"Sizin bir erkek çocuğunuz olacak."
Jongin sıkıca Kyungsoo'ya sarıldı. "Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Seni seviyorum."
Kyungsoo henüz ağzını açıp hiçbir şey diyememişti. Mutluydu aşırı derecede mutluydu. Bir ailesi olacaktı ve küçük bir bebek. Ona bakabilir miydi? Kendine inanmıyordu. Ufak bir bebeğe nasıl bakılırdı? Sol tarafında araba süren sevgilisine baktı. Ona her şeyden çok güveniyordu. "J-Jongin." Jongin hiç solmamış gülümsemesiyle Eşine döndü. "Efendim hayatım." Kyungsoo karnını tutup " Bir erkek."dedi. Hala şoku atlatamamıştı. "Evet bebeğim bir erkek. Senin gibi tatlı koca gözlü kalp dudaklı bir bebek." Kyungsoo şoku atlatıp " JONGİN BİR BEBEĞİMİZ OLACAK VE ERKEK! SENİ SEVİYORUM!!" Kyungsoo sevinçle bağırdı. Jongin eşinin bu aptal hallerine gülümsemişti.
Tüm düğün hazırlıkları bitmiş ve bugün düğün günüydü. Baekhyun ve Chanyeol eğlenceli hallerini kıyafetlerine de yansıtmışlardı. Chanyeol yeşil takım elbise Baekhyun ise mavi takım elbise giymişlerdi. Chanyeol'un kravatı mavi Baekhyun'un kravatı ise yeşildi. Sehun ve Luhan ise mükemmel tatlılıklarıyla biri koyu mor biri eflatun takım giymişti. Tao ve Kris çifti ise davetlilerin en şık ikilisi denilecek kadar tarz giyinmişlerdi.
Do Kyungsoo, Kim Jongin'i eş olarak kabul ediyor musunuz?
-Evet!
Kim Jongin, Do Kyungsoo'yu eş olarak kabul ediyor musunuz?
-Evet!
"Birbirinizi öpebilirsiniz."
Jongin Kyungsoo'nun alnına ufak bir öpücük kondurdu.
Düğünden sonra, düğüne katılanlar iki damatı da tebrik ettikten sonra çifti yalnız bırakmıştı. Jongin ve Kyungsoo evden daha önce hazırladıkları eşyaları alıp balayı için yolculuğa başladılar.
Jongin'in yüzünde mükemmel bir gülümseme vardı. Kyungsoo ise uyuyordu. Jongin yanındaki masum meleğe baktı. Bir elini direksiyondan tutup diğer eliyle arka koltuktaki ceketi almak için ulaştı.
Ama arkasına bakarken önüne birden çıkan tırı göremezdi ki.
Böyle olmasını kimse istemezdi.
Şans eseri arabadaki kimse ölmemişti.
Ama bilinmeyen bir şey vardı.
Kyungsoo hamileydi ve iç kanama geçirmesinin nedeni bebeğinin ölmesiydi.
Kyungsoo hastanede gözetim altında tutulurken Jongin Kyungsoo'yu bir an olsun yalnız bırakmıyordu.
Kyungsoo biraz daha iyileşmiş ve bir odaya çıkabilmişti. Şimdilik iyiydi. Şimdilik.
Kyungsoo uyandığında Jongin Kyungsoo'nun başına gelip elini kendi elinin arasına aldı ve öptü. "Bebeğim iyisin değil mi?" Kyungsoo elini karnına götürdü. "O öldü değil mi? Jongin o öldü. Biricik bebeğimiz öldü." Kyungsoo'nun gözünden bir damla yaş düştü. Jongin konuyu değiştirmek istiyordu. Kendini suçlu görüyordu hep. Kyungsoo ise tam tersi. O uyumasaydı Jongin onun üzerini örtmek istemeyecekti. Böyle bir kaza olmayacaktı. Ve biricik bebekleri hayatta olacaktı.
"Bebeğim canın birşey istiyor mu?" Jongin sordu. "Meyve suyu olabilir." Jongin hızla odadan çıkıp hastanenin kantinine ilerledi. Kantin aşırı derecede kalabalıktı ama odaya eli boş dönemezdi. Biraz beklemekten ne zarar gelirdi ki?!
Kyungsoo yatakta oturur pozisyona gelip düşünmeye başladı. Her şey onun suçuydu. Aptal Kyungsoo. Aptal Kyungsoo. Uyumamalıydı. Bebeği ölmüştü. Elindeki yüzüğe baktı. Belkide Jongin'e bir daha çocuk veremeyecekti. Jongin ondan soğuyacaktı. Ayrılacaklardı. Kyungsoo bir kez daha terk edilecekti. Kyungsoo bir kez daha yalnız kalacaktı. Buna dayanamazdı. Odanın içinde gözlerini gezdirdi. Yanındaki etejer de bir gece lambası vardı. Yataktan kalkıp gece lambasının içindeki ufak ampulü büyük bir sakinlikle çıkardı.
Komodinin sivri köşesine vurup ampulün kırık camlarından birini aldı. Odanın köşesine oturup kollarını kesmeye başladı. Neden canı yanmıyordu? Daha önce ufacık bir kesik ölesiye canını acıtırken bunda neden bir şey hissetmiyordu? O acının yüz hatta bin katını yaşadığı için miydi bunlar? Evlat acısı,doğmamış evladının acısı varken bu kesikler de neydi?
Kyungsoo yere damla damla akan kanlara baktı. Rahatlamış hissediyordu. Jongin odaya girdi. Jongin'in odaya girmesiyle Kyungsoo elindeki camı bıraktı. Kolları vücudunun yanına düştü gözleri yavaş yavaş kapandı. Bu muydu o daha fazla acıyı haketmiyor muydu? Acı hissedilmeyi talep etmez miydi? Neden boşlukta hissediyordu kendini? Gülümsedi. Son kez gibi gülümsedi.
Jongin odadan hızla çıkıp doktorları çağırdı. Deli gibi ağlıyordu. Neden yalnız bırakmıştı ki onu.
O ölmüş müydü?
Biricik eşi?
Biricik sevgilisi ölmüş müydü?
Buna dayanamazdı. Ona bu kadar bağlanmışken olmazdı. Koridorun ortasında oturup bağırmaya başladı. Sinir krizi geçiriyordu. Saçlarını çekmeye başlamıştı. 2-3 hemşire ona sakinleştirici iğne yaptı. Şimdilik uyuyordu.
Piskoloji durumunu yansıtan yazarın vahim hikayesi gibi oldu bu djdjcj neyse bol bol vote ve yorum istiyorum by.s