Heeeey yinee beeen :) Bir sonraki bölüm final :( O bölüm büyük ihtimal yarın gelir, sabaha karşı da gelebilir tabi hiç güvenmiyorum kendime ajahasjsj Her neyse iyi okumalar bebekler 🤦♀️
Renjun gözlerini kardeşleri üstünde tepindiği için açmıştı. Sinirle yatağında oturur konuma gelince çocuklar korkup odadan çıkmıştı. Saat daha sabahın 5'ydi. Renjun onlar gidince tekrar yattığında minikler geri geldiği için tekrar kalktı.
"Anne!" diye bağırdı içeri doğru. "Canavarlarını al başımdan, uyuyacağım."
"Çocuklar!" dedi annesi odasına gelip kardeşlerinin kulaklarından tutup odadan çıkarmıştı. "Kaç defa söyleyeceğim, abiniz uyurken rahatsız etmeyin onu."
Renjun rahat bir nefes verip annesinin kapattığı kapıya bakıp gözlerini kapattı. İkizler hayatını cehenneme çeviriyordu. Asla hiçbir şey yapmasına izin vermiyorlardı. Çıldırmak üzereydi. Ders bile çalışamıyordu ve sınav haftası çok yaklaşmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Okuluna daha 2 saat vardı ve o uyandırılmıştı.
İçeriden gelen bağrışlarla daha fazla uyuyamayacağını bildiği için sinirle kalktı yatağından. Bir ilki yapıp okula erken gidecekti. Annesi kulak tıkaçlarını yanlışlıkla çöpe attığı ve şansına bugün kapısını kilitlemediği için bu işkence ile güne başlamıştı. Zaten o küçük şeytanlar kulaklıklarını da koparmış, airpodsunun içini açtıkları için annesi boş yere kulaklık almasına da izin vermiyordu. Çünkü sonuç değişmiyordu bir gün bile geçmeden çöpe gidiyordu.
Kafasını duvarlara vura vura hazırlanmıştı. Çok uykusu vardı ama gürültü beyninin içinde çalıyordu. Saçlarını düzeltip şapkasını taktı ve hiçbir şey yemeden okula doğru yürümeye başladı. Okulda uyuyacaktı.
Geldiğinde okulun kapısını açık bulduğu için şükredecekti. Saat gerçekten sabahın körüydü, kafasını sıraya gömüp uyumanın hayali ile yanıp tutuşuyordu şuanda. Hızlıca sınıfa girip yerine geçti. Montunu çıkarıp kafasının altına koydu.
Çok geçmeden biri üstüne sıcak bir şey bırakınca kafasını kaldırdı kısık gözleri ile. Yangyang gülerek hafifçe onun kafasını geri koydu sıraya.
"Uyu!" dedi fısıldayarak.
"Ama montun, niye çıkardın? Üşürsün." dedi Renjun.
"Uyu sen, üşümüyorum." dedi Yangyang ve onun saçını sevmeye başladı.
Renjun gözlerinden uyku aktığı ve onun saçlarını okşamasına daha fazla dayanamadığı için tekrar uykuya dalmıştı. Yangyang okula erken geldiği için şükrediyordu. Dün akşam telefonunu dolabında unutmuştu ve bunu anca gece eve gidince fark etmişti. Sabaha kadar telefonunu düşündüğü için uyuyamamış ve okulun açılış saatinde kapısında bitmişti.
Şimdi ise uyuyan çocuğu izlerken bunu düşünüyordu. Sabah sabah okulda ne işi olduğunu anlamamıştı ama çocuğun uykusu olduğu belliydi. Yangyang sakince onun saçlarını sevmeye devam ederken çocuğun güzelliği gözlerini dolduruyordu. Bir süre sonra aklına telefonu gelince dolabından telefonunu alıp şarja taktı ve geri yerine döndü.
Tıpkı Renjun gibi kafasını sıraya yaslayıp onu izlerken uyuya kalmıştı. İkili sıralarında uyurken Haechan gülerek içeri girmiş ve onları görmüştü. Önce uyandıracakken vazgeçip montunu Yangyang'ın üzerine örtmüş ve Mark'ın sınıfına doğru gitmişti. Jeno ve Jaemin de içeri girince ilk dikkatlerini uyuyan arkadaşları çekmişti.
"Bunlar niye burada sabahın köründe?" dedi Jeno, Jaemin'e dönerek.
"Bilmiyorum ki." dedi Jaemin omzunu silkerek.