Medya : Yunan Heykeli
Merhaba, adım Danbi. Anlamı tatlı yağmur. Babaannemin isteği ile, hayatımın bereketli ve güzel bir şekilde olmasını diledikleri için bu ismi vermişler. Hikayesi çok güzel değil mi ?. 18 yaşında olmama rağmen kendimi her zaman 25 hissetmişimdir.
Kendimi tanımlayacak olursam kahverengi saçlara ve kahverengi gözlere sahibim. Haneul Koleji'nde son sınıftayım. Okulumuz gerçekten güzeldir. Şehrin en seçkin okullarından biridir. Biraz arkadaşlarımdan bahsedeyim. En yakın arkadaşlarım -Soo Bin- dışında kimse ile pek konuşmam. Bunun nedeni varlıklı bir aileden gelmiş olmam. Çünkü bilirsiniz arkadaşlarınızı aileniz seçer. Dışarıdan bakınca pek havalı ve umursamaz görünsem de okul 2.siyim. Derslerime gerçekten önem veririm çünkü aileme kendimi ispatlamak istiyorum. Ama eğlenmesi gerektiğinde de hakkını verebilen biriyim.
Dong Hyun'un beni terk etmesinden sonra iyice içime kapanmıştım. Ama Bin ve Min Joon beni yeniden hayata döndürdüler.
Sabah erkenden kalkıp hazırlandım. Ve hemen Soo Bin'i aradım. Bugün ders çalışacaktık çünkü sınav haftası yaklaşıyordu.
"Yeşil Naber ?" ona Yeşil diyorum çünkü en sevdiği renk yeşildi. Köpeğine bile bu ismi vermişti.
"İyidir şeker sen ? "
"Bende iyiyim, özellikle de trigonometri için bomba gibiyim. Gelirken sana bir şey almamı ister misin ?
"Lanet matematik. Cidden bu ders konusunda neden bu kadar ciddisin. Dışarı çıkıp birşeyler yapabilirdik diyeceğim ama neyse sen gel yeter ama illa bir şey almak istiyorsun hmmm şey al sen "
"Ne alayım bakalım ? Test kitabı ?"
Soo Bin'in bu halleri çok hoşuma gidiyordu. Benim kardeşim yoktu ama o benim tatlı küçük kız kardeşim gibiydi.
"Ha ha ve bir kez daha ha." ikimizde kıkırdamaya başlamıştık. Konuşmayı uzatmadan
"Çikolataaaaa" a harfini gereksiz uzatarak söylemişti. "Ama sütlü olsun bitter alma. " Güldüm.
"Peki tamam."
Çantamı topladım ve evden çıktım. Annemler 1 haftalığına şehir dışına çıkmışlardı. Bir arkadaşlarının kızının düğünü mü ne vardı, ben gitmeyince evde tek kaldım. Evden çıktığımda şöfor hemen arabanın kapısını açmaya çalıştı fakat onu durdurdum. Bir değişiklik yapıp otobüsle gitmeye karar verdim. Otobüs durağı 5 sokak arkadaydı ama yürümekten zarar gelmezdi. Durağa doğru yavaşça yürümeye başladım. Bulunduğumuz alan çok kalabalık bir yer değildi. O yüzden biraz korkuyordum. Yürüyüş iyidir diyerek kendimi sakinleştiriyordum. Neyse ki otobüs zamanında geldi. Kartımı bastım ve arkaya doğru ilerledim. Boş bir yer bulup oturdum. Yolculuk kısaydı ama bu müzik dinlememe engel değildi. Elimi sırt çantama götürdüm. Kulaklığımı çıkarırken karşımda oturan Yunan heykelini fark ettim. Kahverengi saçları gerçekten fazlasıyla dolgundu, siyaha yakın ve normalden büyük gözleri, yüzüne göre biraz büyük olan burnu ve ona eşlik eden dudakları . Ben bunları düşünürken o bakışlarımı fark etmiş olmalı ki bana baktı. Gülümsediğinde büyük olan iki dişini görmüştüm. Geleceğim yere yakın olan durağın ismi söylenince orta kapıya yaklaştım ve düğmeye bastım. İlk defa Bin'in evinin yakın olmasına üzüldüm.
Otobüsten indim ve Bin'in evine doğru yol aldım. Sokağın başına gelince telefonumu çantamdan çıkardım ve Soo Bin'e geldiğimi yazıp onu beklemeye başladım. Çünkü sokakları tenhaydı ve başıma bir şey gelebilir. Soo Bin burada tek başına yaşıyordu. Abisi buna ne kadar karşı çıksa da Bin böyle birisiydi işte. Kimseyi dinlemez ve hayatını yaşardı. Bazen onun gibi olmak isterdim. Ama böyle bir yerde yaşamayı değil tabiki.
Bana doğru yaklaşan 2 çocuğu görünce kafamı öne eğdim ve Soo Bin'i bekledim.Soo Bin'in abisi birçok gece kulübünün sahibiydi bu yüzden tanınan birisiydi aynı şekilde Soo Bin de.
Çocuklar beni fark etmesin diye saklanacak yer aradım. Belki bir apartmana girebilirdim. Ama apartmanların kapısı kapalıydı. Diğer çocuktan biraz uzun olan beni fark etti. İçimden "Bin seni öldüreceğim " diye saydırırken çocuk bana doğru döndü ve pis pis sırıttı.
"Hey güzelim eğlenelim mi biraz?"
Geriye doğru bir adım attım. Eteğimi biraz sıkarak güç almaya çalışıyordum.
"İstemez"dedim.
Oradan ayrılmak için sağa doğru adım attım ama aynı şekilde oda attı. Sola doğru adım attım oda sola adım attı. Yüzümü kaldırdım ve ona baktım çünkü çocuk cidden uzundu. "Çekilir misin? " dedim.
"Bilmem çekilir miyim? " dedi ve gözleriyle arkadakine işaret etti. Arkadaki çocuk bana yaklaştı ve kollarımı tutarak kaçmama engel oldu. Beni bırakmaları için bağırmaya başladım. Çırpınmaya devam ediyordum.
"Aish! Ne çok gürültülüsün"
Uzun olan bana doğru gelirken arkadan bir ses geldi.
"Bugün kü eğlencemiz hazır mı?"
Gelen ses hepimizin dikkatini toplamıştı. Bakışlarımı üstüme doğru gelen çocuktan çektim ve gelen kişiye baktım. Fakat bakmamayı dilerdim.
Çünkü gelen kişi oydu.
Danbi
Soo Bin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EĞLENCE
Fanfiction"Bana bunu neden yapıyorsun ?" üzerime doğru gelmesini umursamayarak gözlerinin içine bakmaya başladım. "Çünkü sen benim Eğlencemsin. Ve şimdi beni eğlendir bakalım" söyledikleri gözlerimi büyütürken, dudakları çoktan boynumda gezintiye çıkmıştı. "...