"seulgi'den son kopuşumu yaşadığım gün uzaklardan patlama sesleri geliyordu. saldırılar yüzünden sinyali gitmek üzere olan radyodan ölen kişilerin isimlerini dinliyordum titremekten uyuşmuş bedenimi sakinleştirmeye çalışırken. haftalar önce saçını örüp ucuna bağladığım toka parmaklarımın arasında terden sırılsıklam olmuştu.
isimler beynime teker teker işlerken bütün düşünme yetimi kaybettiren o ismi duydum radyodan gelen cılız sesten.
'hemşire kang seulgi.'
komşumuz sooyoung'un dediğine göre sooyoung eve geldiğinde beni kendimi kaybetmiş bir şekilde yerde çığlık atarken bulmuş. çığlıklarımın arasında hyeya diye sayıklayıp hıçkırıklara boğuluyormuşum ara sıra.
sooyoung o kadar korkmuş ki benden, yüzüm o kadar korkunç bir hale bürünmüş ki ona zarar vereceğimi sanmış.
öyle ki zaten, o günden beri deliyim ben. en ufak seste irkilir, patlama günü aklıma gelir ve kendimi tekrar kaybederim.
yine de hyeya'mın ismini asla ağzımdan düşürmem. zorla gönderildiğim terapiste bile durmadan hyeya'yı anlatırım.
ama gerçekler var.
benim hyeya'm patlamada kolunu kaybetmiş, kan kaybından da hayatını...
geceleri benimkiyle birleşen kanı toprağa karışan binlerce kandan sadece biri olmuş.
bir daha asla göremedim meleğimin yüzünü. bir daha asla ona ait hissetmedim. gitmiş olduğu gerçeği yüzünden bu sefer solan ben oldum.
saflığımızdan nefret etmeyi o zaman öğrendim.
bana yaşamayı öğreten kadının hayatının son bulmasında yıkılacak kadar aşık olduğumdan kendimden nefret ettim.
en çok da ona bir çocuk veremediğimden kendimden nefret ettim.
üzüntülerini benden saklamaya çalıştığı için hyeya'dan bile nefret ettim.
ama dedim ya deliyim diye, deli olmamın en büyük kanıtı ise hyeya bir daha sigara içemeyecek diye sevinmemdi.
bilinçli olarak tek yaptığım eylem ise onun huzurla yatması için sabah akşam dua etmekti. bazen de acımasız dünyanın acımasız tanrısına yalvaracak kadar ezilmekti.
ona çok zarar vermişlerdi ama en azından şimdi acısı dinmişti. kavuştuğu cennetinden beni izliyordu yıllardır.
uzunca bir zaman dayanmaya çalışmıştım onsuzluğa, sooyoung'un yaptığı çorbaları içmeyi denemiştim ama hiçbirini başaramamıştım. açlıktan ölmek yerine kanımı senin kanınla birleştirerek ölmenin daha mantıklı olacağını düşünmüştüm.
sooyoung'un teyzesinde kalmaya gittiği bir pazartesi gecesi mutfaktan bir bıçak alacağım ve titreyen bacaklarımı zorlayarak bahçeye çıkacağım.
toprağa bakacağım. dakikalarca hatta belki de saatlerce, sadece izleyeceğim. ölen isimleri teker teker hatırlamaya başlayacağım. sırayla giderken radyodaki ses yine çınlayacak beynimin duvarlarında.
'hemşire kang seulgi.'
herkesi iyileştirmiştin ama biz birbirimizi hasta etmiştik, hyeya. her yerimiz acır olmuştu aşktan.
gökteki yıldızların arasından beni izlediğini biliyorum ve intihar ederken de bileceğim. bu yüzden kafamı gökyüzüne doğru kaldıracağım ve kalan son gücümle haykıracağım.
'kolun artık acımıyor değil mi, hyeya!?'
kolumu dikine kesip yanına geleceğim, hyeya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hyeya ;; seulrene
Fanfictionson seungwan gittiği sahilde bir intihar notu bulmuştu ve hayatı tamamen değişmişti.