İnanamıyorum. O pisliğin bıraktığı kızarıklık resmen ben buradayım diye bağırıyordu. Acaba geçer miydi ? Bin'e ne diyeceğim şimdi ben ? Ama herşeyden en önemlisi, o pislikten nasıl kurtulacağım.
"Bizim küçük kız kimle yaramazlık yapmış bakalım?" şakın gözlerle Soo Bin'e baktım. Acilen bir yalan bulmam gerekiyordu.
"Bin şey, nasıl anlatsam bilmiyorum."dedim bir yalan düşünerek. Acaba doğruyu mu söylesem. Tabiki de doğruyu söyle Danbi, o senin en yakın arkadaşın. Ama ya ona zarar verirse bu riski göze alamam. Hala konuşmakta olan Soo Bin'e baktım. Gerçekten heyecanlı gözüküyordu.
"Nasıl biri ? Yakışıklı mı? Ne zaman tanıştınız ? Neden bana söylemedin ?"
Derin bir nefes aldım ve sorularını tek tek cevapladım.
"Bak Bin.Sırayla cevaplayacağım. Öncelikle tanıdığım kadarıyla çok kötü biri. Pisliğin en önde gideni. İkinci olarak yakışıklı olsa ne yazar. Karakteri çirkin. İçinin pisliği yüzüne vurmuş resmen. Bugün karşılaştık ve tanışmadık. Çünkü neden tanışalım? Beni zorla sıkıştırdı pislik ama kendi yöntemlerimle hallettim. Bunları sana söyleyemedim. Çünkü o bir psikopat ve sana zarar vermesinden korkuyorum"
Konuşurken nefes nefese kalmıştım. Belki de yalan söylemezsem daha iyiydi. Bin söylediklerimi idrak edebildiğinde
"İnanmıyorum sana. Seni bir sapık taciz ediyor ve sen bana bunu söylemiyorsun ? Bunları okula yayarım diye mi korktun? Bana hiç güvenin kalmadı mı ? Ya da sana yardım edemem mi sandın ? Bu yüzden mi bugün buluşmadın ?"yine yanlış anladı.
"Bak Soo Bin başımıza birçok kez belalar açmış olabilirsin ama- " söylediklerimi yarıda kesti.
"Başına bela olduğumu mu düşünüyorsun? "
"Hayır Yeşil "
"Bana sakın Yeşil deme, onu bana en yakın arkadaşım zannettiğim kız söylerdi. Madem başına bela oluyorum o zaman seni bu beladan kurtarayım." dedi ve kapıya yöneldi. Kolundan tutarak durdurmaya çalıştım. Lanet kız çok hızlıydı.
"Bak beni yanlış anladın. Lütfen dinle de anlatayım." yalvarıyordum ama çok sinirliydi. Çocuk gibi olduğunu söylemiştim değil mi? Ben başka bir şey anlattım ama o üstüne alındı.
"Benim yüzümden başına gelenleri artık görmezden gelemeyeceğim. Farkında olmadan sürekli sana zarar veriyorum. Lütfen artık konuşmayalım. Seni görmek istemiyorum." önüne geçmeye çalıştım ama durmadı.
"Soo Bin dur!" dedim ama kapının sert bir şekilde kapanma sesi bana onun cevabını güzelce açıklıyordu. Sırtımı kapıya dayayıp, kafamı yasladım. Gözlerim çoktan dolmaya başlamıştı. Yavaşca yere kayarak dizlerimi kendime çektim.
"Sen de gidersen kim yanımda kalacak"
Sabah
Alarmın o iğrenç melodisiyle gözlerimi açtım. Hızla yere attığım telefonumu elime aldım. Neyse ki kırılmamıştı. Aramalara ve mesajlara baktım. Soo Bin'i KaTalk yağmuruna tutmuştum ama tek bir cevap bile yoktu. Bir kaç güne siniri geçer ve hatasını anlar diye düşündüm. Saate baktığümda geç kalacağımı fark ettim ve okul için hazırlanmaya başladım.
Üniformamı giydim ve aynanın karşısına geçtim. Makyaj yapmak okulda yasaktı (DanBin kuralları 1- Cildini temiz tut. Fazla makyajdan kaçın), zaten normalde de pek yapmazdım. Cildimi seviyorum ve ona zarar veremem değil mi ?
Kahverengi saçlarıma doğal bir dalga uyguladım ve o muhteşem parfümümü sıktım. Kokusunu çok seviyordum. İlk sevgililer günü hediyemdi. Beni terk eden pisliğin, bende kalan tek eşyasıydı. Kendisini sevmesem de kokuya bayıldığım için hala o markayı kullanıyordum. Sahi onu görmeyeli neredeyse 2 yıl olmuştu. Son kez kendimi aynada süzdükten sonra odamdan çıktım. Merdivenlerden oturma odasına doğru indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EĞLENCE
Fanfiction"Bana bunu neden yapıyorsun ?" üzerime doğru gelmesini umursamayarak gözlerinin içine bakmaya başladım. "Çünkü sen benim Eğlencemsin. Ve şimdi beni eğlendir bakalım" söyledikleri gözlerimi büyütürken, dudakları çoktan boynumda gezintiye çıkmıştı. "...