7 yıl sonra
Jaemin, Jeno'nun elini üstünden alıp kendi üstüne dığru itti ama nişanlısı onu bu kadar çabuk bırakacak değildi. Jeno, kollarını tekrar ona dolayınca Jaemin kıkırdayarak gülmeden edemedi. Ahtapot gibi yapışmıştı ona.
"Hayatım!" dedi sahte bir kızgınlıkla. "Kalkmamız lazım biliyorsun, bugün büyük gün."
"Oh!" diyerek bir aydınlanma yaşadı Jeno. "Düğün bugündü değil mi?"
"Evet." diyerek güldü Jaemin. "Sonunda o gün geldi."
"Peki, çocuklar gelmeden ben kaçayım. Haechan beni burada görürse öldürür." diyerek ayağa kalktı hızlıca Jeno.
Jaemin de yerinden ağır ağır kalkarken bir yandan da nişanlısının aceleci tavrına gülmeden edemedi. Jeno onun güldüğünü duyunca hızını kesti ve ona bakmaya başladı.
Kalbini hala o okulda ki gibi hızla çarptırmayı başarıyordu bu gülüş. Bütün hayatını o gülüşte barındırıyordu Jaemin. Jeno'nun ona baktıkça ruhu açılıyordu. Kendini bulutların üzerinde hissediyordu. Bu gülümseyen yüz ona cenneti vaat ediyordu.
Eğilip o gülüşten öptü. Jaemin dudaklarını kapatıp öpücüğünü biraz derinleştirdi. Jeno'nun alt dudağını ısırmaya başladığı hissettiğinde yavaşça üst dudağını öpüp bıraktı.
"Git yoksa Haechan'a yakalanacaksın."
"Off!" diye inleyip hızlıca çıktı odadan Jeno. "Akşam görüşürüz, hayatımın anlamı."
Tam zamanında çıkmıştı. O evden çıktıktan sonra 2 dakika bile geçmeden Haechan ve diğerleri kapıda belirmişti. Jaemin gülerek onları içeri aldı. Ellerindeki poşetlere şöyle bir göz attı Jaemin. Yine doldurmuşlardı.
"Ne aldınız böyle?"
"Şampanya." diyerek güldü Haechan. "Zaten bekarlığa veda partisi yapamadık."
"Yangyang nerede?" dedi kapıyı kapatacakken Jaemin, Jisung ve Lucas içeri girince.
"O ve Renjun düğün yerine bakmaya gittiler. Her şey hazır olurken başında bekleyecekler. Biraz sonra gelecek ama baya oldu gideli. " dedi Haechan mutfağa yönelirken.
"Sen gönderdin değil mi?" diyerek güldü Jaemin Haechan'ın peşinden mutfağa giderken.
"Bu sefer ben gönderdim." dedi Lucas. "Her şeyin mükemmel olmasını istiyorum."
Hep birlikte mutfakta ki sandalyelere oturmuşlardı. Jaemin başını salladı. Arkadaşları ondan daha heyecanlıydılar. Haechan yerinden kalkıp tezgaha gitti.
"O gerizekalı akşam burada mıydı?" dedi Haechan tezgahta ki kahve kupalarını göstererek.
Jaemin yakalandıklarını anladığından güldü sadece. İkisi de benim bardağım diyemiyordu, çünkü kahvelerin birinde süt tozu vardı.
"Gelin buraya sırıklar, şampanya bardakları en üstte ulaşamıyorum." dedi Haechan ve Jisung gülerek ayağa kalktı.
Jisung bardakları alırken Haechan gülerek şampanyayı patlattı. Jaemin mantar kimseye çarpmadığı için dua ediyordu. Bardakları doldurup hepsi eline aldığında Haechan kadehini havaya kaldırdı.
"En değerlimizin evlenmesine."
"Yaa, sizde benim en değerlilerimsiniz." dedi Jaemin.
"Kocandan sonra." dedi gülerek Haechan.
"Tabi kocamdan sonra pezevenk. Sen Mark diye bizi bıraktın üniversiteyi başka yerden okudun bir kere."
"Lan! Tamam demedim bir şey ne hatırlatıp duruyorsun o olayı." diyerek güldü Haechan. O gülünce hepsi gülmüş ve şampanyadan bir yudum almışlardı.