you're trying

721 132 22
                                    

"1946, bir daegu sokağı.

merhaba, ben bae joohyun. bu da benim intihar notum.

bir hayat, bazılarına dayanılamayacak kadar uzun geliyor, bazılarına ise yaşanmaya değmeyecek kadar kısa. benim anlatacağım kadın, kang seulgi, bana ikisini de aynı anda deneyimletti.

iki kadın ve bir ev. biz bu kelimelere iki kadın olarak kısa veya uzun olması fark etmez; hayatımızı sığdırdık.

benim hayatım kang seulgi'yle geçti. onu bekledim, sevdim, uzak durmaya çalıştım, en yakını oldum ve onun oldum.

kang seulgi'nin hayatı önce benimle, sonra ise asker kamplarına getirilen yaralı askerlere bakmakla geçti.

bir keresinde bana 'joohyun-ah, kolu kopan her asker öyle bir acı saplıyor ki yüreğime, yaşamak ağır geliyor.' demişti. o gece uzun zamandır bırakamadığı gözyaşlarını boynumdan aşağı bırakmıştı ve kederiyle ıslatmıştı üstümdeki kıyafetleri.

ben ise onun boynuna sokulmuştum ve ilaç kokan ayrıntılarını içime çekmiştim. 'omzundaki yükleri kendime yüklemek için ne kadar büyük bir istek duyduğumu bilemezsin, hyeya.' demiştim.

ona bazen hyeya derdim. beraber yediğimiz ilk yemekte bir anda hyeya çalmaya başlamıştı ve ikimiz de bunun en sevdiğimiz şarkı olduğunu söylemiştik. yemeği bırakıp tutkuyla dans etmiştik. eli belime o kadar yakışmıştı ki başımı döndürmüştü. bana ilk öpücüğümü bahşettiğinde restoranda alkışlar kopmuştu. soluk dudaklarının benimkilere temasa geçmesiyle bulutların üstünde bir geziye çıkmıştık. işte bu yüzdendi bizdeki ve özellikle bendeki hyeya sevdası.

sadece kalbine dokunmak istediğimde ona hyeya diye hitap ederdim ve hyeya'm da bunun özelliğini adı kadar iyi bilirdi.

beni her düşünceme kadar tanır, bütün ayrıntılarımı kaldıramayacağım kadar tutkulu bir aşkın pençesine atardı acımasız bir aşıkmışçasına. bazen de o kadar korkak yaklaşırdı ki bana, dayanamayıp 'sesin bile güçsüz ve zarif çıkıyor, bu dünya sana zarar verirse ben ölürüm.' derdi.

durumumuz olmasa bile gönlüne estiği zamanlarda bana bir buket gülle sürpriz yapardı. ince parmakları bir fırçaymışçasına sarardı buklelerimi. beni ne kadar sevdiğini kulaklarıma fısıldardı her zaman.

onun kalbine o kadar hayrandım ki, gözyaşlarımı tutmak onun karşısındayken çok zor olurdu.

anlamasın diye gözyaşlarımı delicesine sevişirken akıtırdım. her gece ona ait olmanın verdiği minnettarlık gözyaşlarıma da karışırdı.

işte bu kadar mükemmel bir insandı, kang seulgi. acılarımı hafifletecek kadar, kendi acılarına rağmen beni sevebilecek kadar.

yarınlar yokmuşçasına aşıktık birbirimize. gençliğimizin verdiği saflıktan mıdır bilinmez, biraz da düşüncesizdik. ama yine de...

çok güzel sevdik birbirimizi, değil mi hyeya?"

hyeya ;; seulreneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin