisa tekrar gülmeye başladı. Bana mı?

"Bana mı?" diye sordum anlamamışken.

"Ay kızım dün gece Mert çekiliş yapıyoruz falan dedi, işte sende hahah kızım ya sende kazanana bir çift mememi veriyorlar dedin, bide üstüne gülüp erkekler yaşadı dedin." Melisa yarı gülüp bunları bana anlatırken ben şok ben iptal. Yani içince insanın kafası güzel olurda, benimki kadar değil, bildiğin sıçmışım yaa.

"Eee" dedim devamında ne saçmalamışım, çok merak ediyorum. Melisa konuşmaya başlıyacaktıki telefondan gelen bildirim sesiyle ikimizde kafamızı telefona çevirdik. Ben hemen telefona uzanıp gelen kutusuna baktım. Dengesiz "dengesiz?" yazmıştı. Cevap versemmi diye düşünürken vermemeyi tercih edip Melisaya döndüm.

"Ha sonra işte bende toparlayabilmek için siz ona bakmayın kafası güzel onun dedim"

"Savaş, Savaş gülüyomuydu"

"Belli etmese de alttan alttan gülüyordu Piç" dedi Melisa. Kahvemden son yudumu alırken

"dans ederken o Piç ne söyledi sana" dedi Melisa. Eyer Melisaya söylersem oda Kereme söyleyip işi büyütürdü. "Hiiç önemsiz birşey" deyip geçiştirdim. İnanmasada üstelemedi. Üzerimi değiştirip çantamı sırtıma aldım.

"Eve gidince mesaj at"

"Tamam canım" deyip eve gittim. Geldiğimde tabiki de babam evde yoktu, başka ne bekliyordum ki. Odama çıkıp eşortmanlarımı üzerime geçirdim. Ne zamandır derslerimi boşluyordum. Tarihin son sınavından 80 almam gerekiyor. Eğer alamazsam bu sefer kesin kalırım, tarihide hiç mi hiç sevmem. Dersinde hep uyuduğum için ilk sınavdan 20 aldım. Babam duymasın vallahi biterim.

Çalışma masama kurulup tarih kitabını, defterini ve test kitabını aldım. Konuları çalışıp notlarımı çıkardım. Test kitabına geçtim, soruları yaparım diye düşünürken birinci soruyu okudum derken son soruya kadar geldim. Cevap anahtarına bakınca küçük çaplı bir sinir krizi geçirdim. 20 sorudan 6 doğru yapmıştım. Tanrım, çalışmama rağmen neden bu soruları yapamıyorum, hayır sorularlada konuların alakası yok. Kesin tarihten kalıcam.. Sınavda ne bok yazıcam diye düşünürken iç sesim"kopya çek bir seferden birşey olmaz" diyordu, sanki uyuşturucu almaya teşvik eder gibi. Ona bir kafa atıp kitaba döndüm. Tekrar tekrar konulara baktım. En son göz kapaklarım artık yeter bırak kapanalım diyor yalvarıyorlardı. Saate baktım 3.20

Arkadaşlar kusura bakmayın tekefondan yazdığım için yazım hatalarım var affola...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AKREPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin